İMAN BAĞIŞIKLIĞI

UĞUR CANBOLAT

YÜCE kitabımızın bize önerdiği marufa ulaşmış, sosyal huzuru tesis eden, saygıya dayalı, ilimle mücehhez ve empati üzerinde yürüyen yaşama şeklinin tarumar olmaması iman bağışıklığı ile doğrudan ilgilidir.

İman bağışıklığını elde etmek ise vahyin dilini çözümlemek, bizlere nasıl hitap ettiğini kavramak ve nasıl bir hayat nizamı tesis etmemizi istediğini hevesten uzak bir biçimde ciddiyetle kavrayarak bunun gereğini yerine getirmemize bağlıdır.

Dolayısıyla ezbercilikten kendimizi kurtararak işe başlayabiliriz.

BAĞIŞIKLIK sistemi, uzmanları tarafından şöyle tarif ediliyor:

“Vücudumuzun hastalıklara karşı korunma ve savunma mekanizmasını oluşturan bir sistemdir. Vücudumuzun içine giren bakteri, virüs, mantar gibi yabancı mikroorganizmaları tanıyarak onlarla savaşır ve hastalıklara karşı vücut direncini artırır. Bağışıklık sistemi, vücudumuzun sağlıklı hücrelerini zararlı mikroorganizmalardan ayırt edebilme yeteneğine sahiptir.

Bağışıklık sistemi, birçok farklı hücre, doku ve molekülden oluşur.”

İMAN bağışıklığını kazanabilmemiz için onu tahrip ve tahrif edecek unsurları iyi tanımamız gerekiyor.

İmanımızı nelerin ifsat edeceği, bizi bunun nasıl bir duruma sokacağı ve dolayısıyla bunu fark edemememiz için ne gibi taklitler geliştirebileceği meselesini avcının avını tanıması kadar iyi tanımalıyız.

Bunun için ise sürekli çalışan, analiz eden, gelişmeye açık, kendini dondurmamış bir akla ihtiyacımız vardır. Yanı sıra duyu yeteneğini kaybetmemiş, his felcine uğramamış yani aslına uygun bir tarzda muhafaza edilmiş, saflığını ve masumiyetini kaybetmemiş bir kalbimizin olması kaçınılmaz.

İMAN bağışıklığını koruyup onu saklayabilmek için Kur’an-ı Kerim’in bizlere sorduğu sorulara muhatap olmaktan kaçmamalıyız. Buna ilave olarak ilahi vahyin soru sorduran mekanizmasını kendi üzerimizde çalıştırmaktan uzak durmamalıyız.

Doğru soruları sorabilmek için soru konusunda idmanlı olunması gerçeğini de unutmamalıyız tabi.

Şeytanın yanlış ve afaki sorular sormamızı körükleyerek ömrümüzün doğru soru sormaya imkân bulamayacak kadar işgal edebileceği hususu ise asla yabana atılamaz. İşte bu sebeple de bize vahyin öğrettiği soru sorma biçimini kavrayıp müşahede ile sürekli devam ettirmeliyiz.

RABBİMİZİN irademizi ortaya koymamız için bıraktığı “Açık alan” konusu üzerinde düşünmeliyiz.

Bu hürriyetimiz demektir.

Bizlere bahşedilen bu özgürlüğün ne demek olduğunu idrak edip onu koruyarak geliştirmezsek eğer bu açık alan, iman hırsızı virüsler tarafından kapatılıp işgal edileceğinden ne yazık ki bağışıklığımız zarar görecektir. Çatışmalar başlayacaktır.

PUTLARIN sembolik anlamlarını, tüm zamanlar boyunca ona verilen kimlikleri, yüklenen misyonları ve Kur’an’ın onlara karşı çıkıp mahkûm ederken yaptığı tarifleri en ince ayrıntısına kadar anlayıp şuur haline getirmediğimizde imanımız bağışıklığını yitireceğinden tehlikede olacaktır.

Şirk virüslerinin, mikroorganizmalarının kurmak istedikleri otoriteye baş kaldırıp isyan edemediğimiz ve bunu bir iman nöbeti olarak algılayıp sürekliliğini sağlayamadığımız müddetçe tehlike devam edecektir.

BİLİMİ din gibi algılayarak ona hükmedicilik izafe etmek yine iman bağışıklığımızı bozabilir.

Bu konuda bilimin bilim yapıcılığı maddi düzlemde ilerlediğinden sürekli değişebilir ve yanlışlanabilir olmasını görmezden gelmek bizi bu hataya sürükleyebilir.

Kişisel gelişim ve yaşam koçluğu adı altında yapılan kimi çalışmaların dini bir sos ile sunularak hem bilim dışı hem de din dışı sonuçlara ulaşılabileceği de daima hatırda tutulmalıdır.

HURAFELER iman bağışıklığının bozulmasında önemli bir etkiye sahiptir.

Kur’an-ı Kerim’den ve Sevgili Peygamberimizin mübarek uygulamasından kendini doğrulayamayan ve sahabe yaşayışına da yansımayan anlatılar konusunda da ciddi bir teyakkuza ihtiyaç olduğu unutulmamalıdır. Kendini dini anlatmaya yetkili görenlerin tesiri arttırmak ve alkışı çoğaltmak için kullandıkları bu motivasyon malzemesinin zamanla temsili anlatım sınırlarını aşarak zihnimizde hakikat gibi yerleşebilme tehlikesini gözden kaçırmamalıyız.

İMAN bağışıklığının bozulması konusunda dilin ve yorumun etkisi de bir kenara not alınmalıdır.

Sıkıştırılmış anlamlarla saklanan hususlar varsa bunun altı kazınmalı ve tahrip edici anlam fazlalıkları bütünlüğümüzü fesada uğratmadan acilen dışarıya atılmalıdır.

İlahi mesajı tüm sadeliği ve açıklığı ile sunmak yerine ara metin olduğunu unutturarak otorite oluşturmak suretiyle ana metnin yerine geçme çabasına giren anlatı ve söylemleri hemen teşhis etmeli ve imanımızın selameti bakımından onları devre dışı bırakmalıdır.

Bu yazıda çok azına vurgu yapılabilen bu yöndeki sınır aşımlarından anlaşılıyor ki, iman bağışıklığı çok mühimdir.

Doğuşumuzun ilk anındaki masumiyeti korumak ve içimize yerleştirilen fıtrat âyetlerinin açılımları ile yaratılan kitap olan kâinatla indirilen kitap vahyi eş zamanlı okuyup tam anlamadan iman bağışıklığımızı koruyamayacağımız çok açık değil mi?

Ya Selâm!

03.12.2023

https://www.istiklal.com.tr/kose-yazisi/iman-bagisikligi/816428

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir