Kendi Kaynaklarından Yahudi Tarihi

Israil’in zulümleri gün geçmiyor ki, artarak devam etmesin. Dünyayı ateşe veren ve bundan hiç çekinmeyen İsrail başta Gazze olmak üzere çevresindeki tüm ülkeleri hedef haline getiriyor ve suikast dahil olmak üzere ABD’nin de desteğini alarak anarşist tutumunu arttırarak sürdürüyor.

Bu cani aklın ne yapmak istediğini anlamak için Yahudiliği ve tarihini bilmek doğru tutum almak için gerekli. Kulaktan dolma bilgilerle yahut yanlı haberlerle bunu yapamayacağımız ise aşikar. İsrail’in şifrelerini kendi tarihleri üzerinden veren ilahiyatçı araştırmacı yazar İsmail Mutlu’nun Yahudi Tarihi kitabı bu konuda bize doyurucu ve şaşırtıcı bilgiler sunuyor. Konuyu siz İstiklal Gazetesi okuyucuları için konuştuk.

UĞUR CANBOLAT

————————

İsrail’in şifresini veren kendi kaynaklarından Yahudi tarihini bir kitap olarak yazmanız nasıl gerçekleşti ?

-Kitabın ilk yazım tarihi 1991 yılının son ayıdır aslında. O zamanki ismi Tarih Aynasında Yahudiler idi. Sonradan ismini Yahudi Tarihi olarak değiştirdim. Okuyanlar tarafından çok beğenilen bir kitabım oldu. Okuyanlar, başka kitaplarımı da aldı.

Yenilemek nasıl bir ihtiyaçtan doğru ?

-Zaman içerisinde eski kitaplarını yenileyen, güncelleyen bir yazarım. Yıllardır yaptığım okumalarda hem yeni yazacağım kitaplar için, hem de yayınlanmış olan kitaplarım için bilgi toplarım. Yahudi Tarihi kitabım, başkaları tarafından sevilse de ben bu kitabımı “çok gerilerde” görüyordum. Çünkü aradan 34 yıl geçmişti ve ben ciddî emek mahsülü 100’ün üzerinde kitap yayınlamıştım. Yahudi Tarihi kitabımı çok eksik görüyordum fakat bir türlü güncelleme teşebbüsüm olmadı. 2024 yılının Kasım ayında İstanbul Tüyap Kitap Fuarında stant komşum olan Azeri bir yazar kardeşim kitabı aldı, ertesi gün çok beğendiğini ve tercüme etmek istediğini söyledi. Güzel olsa da yetersiz gördüğümü söyledim ve gözden geçirmeye bu motivasyonla karar verdim.

Muhtemelen öncesinde zihninizin bir yerinde olsa gerek…

-Evet. Kitaba ve kaynaklara kolay ulaşan birisiyim. 33 yıldır İSAM kütüphanesinde araştırmalar yaptım. Şahsi kütüphanem de çok zengin. Zâten kitabı güncelleyeceğimi düşünerek konuyla ilgili bâzı kitaplar almıştım. Ayrıca akademik makalelere, tebliğlere, bâzı kitaplara PDF olarak ulaşma imkanı da olunca oldukça çok okuma yaptım. Hele bir de yök.gov.tr’den tezlere erişme imkanı olunca daha bir güzel oldu. Çok sayıda kitabı, makaleyi ve tezi okumak yorucu olsa da buna alışkın olduğumdan sonuna kadar gittim, okudum, okudum, okudum.

Ne oldu sonra ?

-Sonunda ortaya hacimli 2 cilt kitap çıktı. Önceki kitap 250 sayfa idi. Oysa çalışmamın 1. Cildi olan ve Yahudi tarihinin sadece M.Ö.’sini ele aldığım kitabım 430 sayfa oldu. Yahudi Tarihi’nin 1. cildinde İsrail Devleti’nin ve özellikle Gazze’de yıllarca soykırım yapan Yahudilerin psikolojisini anlamak, şifresini çözmek için Yahudiliğin “çocukluk” devresine gidildi. Yani kitaplar arasında “arkeolojik bir kazı” yapılarak, Yahudilerin M.Ö’sine âit tarihine ayna tutuldu. Bunun için de İsrailoğullarının Mısır’dan çıkışı, çölde geçirdikleri zaman, Hakimler ve Krallar Dönemleri, ikiye ayrılma, devletlerinin yerle bir edilmesi, Bâbil sürgünü, sürgün dönüşü, Yahudiliğin oluşumu, Tevrat’ın yeniden yazılışı, Helenleşme, Makkabi isyani, asırlar sonra Haşmonayim Krallığını kurmaları süreci kendi kaynaklarından ele alındı.

Yahudiliğin çıkışı hakkında ne söylenebilir?

-Yahudilik, Hıristiyanlık ve İslam olmak üzere dünya çapında yaygın üç büyük din vardır. Bunlardan en eskisi, Yahudiliktir. Yahudiliğin serencamı, ortaya çıkış serüveni Hz. Mûsa ile başlar.

Yahudiler Mısırda zorlu zamanlar geçirdiler, köleştirildiler diye bilinir. Bu doğru mu?

-Evet, doğrudur. Zaman içerisinde Mısır’da hükümdar/Firavun tarafından Hz. İbrahim’in torunları olan Hz. Yakub/İsrailoğullarına zulmedilir. Hz. Mûsa, Allah’ın emriyle Mısır’da Firavun’un ve halkının zulmüne maruz kalan İsrailoğullarını Mısır’dan çıkarmakla görevlendirilir. Musa, Firavun ile zorlu bir mücâdelenin ardından onları Mısır’dan çıkarır.

Puta tapmaları bu evreden sonra mı?

-Evet. Mısır’dan çıkış sonrasında Mısır’dan çıkan halk puta tapar. