Baş ağrısı ve psikiyatrik hastalıklar

Baş ağrısı yaşamayanımız yoktur, bazılarımızın bir hayat rutini hâline bile gelmiştir. Peki niçin başımız ağrır? Neden tekrar eder? Bu ağrının altında fiziksel ve psikolojik ne gibi rahatsızlıklar yatar? Ağrıyı tetikleyen ve pekiştiren şeyler nelerdir? En sık hangi tür baş ağrısına rastlanır? Nasıl tedavi edilir? Baş ağrısıyla ilgili tüm bu konulara Liyezon Psikiyatrisi Uzmanı Prof. Dr. M. Kemal Arıkan açıklık getirdi.

UĞUR CANBOLAT

———————–

Liyezon psikiyatride ağrının yeri nedir hocam?

-Ağrı sadece konsültasyon-liyezon psikiyatrisinin değil, genel tıbbın kardinal semptomlarından, ana belirtilerden birisidir. Yani “ağrı”sız tıp düşünülemez.

Somatik belirti veren her hastalık organik midir peki?

-Bu soruya prensip olarak hayır diyebilirim. Yani bazı somatik belirtiler organik değil, psişik kökenlidir. Hatta daha ileri giderek şunu söyleyebilirim ki, somatik bulguların ağırlıklı bir bölümü organik kökenli değildir. Ancak günümüz tıp anlayışında her şey ince moleküler mekanizmalarla açıklanmaya çalışılmaktadır. O yönde elde edilen bulgular söz konusu anlayışı desteklemektedir.

Baş ağrısı nedir, nasıl tarif edebilirsiniz?

-Baş ağrısı kişinin yaşam kalitesini ileri derecede etkileyen non-spesifik (genel) bir semptomdur. Yani salt baş ağrısına dayanarak herhangi bir tanı konulamaz.

Gündelik yaşamın neresindedir baş ağrısı?

-Baş ağrısı gündelik hayatta en sık karşılaşılan şikayetlerden biridir. Baş ağrısı, gribal bir enfeksiyon benzeri önemsiz bir sebepten kaynaklanabileceği gibi, sonuçları çok ciddi olabilecek başka tıbbi durumlar sebebiyle de ortaya çıkabilir. Bu nedenle baş ağrısını öncelikle sadece bir belirti olarak kabul etmek, öncelikle baş ağrısının başka bir hastalığa ikincil olarak ortaya çıkıp çıkmadığının araştırılması esastır. Öte taraftan birçok baş ağrısı türü enfeksiyon ve kafa içindeki bir olay gibi belirli bir sebeple ortaya çıkmaz ve tekrarlayıcılık gösterir. Aylara ve yıllara yayılan bir seyir izler ki bu durumlarda baş ağrısını başlı başına bir hastalık olarak görmek ve bu durumların tedavisine bakmak gerekir. Migren ve gerilim tipi baş ağrıları bu türden bozukluklardır.

Hangi nedenlere bağlı olarak ortaya çıkar?

-Birçok nedenle ortaya çıkabilir. Örneğin anemi gibi sistemik nedenleri olabilir, ya da baş-boyun bölgesini etkileyen lokal sebeplere dayanabilir. Bunların dışında psişik kökenli baş ağrısı da görülebilir. En sık rastlanan sebep migrendir. Diğer sık rastlanan ağrı türleri ise gerilim tipi baş ağrısı ve “cluster baş ağrısı” dediğimiz küme baş ağrısıdır.

Gerilim tipi baş ağrısının diğer baş ağrılarından temel farkı nedir?

-Bu tip baş ağrısı kaygıyla ortaya çıkar ve genellikle kronik seyir izler. Relaksasyon tekniklerinden en fazla yararlanan grup bu gruptur.

Gerilim tipi baş ağrısı en sık görülen baş ağrısı türü olup, genellikle gelişiminde gündelik sıkıntılar ve yaşamsal stresörlerin etkisi büyüktür. Bu türden baş ağrılarını altta yatan psikiyatrik durumun bir yansıması ve semptomu olarak değerlendirmek çoğu zaman en doğru yaklaşımdır.

Kendisine has bir karakterde ve seyirde bir baş ağrısı tipi olan gerilim tipi baş ağrılarında tedavi psikiyatrik tekniklerle yapılır. Çeşitli psikiyatrik ilaçların ve belirli terapi türlerinin kullanılmasıyla gerilim tipi baş ağrıları büyük oranda tedavi edebilmektedir.

Baş ağrısı atakları neye bağlı olarak gelişir?

-Baş ağrısı atakları aniden ortaya çıkan, bazen geleceği önceden kestirilebilen (aura) semptoma verilen isimdir. Atakların psikososyal streslerle tetiklendiğine dair bazı ipuçları olmakla beraber bunlar henüz spekülatif niteliktedir.

Baş ağrısı vakalarında aile öyküsü önemli midir peki?

-Evet, önemlidir. Bazı baş ağrıları genetik geçiş gösterir. Ayrıca kişinin içinde yaşadığı sosyoekonomik düzeyi saptamak açısından aile hikâyesi değer taşır; sosyo-ekonomik düzey düştükçe baş ağrısına rastlama olasılığı artar.

Hangi fiziksel hastalıklar baş ağrısı nedenidir diye sorsam?

-Bu soruya “Kütüphaneler dolusu fiziksel sebep baş ağrısına yol açabilir” şeklinde cevap verirsem yanlış olmaz. En basit bir diş çürüğünden bir ilacın yan etkisine, ani basınç değişikliklerinden anemiye kadar yüzlerce sebep sıralanabilir.

Soğuk, enfeksiyon, öksürük, hatta uzun süren yorucu tekdüze bir iş yapmakla baş ağrısı arasında bir bağlantı olabilir mi?

-Evet. Burada özellikle baş ve çevresini etkileyen enfeksiyonlara önem vermek gerekir.

Madde kullanımı baş ağrısına sebep olur mu?

-Madde kullanımı, yüksek doz alınması ve yoksunluğu ciddi baş ağrısı sebepleri arasındadır. Burada herhangi bir maddeden söz ediyorum; sigara, alkol, opiat…

Havayolu uçuşları sırasında da bazen baş ağrıları görülüyor. Buradaki mekanizma nedir?

-Bu tür baş ağrılarında iki mekanizma akla gelir. Ani basınç ve oksijen satürasyon değişiklikleri ile panik bu ağrıya sebep oluyor olabilir.

Diş çürüklerinin baş ağrısı nedeni olduğu az evvel siz de söylediniz. Bunun gerçekliği nedirr?

-Bu olgu gözden kaçırılmamalıdır. Tempromandibüler eklem dediğimiz çene eklemindeki sorunların da baş ağrısının önce gelen sebepleri arasında olduğunu bu arada zikretmek isterim.

Cinsel aktivite ile baş ağrısının bir bağlantısı var mıdır?

-Bazı baş ağrıları cinsel aktivite sırasında ortaya çıkabilir.

Baş ağrısının tekrarlaması neye bağlı olarak ortaya çıkar?

-Baş ağrısının kronik hal almasını etkileyen birçok faktör vardır. Bunlar arasında obezite, uyku düzensizlikleri, baş ağrısı ilaçlarının kontrolsüz bir şekilde fazla kullanımı, yeme düzeninde bozukluklar ilk sıraları alırlar. Bu arada birtakım psişik faktörlerin de etkili olduğuna dair ipuçlarına sahibiz. Mesela mükemmeliyetçilik, öfkenin dışa vurulamaması, eşlik eden psikiyatrik bozuklukları bunlar arasında sıralayabiliriz.

Peki, baş ağrısı vakalarına psikolojik sorunların fiziksel sonucu diyebilir miyiz?

-Fiziksel sorunlarla psişik sorunlar baş ağrısı söz konusu ise karşılıklı bir etkileşim içindedirler. Yani biri diğerinin sonucudur diyemeyiz, ama aynı ortak mekanizma ile ortaya çıkan iki yönlü etkileşim içinde olduğunu biliyoruz.

Örnekleyebilir misiniz?

-Tabi. Bunun tipik örneği depresyondur. Hem migren hem de depresyon aynı nörotransmitter mekanizmaları ile ortaya çıkar. Bu yüzden migrende depresyona, depresyonda da migrene çok sık rastlanır.

Baş ağrısının en çok hangi psikolojik hastalıklara eşlik ettiği görülüyor?

-Depresyonu az önce söylemiştik. Bipolar bozukluk, yaygın anksiyete bozukluğu, panik ve obsesif kompulsif bozukluklara baş ağrısının sıklıkla eşlik ettiğini görüyoruz. Bu türden birinci eksen bozukluklarının yanı sıra, ikinci eksen dediğimiz kişilik bozukluklarını da içeren hastalıklardan B kümesi kişilik bozukluklarında (narsistik kişilik bozukluğu, borderline kişilik bozukluğu ve antisosyal kişilik bozukluğu) baş ağrısına sık rastlıyoruz.

Baş ağrısı ile uykusuzluk arasında direkt bir bağlantı kurmak da mümkün müdür?

-Kesinlikle baş ağrısı ve uykusuzluk arasında yakın ilişki vardır. Horlama, uyku apnesi, insomnia denilen az uyuma, uykuya dalmakta ve sürdürmekte güçlük, sabah yorgunluğu… Bunlar hep baş ağrısını tetikleyen faktörlerdir.

Baş ağrısı tanısı için laboratuardan nasıl yararlanılıyor?

-Ne yazık ki elimizde baş ağrısını ortaya koyacak spesifik bir teknoloji yoktur. Ama baş ve boyun bölgesini etkileyen muhtemel patolojileri ortaya koymak üzere MR (manyetik rezonans) ve BT’den (bilgisayarlı tomografi) yararlanabiliriz.

