HER akşam hemen evlerinin bulunduğu sokağın sonundaki türbeye gidiyor esas duruşa geçip tekmil veriyordu. Bir gün bile tekmil vermeden eve girdiğini gören, duyan olmamıştı.
Bu bir alışkanlık mı, bir hayat rutini mi yoksa tazelenmek miydi bilmiyorum.
Acaba her akşam bunu yaparak yanlış gördüğü dünya gidişatına karşı öfkesini mi biliyordu?
Kutsal bir öfkenin neferi miydi? Bunu yaparak içinde meydana gelen kini canlı mı tutuyordu?
Yoksa bir aşk ateşlemesi miydi yaptığı?
Bir köz karıştırma işlemi miydi?
Belki de hepsi bir aradaydı!
Şurası netti yine de bu bir sorumluluktu.
Bilinçti.
Yenilenmekti.
Yaşadığı dünyada peşinden gittiği ülkünün gerçekleşmesi için kendini sigaya çekmekti.
Hülyalarının ne kadarını gerçekleştirebildiğinin bir muhasebesiydi.
Bir rapor sunmaktı.
Eksikliğini idrak ile tamamlanma şuuru…
Kemâle erdirme cehdi.
Bütüne ulaşma ve onunla birlenme çabası.
Tekmil olmak için tekmil veriyordu.
Sordular, cevapladı.
Aşk, tekmil ister dedi.
Aşk, insanı tekmil, bütün olarak ister. O sebeple ben kesretin her akşamında tevhidi selamlarım.
06.05.2018