Gelenekli sanatlarımızdan ebru giderek daha çok yaygın hâle geldi.
Elbette bunda hocalarının büyük emeği var. Kişinin ruh haline göre geri dönüşler veren bu sanatı Amasya’da yaptığı çalışmalarla yürüten Ebruzen Bilge Uyar ile konuştuk.
UĞUR CANBOLAT
———————–
Ebru sizi ilk olarak ne zaman cezbetti?
-Çocukluk çağımdan itibaren sanat her zaman beni ayrı büyülemiştir. Ebru sanatını da yine çocukluk yıllarımda duydum. Fakat yapılışını ne fiziki ortamda ne de ekranda gördüm. Ebru sanatının yapılışını görmemiş olsam da aşırı derecede merak ediyordum. Görmeden böyle bir sanatın varlığı beni heyecanlandırıyordu ve cezbetmişti. Su yüzeyinde nasıl boyalarla resim, çiçekler yapılabilirdi ki?
İlk ebru denemeleriniz ne zamandı?
-İlk ebru yapmam, ilk fırçayı elime almam, ilk bizi tutmam, ilk tekneyle tanışmam yıllar yıllar sonra Ankara’da üniversite son sınıf öğrencisi olduğum dönemdi. Yıl 2011 bir Mayıs ayı idi. O gün benim için çok özel. Heyecanı, mutluluğu, dinginliği, huzuru hâlâ taze. Şu an bunları anlatırken bile o anın etkisiyle yüzümde ayrı tebessüm var ve kalbimde ayrı bir ritim.
Sizde ne değiştirdi?
-O gün 2011 yılının Mayıs ayı yani ebru sanatıyla fiziki ortamda tanışmam, kariyer yolumda da bir dönüm noktasının başlangıcı oldu. O fırçayı ilk elime aldığımda başlayan tutku Bilgisayar Sistem Öğretmenliği ve Bilgisayar Mühendisliği üzerine eğitim rotamı tamamen sanat alanına yönlendirdi. Bilgisayar gibi teknik ve mekanik içerikli bir eğitimden sonra bu alandan tamamen vazgeçtim. Ebru sanatı üzerine özel dersler ve sanat üzerine yüksek lisans ve şu an devam eden doktora öğrenimine evrildi hayat yolculuğu.
Kimlerle çalıştınız?
-Ebru öğrenimime ilk 2011 yılında Ebru Sanatçısı Ayşen Avcı ÇAVDAR ile Ankara’da başladım. 2017 yılında Amasya’ya ikamet için döndükten sonra ise ebru öğrenimim Ebru Sanatçısı Firdevs ÇALKANOĞLU ile İstanbul’da devam etti. Hemen hemen ayda bir hatta bazen iki kez Amasya’dan İstanbul’a ebru derslerine gitmeye başladım. Ebru sanatını sevmenin ve öğrenme sevdasının bedeli ağır gibi görünse de, bu tutkunun bende kazanımı ve tesiri birçok açıdan bambaşka.
Bu sanatta usta çırak ilişkisinin önemi nedir?
-Günümüzde teknolojinin sunduğu imkanlar ile ebru sanatının ekranlardan öğrenilebileceği konusunda ara ara söylemler olsa da ebru sanatında olmazsa olmazdır usta çırak ilişkisi. Kendi ruhuna ve fıtratına uygun usta ve çırağın yollarının kesişmesi bence bu sanatta hayati önem taşımaktadır. Bu usta çırak ilişkisinde kazanım sadece teknik bilgi ve tecrübe ile sınırlı kalmaz. Çırak, ustasının dizinin dibinde teknik bilgi, tecrübe ve sanat kültürü gibi farklı birçok kazanımla birlikte gönlünü de, kalbini de, ruhunu da besler.
Teknenin iyi davranması, suyun küsmesi gibi durumlara nasıl bakıyorsunuz?
-Aslında ben de bazen “teknemi küstürmeyim” gibi ifadeler kullanıyorum. Fakat hayatın her aşamasında olduğu gibi ebru sanatında da durum sadece nasip. Nasibinizde varsa, nasıl gerçekleştiği büyük bir hayret. Akabinde de şükür kapısı açılıyor. Nasipte yoksa istediğinizi yapın olmuyor. Bunu yakın zamanda yaşadığım durumu örnek vererek somutlaştırmak istiyorum.
Lütfen…
-Yaklaşık 10 gün tamamen ebru yapmak için şartları ve ortamımı hazırladım, gece gündüz çalıştım. Fakat istediğim gibi ebrular maalesef nasip olmadı. Ancak ondan bir hafta önce sabahları ayırdığım 1-2 saatlik çalışmada istediğimden de öte ebrular nasip olmuştu. Kısacası teknemde ve hayatta – her zaman uygulamada çok başarılı olamasam da – teslimiyet hırkasını giymek ve nasip penceresinden bakmak bana kalırsa aslolan. Bunu başarabildiğimde kalbimin huzuru, dinginliği, genişlemesi ve anın lezzeti bambaşka.
Uzak kaldığınızda teknenizi özler misiniz?
-Evet, hep en çok onu özledim. Yine örnek vermek istiyorum. Geçen ayın sonunda üç gün İstanbul’da konakladım. Heybeliada’da küçük bir tatil de yaptım. Denizin, yeşilin, mavinin, martıların, rüzgarın, güneşin doğuşunun ve batışının tadını çıkardığım güzel, kısa bir tatil ve molaydı. Ama öyle bir ortamda bile aklımda teknem vardı. O üç günde o kadar çok özledim ki burnumda tütmeye başladı.
Uzak kalmanız dolayısıyla nazlandığında gönlünü nasıl alıyorsunuz?
-Çok uzak kalmış isem evet teknik anlamda kısmen geçici ve kısa süreli aksaklıklar yaşayabiliyorum. Ama teknem çok sevildiğini bildiği için bana çok naz yapmıyor. Teknik sorunu hemen hallediyoruz. Daha sonrası için; yani istediğimiz, hedeflediğimiz, hatta ötesi ebrular için ise biraz önce değindiğim gibi nasip kapısına sığınıyorum.
Başlangıç safhasında ilk neler yapılmalı doğru adım atmak için?
-Bu soru ebru sanatı öğrenimine ilk başlanmasına yönelik ise; bence ilk ve en önemli konu fıtrata uygun bir usta bulmaktır. Soru ebru çalışmalarımız için başlangıç safhasında neler yapmak ise; bence öncelikle ne çalışmak istediğimize karar vermemiz gerekiyor. Çalışmayı planladığımız ebru için kendimizi bilişsel ve duyuşsal olarak hazırlamalıyız. Yani belli bir hazırbulunuşluk noktasına gelmemiz gerekmekte. Daha sonra çalışmayı hedeflediğimiz ebruya uygun boya ve tekne ayarları yapmalıyız. Çünkü hemen hemen her ebrunun ve hatta çalışılacak ebatların bile tekne ve boya ayarları farklıdır.Ve son olarak ebru yapacağımız ortam sterilize edilmeli. Ortam sterilize edilmediği takdirde havada gözle göremediğimiz toz zerreleri teknemize yağmakta ve işlerimizde çok da istemediğimiz görüntülere neden olmaktadır.
Kullanılan boyalar, çalışılan yerin sıcaklık soğukluk gibi durumları tekneye yansır mı?
-Evet, bu konular ebruda yetkinlik gerektiren meseleler. Örneğin sıcak bir ortamda sudaki buharlaşma daha fazla gerçekleşiyor. Haliyle ebru yapımında kullanılan kıvamı artırılmış su ve boyalar daha çok müdahale istiyor. Yani boya ve tekne ayarlarını sık sık güncellemek gerekiyor.
Boyalara gelecek olursak firmaların boyalarının kullanım yerleri farklı. Ebru sanatında malzeme bilgisi ve malzemeyi yönetebilme kabiliyetinin başarıdaki önemli anahtarlardan biri olduğunu düşünüyorum.
Sizin siyah beyaz çalışmalarınızda vardı değil mi?
-Evet, kaplan gözü, kumlu-kılçıklı hatta çiçekli ebrularda siyah beyaz çalıştım. Hatta birkaç görsel örnek de paylaşalım. Siyah ve beyazın sihri bence tartışılmaz. Büyüsü bambaşka…
Dalgalı ve çitleme ebru diğerlerine göre farklı özellikler mi barındırıyor?
-Dalgalı ebru, ebru yapıldıktan sonra kağıdın su yüzeyindeki farklı hareketleri ile oluşmaktadır. Çiftleme ebruda ise herhangi bir ebrulu kağıda tekrar farklı bir ebru yapılmaktadır. Yani ebru üzerine farklı bir ebru uygulanıyor. Bu bağlamda, yani dalgalı ebrunun su yüzeyinde kağıdın hareketi, çiftleme ebrunun ise ebrulu kağıda tekrar ebru alınması özellikleri evet onları diğer ebru çeşitlerinden ayırmaktadır. Ayrıca bence yapılışı dışında gözlemlediğim, bu ebruların izleyicide de etkileri farklı.
Battal ebru nerelerde kullanılıyor?
-Battal ebru doğrudan çerçeveletip duvarı süsleyip diğer birçok görsel sanat işi gibi gönlü şenlendirebilir. Ya da cilt sanatında, hat sanatında, kaligrafide kullanılmakla birlikte, kubur yapımından tutun kitap ayracı yapımına kadar birçok yüzeyde de kullanılmaktadır.
Papatya çiçeği çalışmalarınız dikkatimi çekmişti, halen çalışıyor musunuz?
-Çalıştığım çiçekli ebrularda benim özgün çiçeklerim de olmakla birlikte, birçoğu hocam Firdevs ÇALKANOĞLU’nun ebru sanatına kazandırdığı çiçekler. Papatya çiçeği de bunlardan biri. Evet ara ara hocam Firdevs ÇALKANOĞLU’nun papatya çiçeği benim tekneme de yansıyor.
Kaplan gözü çalışmaları bana hep ilginç gelir. Bu çalışmalar nasıl bir mesaj içeriyor?
-Sanat dışavurumcu, işlevsel, biçimci gibi kuramlara sahip. Ebru sanatı daha çok biçimci. Yani renk, şekil, doku, armoni vb ile daha çok göze hitap etmektedir. Retinal haz ön planda olup, retinaya düşen görsel; zihinde, gönülde, ruhta, kalpte farklı yansımalara ve hazlara sebep olabilir. Kaplan gözü ebrusu bir mesaj içermesinden ziyade daha çok biçimci bir teknik ya da çeşit olarak ebru sanatında tercih edilmektedir.
– Farklı yarışmalardan ödüller aldığınızı hatırlıyorum.
-Geçmiş yıllarda katılıp üçüncülük, mansiyon gibi ödüller aldığım ulusal ve uluslararası yarışmalar oldu. Hatta bunlardan benim için en özeli 2018 yılında üçüncülük ödülü aldığım İstanbul Zeytinburnu Belediyesi’nin düzenlemiş olduğu 6. Geleneksel Sanatlar Tasarım Yarışması. Özel olmasının nedeni; İstanbul’un manevi Fatih’i Akşemseddin’e ithafen ebegümeci çiçeği ebrumla üçüncülük ödülünü kazandım. Bir menkıbe Ebegümeci çiçeğini çalışmamda esin kaynağımdı. Tabi ebegümecinin yaprakları ve çiçeği de her zaman beni etkilemektedir.
Belki benim eksiliğim ama elma çiçeği çalışmasına ilk sizin ürünlerinizde rastlamıştım.
-Estağfurullah hocam. Literatür taramalarımda ya da ekranda ve fiziki ortamda ben de elma çiçeği ebrusuna rastlamadım. Elmanın cenneti Amasya’da yaşıyorum ve elma ağaçlarının çiçeğe bürünmesi beni ayrı cezbediyor. O etki ile ebru çiçeği üzerine teknemde deneysel çalışmalarım oldu. Fakat üzerinde daha çok çalışmalıyım. Elma çiçeği teknemde olgunlaşmayı beklemekte. İnşallah nasip olur.
Tuval üzerine kolaj çalışmaları için bir yenilik diyebilir miyiz?
-Tuval üzerine doğrudan farklı malzeme ve teknikler ile ebru uygulayan sanatçılar var. Kolaj şeklinde ise belki olabilir ama ben rastlamadım. Yenilik diyebilir miyiz bilmiyorum fakat doktora çalışmalarım kapsamında tuval üzerine kolaj olarak ebrularımı kullandığım deneysel çalışmalarım oldu.
Tabiatta çalışmayı seviyorsunuz, bunun sebebi nedir?
-Tabiat benim Rabbimin sanatını, gücünü hayret ve hayranlıkla izlediğim uçsuz bucaksız alan. Ve şükürler olsun ki dinginleşmek, huzur bulmak gibi ikramlarla nasiplendiğim de yer. Haliyle öyle bir ortamda çalışmanın; kalbime, ruhuma, zihnime ve çalışmalarıma yansıması ve tesiri bambaşka.
Sergilere katılıyorsunuz kendiniz de düzenliyorsunuz. Bunlar bir nevi halkla buluşması oluyor ürünlerin. İlgi istediğiniz seviyede mi?
-Aslında pandemiden önce katıldığım sergiler hep fiziki ortamda idi. Farklı farklı şehirlerde hatta yurt dışında bile Birleşik Arap Emirlikleri (Dubai, Abu Dabi), Makedonya gibi ülkelerde de sergilere katıldım. Ancak pandemiyle birlikte sergiler de çevrim içi ile tanıştı. Ve daha çok çevrim içi sergiler düzenlenmekte ve bende daha çok çevrim içi sergilere katılmaktayım. İlgiyi gözlemlemek haliyle biraz güç. Fakat genel gözlemim maalesef ülkemizde istenilen ilgi yok.
Kitap ayraçları yapıyorsunuz, bunun sebebi ebruyu sürekli gündemde tutma çabası mı?
-Okumayı seviyorum. Sayfalar arasında kaybolmak benim en güzel kaybolmalarım. Ebru sanatını da tutku boyutunda seviyorum. Aslında kitap ayraçları yapmak benim için ebruyu gündemde tutmaktan ziyade iki sevdiğimi bir araya getirmek. Kitabın sayfalarını açtığımda ebrulu bir ayraç görmek, okumayı benim için daha değerli hale getiriyor ve beni daha mutlu ve huzurlu yapıyor.
BİLGE UYAR KİMDİR?
Mayıs ayında Gaziantep’de dünyaya geldi. Ortaokul ve lise öğrenimini Amasya’da tamamladı. Lisans öğrenimini ise Gazi Üniversitesi Teknik Eğitim Fakültesi Bilgisayar Sistem Öğretmenliği Bölümünde tamamladı. Daha sonra Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Bölümü’ne kayıt yaptırdı. Sanat aşkı Bilge UYAR’ı bilgisayar mühendisliği diplomasından vazgeçirdi. Ardından tamamen sanata ve eğitimine yöneldi. Yüksek lisansını Gazi Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü Resim İş Eğitimi Programında tamamladı. Doktora öğrenimine ise Ondokuz Mayıs Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü Resim İş Eğitimi Programında devam etmekte. Ebru sanatına ise 2011 yılının Mayıs ayında Ebru Sanatçısı Ayşen Avcı ÇAVDAR’ın özel atölyesinde Ankara’da başladı. 2017 yılından itibaren ise Ebru Sanatçısı Firdevs ÇALKANOĞLU’ndan İstanbul’da ebru dersleri almaya başladı. Bilge UYAR’ın ebru sanatı sevdası Amasya-İstanbul arası mekik dokumasına neden oldu. Birçok yurt içi ve yurt dışı fiziki ve çevrim içi olmak üzere ulusal ve uluslararası sergilere katıldı. Ayrıca Bilge UYAR’ın uluslararası yarışmalardan ödülleri bulunmaktadır.
14.08.2024