Baş ağrısında EEG’nin fonksiyonu ne kadardır?

-Epilepsinin bazı türlerinde baş ağrısı ortaya çıkabilir. Böyle bir olasılığı ekarte etmek için EEG’den yararlanabiliriz. Bazı araştırmacılar migrene bağlı olarak ağrı tarafında EEG’de zemin aktivitesinin yavaşlamadığını vurgular ve EEG’nin migrende işe yarar bir teknoloji olduğunu iddia ederler.

Tedavi sırasında baş ağrılarında tip değişimlerine rastlanır mı?

-Evet. Baş ağrısı dinamik bir süreçtir; şiddetinde, sıklığında, tipinde her an değişiklik olabilir. O nedenle sürekli doktor kontrolü altında tutulmalı ve tedavi dinamik değişime paralel olarak belirlenmelidir.

Baş ağrısı tedavisinde başarı oranı nedir?

-Oldukça yüksektir. Eğer sıklık yüzde 50’yi aşacak düzeye gerilemişse tedavide başarı sağlanmış sayılır.

Doğru tedavi için psikiyatri ve nöroloji disiplininin beraber çalışmasının ne gibi avantajları vardır?

-Baş ağrısı psikiyatri, nöroloji ve algolojinin ortak alanına girmektedir. Aşırı ilaç kullanımı, obezite, uyku bozukluğu, depresyon, anksiyete, bipolarite ve kişilik bozukluklarının sıklığı göz önüne alınırsa psikiyatrisiz bir baş ağrısı polikliniğinin başarısız olacağı açık ve kesindir. Nörolojisiz bir baş ağrısı polikliniği ayırıcı tanıyı imkânsız kılar. Algoloji ise her türlü ağrının en ince mekanizmalarının ele alındığı bir tıp disiplini olarak süreçte mutlaka yerini almalıdır.

Tedavi sürecinden de biraz bahsedebilir misiniz? İlaç tedavisi ile terapi de gerekli midir?

-Evet, tedavi sırasında ilaç kullandığımız gibi biofeedback, kognitif davranışçı tedavi ve relaksasyon tedavilerine de başvururuz, bütün bu yöntemler büyük önem taşır. Eğer baş ağrısı birtakım psişik travmalara tepki olarak ortaya çıkmışsa terapide EFT ve IMDR yöntemlerini de kullanırız. RTMS olarak bilinen TMU (manyetik uyarım tedavisi) de başvurduğumuz bir başka tedavi yöntemidir. Eğer hasta her türlü tedavi girişimine rağmen bir türlü yanıt vermiyorsa TMU deneyebileceğimiz iyi bir seçenektir.

Kutu içinde

PROF. DR. KEMAL ARIKAN KİMDİR?

1960 yılında Kahramanmaraş’ta doğdu. 1985 yılında Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi’ni bitirdi. 1988 yılında Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’nde Psikiyatri ihtisasına başladı. Aynı yıl Fırat Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde İç Hastalıkları rotasyonu yaptı. 1990 yılında Washington, D.C.’ye giderek National Institute of Health (NIH)’te bilimsel çalışmalar yaptı ve Neurological and Communicative Disorders and Stroke Center (NINCDS)’ da Nöroloji rotasyonunu tamamladı. 1992 yılında New York Medical College’da araştırma görevlisi olarak çalışarak Çocuk Psikiyatrisi rotasyonunu tamamladı. Psikiyatri uzmanlığını 1992 yılında İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nde aldı. Bu tarihten itibaren 2017 yılına kadar burada öğretim üyeliğine devam etmiştir. 1993 yılında İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nde Doçent; 1999 yılında ise Profesör unvanını kazandı. 2001 yılında İstanbul Üniversitesi’nde Biyoistatistik Doktorasını tamamladı.

Askerliğini 1992 yılında Burdur’da er olarak yaptı.

2011’de Akademik Psikiyatri ve Psikoterapi Merkezi’ni kurmuş, 2014 yılında Yeni Symposium Dergi Editörlüğünü üstlenmiş, 2016 yılında ise Clinical EEG And Neuroscience Dergisi Yayın Kurulu Üyesi olmuştur.

Üye olduğu kurumlar, Türk Tabipler Birliği, Academia Medicinae & Psychiatriae, NY, USA, ISBET (International Society for Brain Electromagnetic Topography), New York Academy of Science, Türk Psikosomatik Psikoterapi Derneği, Türk Biyolojik Psikiyatri Derneği, AEP (Association of European Psychiatrists), International Society for Neurochemistry, Academy of Psychosomatic Medicine’dir.

2017’de İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’deki öğretim üyeliği görevinden emekli olmuş, Üsküdar Üniversitesi Araştırma Bölümünün koordinatörlüğünü üstlenmiştir. Kendi kliniğinde poliklinik hizmeti vermeye devam etmektedir.

17.02.2025

https://www.istiklal.com.tr/bas-agrisi-ve-psikiyatrik-hastaliklar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir