UĞUR CANBOLAT
TEMEL bir soru bu.
Hayatında kimi nereye koyuyorsun?
Buna bağlı olarak sıraya giren başka sorular da var tabi.
Bizden cevaplar beklemekteler. Doğru karşılanmayan sorular yaşamımızda yakamızı bırakmıyor ve kimi zorluklarla bizi yüz yüze getiriyor.
Yani demek oluyor ki, mesele ciddi.
…
BU soruyu en son ne zaman kendinize sordunuz?
Ve ne kadar hakkaniyete uygun bir cevap ürettiniz?
Sonuç mutluluk verici mi peki?
…
ANNENİ nereye koyuyorsun?
Babanı ve diğer aile büyüklerini tam olarak nereye koyduğunu ifade edebilir misin?
Ebeveyni ile büyümüş birisi isen koyduğun yerle onlardan mahrumiyet yaşamışsan koyduğun yer aynı yer mi?
…
KARDEŞLERİNİ mesela?
Onları tam olarak nerede konumlandırıyorsun?
Nasıl bir paye biçiyorsun?
Birbirinden ne kadar farklı noktalara konduruyorsun onları?
…
SEVDİKLERİNİ ve en çok sevdiğini nereye koyuyorsun?
Sesleri, sözleri, gözleri, bakışları…
Bunları bir yere koyarken ne gibi saiklerle yol alıyorsun?
Beklentilerin ne kadar belirleyici oluyor?
…
ARKADAŞLARINI, komşularını ve mahalle dostlarını nasıl ve nereye konumlandırıyorsun?
Her birinin yeri ayrı ise buna sebep olan durumlar neler peki?
…
ONLARIN seni koydukları yere sende onları koymuş olabilir misin?
Bu davranış isabetli mi ayrıca?
Eşitleme gayretine girişmek adalet midir?
…
BAŞINA gelen bir felaket, zorlandığın sınavlar sonrasında yaptığın konumlandırmada değişiklikler oldu mu?
Yerini yükselttiğin ve düşürdüğün hiç mi olmadı?
Eğer böyle olduysa burada hakkaniyetli davranabildin mi? Akıl ile mi karar verdin, duygularınla mı?
…
ÖLÜM var bir de arkadaş, ölüm.
Yaşarken yanlış konumlandırmalar sonucunda yeterince yakın duramadığın, arayıp soramadığın, canına canını katık edemediğin, dar gününde kâfi derecede yanında bulunamadığın, derdini dinleyemediğin, gözyaşını silemediğin, teselli edemediğin kimileri hayatın öte yakasına göçtüğünde eyvahlar olsun dediğin olmadı mı gerçekten?
Olmuştur muhakkak…
Çünkü ölüm hesapları değiştirir, kartları yeniden kardırır, gözden kaçanları gözünün içine sokar, haylazlıklarını ve tembelliklerini tam karşına diker, merhametsizliklerini hatırlatır, bencilliklerini bir bir sıralar.
Yani hesap sadece ölen için değildir. Kalanlar için de aynı derecede bir muhasebe sebebidir.
Yanlış konumlandırmalar burnunun direğini sızlatır, kalbini hiç terk etmeyecek olan o buruk acı gelip yerleşir ancak iş işten artık geçmiştir.
Ayrıca unutmamak gerekir ki, ilk yanlış eylem kişinin kendini doğru konumlandıramamasıdır. Sayıp döktüklerimiz bunun ardı sıra gelenlerdir.
…
SADECE kimi değil neyi nereye koyuyorsun sorusu da önemlidir.
Gülün yeri neresidir mesela? Papatyanın, karanfilin, lavantanın yeri neresidir?
Çayın, kahvenin yeri neresi? Şiirin yeri neresi peki, ya türkünün yeri…
Denizin ve martının yeri. Gece ve gönlüne gülümseyen yıldızların yeri neresidir sahi?
Selamın, merhabanın, tebessümün, kucaklaşmanın…
Gölgesinde nefeslendiğin ağacın ve üstünde ötüşen kuşların yeri neresidir?
…
KİMİ ve neyi nereye koyacağına erkenden doğru karar verebilen ve bunu sürdürebilenler bahtlı kişilerdir. Takdiri hak ediyorlar. Onlara muhabbetler olsun.
Ya Selâm!
17.02.2024