Deligöz Müheyya

UĞUR CANBOLAT

MÜHEYYA insanlar vardır hayatımızda. Her an hazırdırlar. Hakkın emirlerine müheyya olarak durular. Bir nevi “İyilik Nöbetçileri”dirler. İnsanlığın yararına olan düşünceleri harekete geçirirler. Eylem insanlardırlar. Lafla yetinmezler. Yaşamın aktif saha elemanlarıdır âdeta.

Müheyya olmak elbette deli göz olmayı gerektirir. Kararlılığı zorunlu kılar. Temennilerle yetinmeyip pratik örnekler gösterirler. Muzaffer olmak, zafer kazanmak zaten ancak böyle mümkün olur.

MÜHEYYA Muzaffer Deligöz’ün ismini çokça duymuştum. Dostları onu her daim ihya edici halleri üzerinden anlatırlardı. İçinde devinip duran “İman diriliği” sebebiyle genç yaşına rağmen gözünü nasıl budaktan esirgemediğini dile getirirlerdi.

Kendisini meşhur müteşebbis Emin Üstün Beyle çalışırken tanıdım. Birlikte mesai yaptık. Yolculuklar ettik. Bir vakitler köşe yazdığım ulusal gazetede yazılarımı yayınlanmadan ilk ona okur, onayını alırdım. Sürekli roman yazmam konusunda teşvik ederdi. Bunu başaramadım henüz ama diğer kitaplarımın yazılmasında ve bu köşede sizlerle buluşmamda onun üzerimdeki emeği pek çoktur.

KÜLTÜRÜMÜZE, sanatımıza, basın ve yayın dünyamıza hizmet etmiş büyüklerimizden biri. Yirmi yılı aşkın bir zamanı aşıyor tanışıklığımız.

Müheyya Muzaffer Deligöz kendisi gibi müheyya ve deli göz olan arkadaşları Ali Gürbüz, İsmail Ambarlı ve Said Özdemir ile delice işlere girişmişler. 1963 yılında Ankara’da İhlas Gazetesini, 1964 senesinde İzmir’de Zülfikar Gazetesini çıkarmışlar. Her türlü ceza ve sürgünden yılmayarak 1966 yılında ise İstanbul’da İttihad Gazetesini çıkarmışlar ama yaptıkları bunlarla sınırlı değil. En son “Osmanlı’dan Günümüze Tarikatlar” kitabını yazan Deligöz’ün hayatının diğer bazı noktaları şunlar:

Millî Gençlik Dergisi: 1968, MTTB Basın–Yayın Müdürü, İstanbul.
Doğu Haber Ajansı: 1970/2014, Sahibi–Mes’ul Müdürü, İstanbul.
Diyanet Dergisi/Gazetesi: 1971, Diyanet İş. Bşk. Basın Bürosu, Ankara.
Millî Gazete: 1973, Genel Yayın / Yazı İşleri Müdürü, İstanbul.
Türkçe Gazete: 1987, Hac süresince 6 YIL, S. Arabistan/Cidde.
Rabıta Gazetesi (Türkçe): 1988, Mekke, Yayın Müdürü.
Doğu Haber Ajansı: 1981/1991 arası (10 yıl), S.Arabistan/Cidde, Kuveyt.
Sosyal medya: 1990’dan itibaren yüzlerce makale, araştırma, hukuki yazılar ve okuyucuya hukuki yardım destekleri.

GİRİŞKEN bir kişiliğe sahip olduğundan onu bir yere sabitlemeniz hiç kolay değil. Sürekli gelişimi esas alan bir yapısı var. Kariyeri önemsiyor ve çevresindekileri buna yönlendiren bir gönüllü danışman gibi. İnsanla kuvvetli bağlar kuruyor. Buna her zaman müheyya yani hazır. İletişimini sağlam esaslara dayandırıyor. Anlayışlı. Aktif dinleyici oluşu ve çözümleyici vasfı önde. Hâdislere hakimiyeti onda sükûnet olarak açığa çıkıyor. Telaşeye kapılmamak ise hazır olunan işlerde yanlış yapmayı engelliyor ve başarıyı getiriyor. Muzaffer oluyorsunuz ama tevazu üzere kalarak. Vakar içinde. Şımarmaya ve kibirlenmeye tenezzül etmeyerek.

