KİM SEVER BENİ?

UĞUR CANBOLAT

SINIFININ dâhisiydi.

Zamanla okulun en önemli kişisi ve bilineni oldu.

Herkes gıpta ederdi ama içten içe bir kıskanma duygusu yaşayanlar da olurdu.

Gizli bir rekabete girer ve daha çok çalışırlardı ama onu geride bırakan hiç olmamıştı.

Bundan gururlanmazdı.

Yalnızdı. İçe kapanık bir hayat sürer kendince meşgaleler üretir hayatını onların ekseninde idame ettirip giderdi.

Kavgacı değildi. Dalaşmazdı kimseyle.

Zaman zaman onu elbette kışkırtmak, tahrik edip açığa düşürmek isteyenler çıkmıştı ama o kimsenin güreş minderine çıkmadığından beklenen olmamıştı.

OKULLAR bitmiş, meslek sahibi olunmuş ve herkes rızkının peşinden gittiğinden dört bir yana dağılmışlardı.  O öğretmen olmayı yeğlemişti. Uzun bir bekleyişin ardından çekilen kurada yeri belirlendi. Memleketin en ücra köylerinden birinde görev yaptı. Mahrumiyet bölgesiydi.

İmkânlar kısıtlı ve yaşam zordu. Neredeyse yılın beş ayı çalıştığı köyde kar kalkmazdı.

Yollar kapandığından kasabayla ve civar köylerle muhabere kesilirdi.

Radyo imdada yetişirdi ulaştırdığı türkülerle ama bu bazan cızırtılarla kesilir bazen de yedek piller tükendiğinden sessizliğe bürünürdü.

Tüm olumsuz şartlara rağmen kendini meşgul etmeyi ve yine kendisiyle yetinmeyi bilirdi.

Mutsuz değildi ama ne kadar mutluydu bilinmez.

YÜRÜYÜŞÜ severdi.

Herkes soğuk nedeniyle evlerinde veya köyün odasında sobanın başında halka yaparak gününü doldururken o tüm riskleri göze alarak dağ taş demeden gezerdi.

Anlatılan aç kurtlar ve onların korkutucu öyküleri kendisine hiç tesir etmemişti.

Onlara birkaç defa rastladığını söyleyenler olmuştu ama belli ki bir vukuat yaşanmamıştı.

Yürüyüşü tercih etmediği zamanlar evin ağaçtan olan damına bağladığı kum torbası ile yumruklarıyla hasbihal ederdi.

GÜN geçti, devran döndü artık kasabalı muallim olmuştu.

Hâli değişmedi. Yine sokaklar, dağlar, taşlar ona sorulurdu.

Hatta neredeyse kasabanın sokak sayılarını, caddelerin adedini ve ağaç çeşitliliğinin miktarlarını bilirdi.

Mahalle muhtarlarından, kaymakamdan, belediye reisinden daha fazla ilgiliydi her şeyle.

O, bir matematik dehasıydı. Hakimiyeti bundan ileri geliyordu.

Demografik yapı, nüfus sayımı, yaşlı ve genç bina stoklarının durumu gibi kasabaya ait ne varsa hepsi belliğindeydi. Kendisini böyle diri tutuyordu.

MÜCERRETTİ.

Evlenmemişti.

Birine gönül düşürmüş mü ya da birinin gönlüne düşmüş müydü bilinmezdi.

Birgün yolda kasabaya yeni tayini çıkan savcıyla karşılaştı. Tanıdılar birbirlerini. Birikmiş hasretle uzunca sarıldılar. Kâfi derecede doyum sağlayamadıklarından öğretmenin evinde devam ettiler.

Her yer kitaptı. Raflara sığmayanlar koltuklarda, sehpalarda yer bulmuşlardı. Bu şansı kaçıranlarsa yerde mekân tutmuşlardı. Savcı mesleğinin verdiği alışkanlıkla evi gözleriyle tararken mutfak dolaplarının üstüne istiflemiş klasörleri gördü. Merakla bunların ne olduğunu sordu çayını içerken.

Muallim; hangi problemle ne kadar süre uğraştığını gösteren ve onların ayrıntılarını içeren bilgiler olduğunu söyledi eski lise arkadaşına.

Hayretler içinde kalmıştı. Sınıfta sayıları herkes yazarak yapamazken onun kafadan hemen nasıl cevapladığı ve diğer öğrencileri nasıl yarı yolda bıraktığı mevzularına girdiler. Bu muhaverenin ardından savcı meslek hastalığına yenik düşerek “Sen hâlâ matematikle bu kadar ilgili misin?” dedi.

Öğretmen “Kim sever beni matematikten başka?” sualiyle cevapladı arkadaşını…

GÜNLERCE bunu düşünüp durdu savcı.

İnsan matematiği sevebilir tamam ama matematik insanı sever mi?

Rakamların kalbi mi var?  Sayılar gönül işlerine dahil mi?

Onca hâdiseye tanık olmuş, cinayetleri aydınlatmış, nice adi olaylara açıklık kazandırmış savcı bu onlara hayret etmezken eski arkadaşının hâline şaşırıp kalmıştı.

Sonunda şuna karar vermişti: Her hayat başka, her insan özel ve orijinal yine buna bağlı olarak her hikâye kendine özgü. Demek matematiğin sevdiği insanlar da var.

Aklına son takılan ise şu olmuştu; sevilenin sevdiğine verdiği cefayı acaba matematik ona vermiş miydi?

Ya Selâm!

30.09.2023

https://www.istiklal.com.tr/kose-yazisi/kim-sever-beni/793746

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir