UĞUR CANBOLAT
HEP böyle olmuştur bu.
Ahlâklı olanlar sahip oldukları erdemlerin bir gereği olarak tevazu libası içinde kalır ve öncelikle hayatını buna göre tanzim ederler.
Riya dediğimiz gösterişe yüz vermezler.
Görünmeyi değil olmayı, olgunlaşmayı esas alırlar.
Nutuk çekmek yerine inandıklarını kendi hayatına taşıyabilmenin mücadelesini büyük bir sessizlik ve kararlılıkla ihlasa bürünmüş olarak yaparlar.
Onun için bitmeyen bir yolculuktur.
Güzel ahlâkı tamamlamak üzere bizlere lütfedilen Fahr-i Kâinat Efendimizin izinde O’nun örnekliğini her geçen gün yaşamında biraz daha arttırarak, berraklaştırarak yerleştirmenin mücadelesini yaparlar. Bununla da yetinmeyerek pekiştirmek için nefsin hilelerinin filesine dolanmadan selametli yol ve yöntemler geliştirirler.
Söylem değil eylem insanı olmanın gayretine girerler.
Emek yoğun bir hayat sürdüklerinden kendinden başkasını görmezler zaten.
Tecessüse itibar etmezler ve buna vakitleri de yoktur.
Başkalarını gözetlemek gibi bir ayıbı yüklenmezler.
Bunu “Düşkünlük” olarak görürler.
Ahlâklı olmayı ilke olarak benimseyen kişiler gözlem ve gözetlemenin farkını iyice kavramışlardır. Onlar farkların farkında olarak bu yüce yolu yürürler.
…
AHLAK iki türlüdür.
Ahlâk-ı hasene olarak bildiğimiz güzel ahlak birincisi, ahlâk-ı zemime veya ahlâk-ı seyyie olarak tanımlanan kötü ahlâk ise ikincisidir.
Edep, tevazu, hoşgörü, kendi hayatını emekle tanzim etmeye odaklı, cömert, cesur, âdil, empatik davranışı öne çıkaran, kalbin iffetini önceleyenler güzel ahlâk erleridirler.
Kibir, gösteriş, cimrilik, sadece kendi üstünlüğüne odaklılık, bencillik, menfaate dayalı hareket, yalan, hile ve harama tutku gibi nitelikleri ve daha fazlasını taşıyan kişiler ise kötü ahlâkın temsilcileridirler.
…
GÖZLEM ve gözetleme hem iyi ahlâk yolcularında hem de kötü ahlâk taliplerinde görülür.
Gözetlemeyi iyi ahlâk sahipleri kendi üzerlerinde uygulayarak yanlışlarını görüp giderir, eksiklerini tespit ederek telafi etmeye yönelirler.
Gözlemleri yok mudur, vardır.
Evet, başkalarını gözlerler ancak kendinden ileride olanlarına gıpta edip o seviyelere ulaşmak için emek çekerken kendilerinden altta olanlara da şefkatle dua ederek ilerlerler.
Kötü ahlâk sahipleri ise bunun tam tersi bir tutumu tercih ederler. Yani kendilerini gözleyip beğenirler, yüceltirler, överler. Başkalarını gözetleyip yargılarlar, ötekileştirirler, kötülerler.
Bu seciyede olanlar ahlâklı olmadıkları halde öyle görünmek isteyen ahlâkçıdırlar.
Kendilerinde olmayanı var gösterip bekçiliğe soyunurlar ve gönüllü zabıtalık görevini hararetle icra ederler.
Bu temel farkı asla gözden kaçırmamalıyız.
…
AHLÂK bekçilerinin ne kadar ahlâklı olup olmadıklarının teşhis edilmesi çok hayatidir.
Sorgulanmalıdır.
Giydikleri kisveler, dillerinde çevirdikleri kutsal cümleler, takındıkları sahte haller, sahip olmadıkları ama öyleymiş gibi ortaya koydukları gösteriler bizi yanıltmamalıdırlar.
Bilgi önemlidir ancak kanıta dayalı yani vahye uygun olmalıdır. Bu sebeple sadece papağan misali konuşan, hiçbir kalbî enerji barındırmayan, yaşanmışlıkla uzaktan yakından alakası bulunmayan hikâyeleri anlatan, gerçekleri hurafeler ile bulayıp karıştıran, bir nevi bilgi teknisyeni edası ile orada burada boy gösteren, sosyal mecra ve televizyonun imkânlarını alabildiğine kullanan sözde ilahiyatçı, sözde mürşit, sözde derviş, sözde hâl ehli gibi davrananları iman nuru ile hemen yakalayıp yokluğa mahkûm etmeliyiz.
Bunu başarabildiğimiz vakit ahlâklı olmak ile ahlakçı olmak arasındaki derin uçurumu görmüş ve tespit etmiş oluruz.
…
İÇ AHLÂK açısından olabildiğince zayıf ve yetersiz olup sınıfta kalan ama dış ahlâk bakımından alabildiğine gösterişli, önde, ağzı kalabalık olan bu güruhun biçimlendirici, yargılayıcı, ötekileştirici şeytanî tuzaklarını bozabilmeliyiz.
Yoksa doğuştan getirdiğimiz ve sonradan kazandığımız güzel davranışlarımızı kaybetmemiz an meselesidir.
Ahlâklı olanlar ancak kendi ahlâkının bekçisi olurlar.
Birileri bize ahlakçılık perdesi altında okus pokus yapıyorsa buna artık kanmamalıyız.
Bu imanımızın bir gereğidir.
Ya Selâm!
09.08.2023