ASLEN Kastamonu, Araç’lı. 1940 yılında doğdu. Orta Okulu Araç’ta, Liseyi Kastamonu’da bitirdi. 1960 yılında Ankara Hukuk Fakültesine kaydoldu. 1963 yılında Ankara’da gazeteciliğe başladı. 1964 de İzmir’de Zülfikar ve Uhuvvet gazetelerinin çıkarılması sırasında Korgeneral Faruk Güventürk hakkında yayınladığı yazılar sebebiyle 3,5 ay İzmir’de “Medres-i Yusufiye” tabir edilen cezaevinde kaldı. Generaller, Muzaffer Deligöz’ü Hukuk Fakültesi’nde öğrenci olmasına rağmen, hapishaneden çıkarken, ellerine kelepçe vurdurup askere sevk ettirdiler. Bu sebeple askerliğini Yedek Subay Öğretmen olarak Turgutlu’da yaptı.

Hayatında hep bir hareket, hep bir cevelan… Tam bir müheyya olma hâli…

HER an kendisine müheyya duran merhume eşi Huriye anneden bahsetmemek büyük eksiklik olur.

Huriye anne titiz ve disiplinli biriydi. Hayatını kolaylaştırma konusunda ustaydı. İkna ediciydi. Zarafeti kendisine ayrı bir letafet katıyordu. Hareketliliği içinde kendine mahsus huzur veren bir sükûnet barındırıyordu. Muzaffer Deligöz’ün hareketli ve müheyya yaşamında onun sabırlı oluşu ve hayatın zorluklarına karşı sorumluluk alarak ortaya koyduğu dayanıklılığını görmemek imkansızdı. Müthiş bir sosyal networke sahipti. Bunlar merak, öğrenme isteği ve hizmet aşkıyla bütünleştiğinde ortaya muhteşem bir şaheser çıkıyordu. Karşılıklı birbirine müheyya idiler. Her an hazır durumdaydılar.

1981 tarihinde Suudi Arabistan’a gittiler. Beraber omuzladılar tüm güçlükleri. 1981-1992 yıları arasında Suudi Tanıtma Bakanlığı’nın ve Türk Elçiliğinin akredite ettiği gazeteci olarak çalıştı. Bu süre içinde İslam Haberler Ajansı’nın Türkiye Temsilcisi ve Doğu Haber Ajansı olarak İslam Ülkelerinin haberlerini Türk gazetelerine gönderdi. Yine bu süre içinde Türk Hacıları için Hac süresince yayınlanan Türkçe Gazeteyi 6 yıl Türkçe olarak çıkardı. Benim onları ve iki çocuğu ile torununu tanımam 1992 yılında Türkiye’ye dönmelerinden sonrasına rastlar.

HACI ABİ diye hitap ederim kendisine.

Yaşlılığı, yorulmuş olmayı ima etmez. Tersine başarmayı, kazanmayı, sonuç almayı ve buna rağmen bir hac farizasını yerine getiren hareketliliği, azmi, samimiyeti, kararlılığı ve bitmeyen enerjiyi içerir. Derin düşünce dediğimiz tefekkürü, analitik düşünceyi, duygusal zekanın yüksekliğini, yeniliğe açık oluşu ve herkesten evvel ulaşmış olmayı ve bütünlüğü barındırır.

Müheyya olmak zaten ancak bu özellikleri taşımakla mümkün olur.

Şu an ona karşı içime doğan sesleniş şöyle: Çok yaşayasın Hacı abi. Her dem müheyya olasın ve bizi de müheyya kılmaya devam edesin. Âmin.

Ya Selam!

26.05.2025

https://www.istiklal.com.tr/deligoz-muheyya

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir