AKIŞA BIRAKMAK

UĞUR CANBOLAT

DERTLİ bir divâne gibi dolaşıp duruyordum.

Neye el atsam âdeta taş oluyordu.

Neye yönelsem kuruyordu sanki.

Hayattan bana ait olanı alabilmek için bu kadar çabaladıktan sonra “Demek ki, olmuyor” diyerek işi oluruna bırakmaya karar vermiştim.

“Olacağı varsa olur, olmayacağı varsa olmaz” diyerek işin içinden sıyrılmaya başlamıştım.

İlk başlarda bana bu özgürlük gibi gelmişti.

Hatta kendimi normal zamanlarımdan daha güçlü bile hissetmiştim.

Elimi eteğimi çekmiş olmama karşın sanki hadiselere üstten bakıyormuşum gibi bir hisse kapılmıştım.

Bu ise bana bilgece bir davranışmış gibi gelmişti.

Oysa durum hiç öyle değildi, yaşıyorsan hayattan emekli olmazdın.

Onun senden senin ondan beklentilerin olmalıydı ve zaten gerçek buydu.

Bir çiftçi akışa bırakarak vaktinde ekinini sürmediğinde çıkan sonuç elbette yan komşularına göre farklı olacaktı.

Bir tüccar ödemelerini zamanında yapmadığında piyasada güvenilir olmayı kaybedecekti.

Bir öğrenci öğrenmeden mezun olduğunda diplomasının hakkını veremeyecekti.

Hâsılı akışa bırak demek akışına, oluruna bırakmak yani salmak anlamına gelmemeliydi.

KOYDUĞUMUZU yerinde bulabilmek için koyuvermemiz gerekiyor.

Hayatımız emeğimiz kadardır.

Bilgimiz, görgümüz, çabamız kadardır.

Kendimizi geliştirmek ve yeteneklerimizi daha fazla açığa çıkarıp üstüne gitmekle ancak hedefimize ulaşabiliriz.

İSTEMEK hayatın en sırlı cümlesidir.

Canı gönülden istemek…

Ve tabi ki bunun gereğini eksiksiz yapmak…

Kulluk çizgisinden sapmadan gayrete hız vermek önemli.

Bu İlahî sistemin işleyişine dâhil olmak anlamına gelir ve mühimdir.

Akıntıya kapılmak değil akıma dâhil olmak olarak da ifade edebiliriz bu durumu.

Hayat pasif olmayı genellikle affetmiyor ve asla mükâfat sunmuyor.

Çünkü bu fıtrata başkaldırmakla eş anlamlı.

Savaşta zırh giyen yani beşeriyetin gereğini yapan bir peygamberin ümmeti olarak başka türlüsünü düşünemeyiz.

Yaşamın gizli kanunlarına ne kadar uyum sağlarsak başarımız o derece mümkün olacaktır.

Aktif olmak, olaylara imkânımız nispetinde müdahale etmekle yükümlüyüz.

Aşılamadığımız ağaçtan sağlıklı meyveler nasıl bekleyebiliriz ki!

AKIŞA bırakmak mevcut durumu tespit edip kabullenmek anlamında kullanabiliriz ancak bu kendini salıvermek değil de hamle yapmak için olmalıdır.

Tespit ve kabul bu işin ilk adımları olmalıdır.

Ancak kabul etmek teslim olmak şeklinde anlaşılmamalıdır.

Akışa bırakmayı kimi zaman ne yapacağımızı bilememek gibi bizi bir bedbinliğe sürükleyebilir.

İpin ucunu bırakmak demek yerinde saymak demektir.

Bir savaşta yenilmek diğerlerine girmemeyi değil yeni vuruşmalarda başarılı çıkmanın imkânlarını bulmak ve bunu zorlamak maksadıyla kullanılmalıdır.

Sonuç pes etmek olmamalıdır.

BAKIŞ açımızı değiştirmek ve genişletmek bizim için amaç olmalıdır.

Var olana şükredelim ki, yeni şükür vesilesi yapacağımız nimetlere kavuşabilelim.

Hayat her vakit bize bekleneni sunmaz daha iyisini ikram edebilmek için.

Bunun şuurunda olmalıyız.

Yeni sınavlar ve yeni sorular daha iyi cevaplar üretebilmemiz için önümüze gelen fırsatlardır.

Çaresizce oturmak, acz içinde kıvranmak hayatin dinamiğine terstir.

İş yerinde akışına bıraktığınız zaman işleri müşteri memnuniyeti sağlayamazsınız.

Ailede ilişkileri tahkim etmeye zaman ve enerji harcamazsanız huzur ve mutluluk üretemezsiniz.

Sosyal yaşama emek vermezseniz yalnız kalırsınız.

AKIŞA bırakmak aktif sabır şeklinde olmalıdır.

Mücadele ile taçlanmalıdır.

Disiplinle çerçevelenmelidir.

Odağı şaşırmamak için gereken dikkati sunmalıdır.

Kendine ve yeteneklerine güvenip bunlara işlerlik kazandırmalıdır.

Son zamanların modası olan akışına bırakmak konusunu başka pek çok konuyu olduğu gibi yanlış anlamaktan vazgeçmeliyiz.

Ya Selâm!

09.10.2022

https://www.istiklal.com.tr/kose-yazisi/akisa-birakmak/715906

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir