UĞUR CANBOLAT
AHLÂK-I HASENE erleri özgürlük ve irade konusunda kafa karışıklığını gideren insanlar arasından çıkarlar. Bu kafa bulanıklığı meselesi kişinin aklını, zihnini ve kalbini o kadar bağlayıcıdır ki, sonrası hep buna bağlıdır. Suyun yolunun baştan yanlış yöne doğru açılması gibidir.
İlk düğmenin yanlış iliklenmesinden sonra diğerlerinin de yanlış olmaktan kurtulamaması misali düğüm ilk andan ters atıldığında gerisi de buna göre geliyor.
İşte bu sebepten güzel ahlak yolunun yolcuları ilk başlangıçları önemserler.
Ön anlamalar, ön yargılar, içeriğine nüfuz edilmemiş keskin inanç hâline getirilmiş ezberlerin her vakit başlara püsküllü bela olduğunun farkındadırlar.
“Hayır ve şer Allah’tandır” anlayışı da güzel ahlak yolcuları için belirleyicidir. Onlara göre insan özgür iradesini kullanır. Bu onun en bariz özelliğidir ve belirleyicidir. Kişi iradesini iyilikten yana veya kötülükten taraf kullanır. Burada tamamen serbesttir.
Yapma ve yapmama hususunda tercih tümüyle insanın kendisine bırakılması demek neticenin yüz güldürücü de olsa yürek burkucu ve başı aşağıya eğdirici de olsa tamamen kendi istediği demektir.
Kul iyiliği ister, talep eder Allah onu yaratır. Kul kötülüğü hayal eder, ister, kurgu yapar, planlar yine Rabbimiz o kişinin talebi doğrultusunda rızası olmadığı halde sorumluluğu esas aldığından bunu da cevaplar. Yani isteyen, yapan kulun kendisi ve onun talebi doğrultusunda yaratan da Allah’tır.
İradesinin elinden alınmasının söz konusu olmadığı gibi Allah’ın zorunlu bir takdiri de söz konusu değildir. Mesele kulun tercihidir.
İşte, irade ve tercih insana ait olduğundan aklı bu konuda nettir, berraktır.
Bir kusur varsa tercih eden kişi olarak Allah’ı değil kendini suçlar.
Şeytanın ve nefsinin eylemdeki rolünün farkına vararak gerekli tespit ve teşhisi yaparak kabahati Allah’a yüklemek yerine tövbe kapısından girerek nedametini dile getirir, pişmanlığını gösterir.
Zira bunu adam olmakla eş tutar.
Tıpkı Âdem babamızın yaptığı gibi. Hemen nadim olur ve tövbeye yönelir.
Bu eylemin zıddı olan karşı eylem ise İblis gibi davranmaktır ve Allah’ı suçlamaktır. “Beni Sen azdırdın” demektir. Haklılık tartışmasına girmektir. Malzemelerin üstünlük ve düşüklüğü gibi anlamsız mantık oyunlarına yeltenmektir.
Yüksek erdemler yolcusu Allah’tan başka yaratıcı olmadığını belir. Bunu her daim vurgular. Ancak bu yaratımın tamamen bizim irademizle meydana geldiğinin de şuurundadır.
O halde İblisin mesleğini elinden alırcasına Allah’ı suçlamaktan hicap duyar. Her olumsuzluğu O’na havale ederek sorumluluktan kaçma cambazlıklarına tevessül etmez.
Güzel ahlak yolcusunun kafası Allah’ın hayra rızasının olduğunu şerre ise olmadığını bilir. Talebin kendisinden geldiğinin ve özgür iradesinin farkındadır. O sebeple mugalataya yeltenmez.
Hayrı seçenin mükâfat, şerri seçenin ise ceza göreceğini bilir ve kabul eder.
Ey hakikat yolunun, yapanın insan yaratının Allah olduğunu bilen aklı aydınlık yolcusu!
Şerrin Allah’tan olması anlayışındaki yanlışını düzelt. Kendi kabahatini Allah’a yüklemeye çalışan arsız uyanıklardan olmaya çalışma. Kulu köleleştirmek isteyenlerin önce onun özgürlüğünü elinden alıp iradesiz bırakmak isteyenler olduğunu unutma.
Akla uygun konuşmayanın dine de uygun konuşmadığını idrak et.
Şeytanların hep aynı özden ama toplum ve anlayışlara göre kıyafet giydiğini, yani şeytanın Âdem babamızla muhatap olan şeytanla aynı olduğunu bil ve uyanık ol.
Allah’ın zikri olan Kur’an-ı Kerim’e karşı nankörlük yapma. Ki, sorunlarına ona arz edebilesin.
Allah’ın kulun talebini onun iradesine verdiği önem sebebiyle yaratmasının başka, rızasının ise tamamen başka olduğunu bil ve asla birbirine karıştırma.
Hayır vardır evet, şer de vardır. Ancak özgürlük ve irade de vardır. Tamamen bunlara bağlı olarak talep ve gayret de vardır. Güzel ahlak erleri tüm bunları sakin bir kafa, duru bir gönül ile Kur’an’dan öğrenirler. Başkalarının kulaklarımıza üfledikleri vesvese türünden anlayışlara itibar etmezler.
Yaptıklarının sorumluluğunu adam gibi alırlar.
Ve böylece Âdem olurlar.
07.06.2024