MAHMUT DİPŞAR EFENDİ

UĞUR CANBOLAT

MESLEK-İ MELÂMİYENİN son devir mutasavvıflarından olan Mahmut Dipşar Efendi gayretleriyle öne çıkan bir şahsiyetti. Yorulmak nedir bilmiyordu.

Sağlık sorunlarına aldırış etmeden gitmesi gereken her yere memnuniyetle gidiyor ve kendine has zarif üslubu ile anlatmaya devam ediyordu.

Dışlayıcı değildi. Kimseyi ötelemiyordu. Kişileri görünüşlerine göre değerlendirmek gibi bir vasatlığa asla itibar etmiyordu. Toplayıcı ve toparlayıcıydı.

Herkesi Pençe-i Âli Aba’nın etrafında cem etmek için didiniyordu.

VEFASI ilk dikkat çeken husustu.

Dr. Haluk Nurbaki Hazretleriyle olan ünsiyetim sebebiyle hak etmediğim kadar itibar gösteriyor, taltif ediyordu.

Oğlu A. Veysi ağabey ile H Yayınları tarafından eski yerinde düzenlenen Dr. Haluk Nurbaki’yi Anma toplantısını haber alınca katılıp kendisi de hocamızı anlatmak istediğini ilettiğinde çok mutlu olmuştuk.

Harika bir günü lütfedip bizimle paylaşmış ve “Haluk Nurbaki ağabeyin üzerimizde çok emeği var demişti.”

ZARAFETİ hep öndeydi.

Üsküdar Bağlarbaşı Kültür Merkezi’nde yapılan “Uluslararası Melâmîlik ve Seyyid Muhammed Nûr’ul-Arabî Sempozyumu”nda tanışmıştık.

Kendisi bu yolun sürdürücülerindendi.

Melâmilik neşesinin terbiye metotlarından en mühimi olan sohbeti önemsiyor hizmetlerini bu şekilde sürdürüyordu.

İLETİŞİME açık bir kişilikti.

Soruları önemsiyor sohbetlerde katılımı esas alıyordu.

Etrafındakiler en olmaz gibi görünen soruları kendisine rahatlıkla yönlendirebiliyorlardı ve Dipşar Efendi bu soruları hiç yüksünmeden ayrıntılarıyla cevaplandırıyordu.

Kimseyi baskılamıyor, özgürlüğü ve muhabbeti esas alıyordu.

HEDİYELEŞMEYİ seviyordu.

İlk tanıştığımız gün az sayıda mevcudu bulunan M. Kâzım Öztürk tarafından düzenlenen Seyyid Ahmed Hüsameddin Hazretlerinin “Kur’an’ın 20. Asra Göre Anlamı” ismini taşıyan külliyatını armağan etmişti. Çok istifade ettim bu külliyattan.

Sonrasında ülfetimiz devam etti. H Yayınları tarafından neşredilen kendisinin müellifi olduğu “Melâmet Uyanmaktır” kitaplarını da ulaştırmayı ihmal etmemişti. Bu yine onun zarafetiydi.

ÜSKÜDAR Gülşen-i Sezaî Dergâhı Güzelleştirme ve Dayanışma Derneği Başkanı Ömür Coşkundere öncülüğünde 2019 yılında düzenlenen benim yöneticiliğini üstlendiğim “Dost Bağın Gülü Pir Hasan Sezâî Gülşenî Anma Programı”nın Mustafa Tekçe, Cangüzel Güner Zülfikar, Abdullah Tümsek, Ramazan Alışık ile birlikte yer alan diğer konuşmacısı Mahmut Dipşar idi.

EHL-İ BEYT muhabbeti ve hürmeti onun en baskın yanıydı. Benim de arkadaşım olan Abdülkadir Geylani Hazretlerinin torunlarından Selma Medeni Hanımefendiye gösterdiği saygıya birkaç kez tanıklık etmiştim.

Anlatmaya doyamadığı sohbet konularından birisi Ehl-i Beyt konusuydu. Bu konuda önemli bulduğu yazı ve videoları gönderiyordu. Bir defasında Nadı Ali duasını göndermişti.

Benim sosyal mecrada her gün yayınladığım “Günün Niyazı” dualarının yorum kısmına “Âmin” yazmayı neredeyse hiç ihmal etmiyordu.

Buradan anladığım yakın gördüğü, dost bildiği kişilerle muhabbet iletişimini daima sıcak tutuyordu.

ÜSKÜDAR ÜNİVERSİTESİ Televizyonunda yapmış olduğum “İstasyon” programına konuk etmiştim.

Anlattığı hususlardan birisi Kitabullah Emanetiydi.

Diğeri ise yukarıda anlatmaya çalıştığım gibi Resulullah’ın emaneti Ehl-i Beyt idi.

AHMET ÂMİŞ Efendinin hizmetinde bulunan Üsküplü Melâmi büyüğü Süreyya Şar Efendinin hulefasından olan Mahmut Dipşar Efendi dün vuslat-ı yâr eyledi. Âlem-i cemale göçtü.

Bugün İkindi namazından sonra Karacaahmet Kabristanında sırlanacak olan Dipşar Efendiye Allah’tan rahmet, ailesine, yol evlatlarına, dostlarına ve muhibbanına başsağlığı dilerim.

Ruhu şâd olsun.

Ya Selâm!

25.10.2023

https://www.istiklal.com.tr/kose-yazisi/mahmut-dipsar-efendi/799089

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir