PEYGAMBERİMİZİN SEVECEĞİ YERDE OLMAK

UĞUR CANBOLAT

YEGÂNE tavsiyesi buydu.

Bulduğu her boşlukta, oluşturduğu her fırsatta bunu muhakkak söylerdi.

Konuşmalarına bununla başlar yine bu cümleyle finali yapardı.

Ama daha önemli ve etkili bir yöntemi daha vardı ki, bana kalırsa en sarsıcı olanı oydu.

Muhabbet sonlanıp kalktığımızda öylesine uğurlamaz, uzaktan el sallamakla yetinmez yanımıza gelerek her birimize sarılır ve ancak öyle yolcu ederdi. İşte bu sırada kulağımıza sanki ötelerin ötesinden diriltici bir ruh üflemesi misali “İmanım, Peygamberimizin seveceği yerde ol” derdi.

İliklerime kadar titrer, sarsılırdım.

İç depremler yaşardım âdeta…

Ruh dünyamda helezonlar gibi iç içe geçmiş bir vaziyette yankılanıp dururdu bu söz.

BİR söz nasıl oluyor da bu derece tesirli olabiliyordu, bilmiyorum.

Söyleyenin nefesinin nefisten yana temizlenmiş olmasına bağlıydı belki de.

Kendine adına bir çıkar barındırmıyordu.

Menfaat odaklı değildi.

Çevre yapmayı, etrafına insan toplamayı, onları etkileyerek kendine payeler yüklemelerini hedeflemiyordu. Bundan şiddetle kaçınıyordu.

Bu yönde eğilimler olmuyor muydu, yaklaşımlar görülmüyor muydu, sözler işitilmiyor muydu?

Hepsi oluyordu. Çokça hem de…

Peki, bu nevi durumlar zuhura geldiğinde ne yapıyordu?

Aynı ton, aynı samimiyet ve aynı kararlılıkla “Çocuklar, bende Efendimizin seveceği yerde olmak istiyorum. Bu nimeti benden almayın” diyordu.

Yarım ağız söylenmiş bir söz değildi.

Duyup duymama arasında bir yerde durmuyordu.

İstemem ama yan cebime koymayı ihmal etmeyin tavrına tenezzül etmiyordu.

Bu içtenlik, bu sadelik ve anlaşılırlık ile netlik bir araya gelince kimse onu yücelterek aslında kendini yüceltme iki yüzlülüğüne, el çabukluğuna, göz boyamasına rağbet etmiyordu.

Bir defasında sonradan sohbet halkasına dahil olanlardan heyecanı yüksek bir arkadaşımız sormuştu da ortamı buza kesen şu cevap işitilmişti:

“Nazarlarım, Fahr-i Kâinat Efendimiz sadeliğin zirvesidir. Netliğin şahikasıdır. Berraklığın öncüsüdür. Kulluk çizgisinden sapma göstermeden hayat sürmenin mihengidir. Tüm sena ve övgülerin kime yönelik olması gerektiğinin göstericidir. Müşrik ve münafıkların riya dolu övgülerinin yalan balonlarını patlatandır. O’nun durmayı sevdiği yer burasıdır. Ve burada duranları sevmektedir. Burada olmaya çalışın ve hiç terk etmeyin. Başkalarını da farkında olarak veya olmayarak bu sevginin odak noktasından öteye ittirmeyin.”

Nefesimiz kesilir gibi olmuştu.

Boğazımıza bıçak atıldığını hissetmiştik.

Oysa bugüne kadar görüp gözlemlediğimiz husus direkt kabul etmiyor gibi bir aldatıcı perdenin altından övün beni övebildiğiniz kadar mesajı tavırların alt metni olarak verilirdi.

Alışık olduğumuz buydu.

Muhtemelen sevdiğimiz de…

İçine düştüğümüz hercümerç anaforunda sert esen rüzgâr biraz durulur gibi olduğunda bir öneri ile karşılaştık. “Lütfen yüce kitabımız Kur’an-ı Kerim’de ‘Deki” şeklinde başlayan âyetleri bu bilinç ile yavaş yavaş ve hazmederek okuyun.”

Bu tavsiye ile hepimize Sevgili Nebi’mizin nerede durmayı sevdiğini ve O’nun da bizi durduğumuzda seveceği noktayı belirleyip sabitlememiz arzu ediliyordu.

PEYGAMBERİMİZİ sevmek bir iddiadır.

Önemli bir iddia hem de…

İspatı lazım gelir.

Gayreti gerektirir.

Nice zahmetlere katlanarak bizlere ulaştırdığı vahyin ışığı altında olmamız O’nun seveceği yerde olmaktır.

Bu hassasiyeti gösterdiğimizde, bu inceliği kazandığımızda, bunu bir kendilik bilinci ilkesi hâline dönüştürebildiğimizde, şahsiyetimizi iman ila kaim kıldığımızda, vakarımızı kuşandığımızda, tüm saldırılara karşı metin olabildiğimizde, şirk pisliğinden arındığımızda, münafıklığın yanar dönerliğine yeter artık dediğimizde, tevhitte karar kılıp Kur’an’ın tümünü hatırda bir zikir olarak tutup hayata katarak sorunlarımızı onunla çözümlediğimizde iddiamızı ispat etmiş olacağız.

Ve o yer…

Sevildiğimiz yer olacaktır.

Hem de Resul-i Zişân Efendimiz tarafından…

Bundan öte mutluluk, bundan ziyade saadet, bundan fazla nimete uğramışlık düşünülebilir mi?

Ya Selâm!

01.09.2023

https://www.istiklal.com.tr/kose-yazisi/peygamberimizin-sevecegi-yerde-olmak/793941

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir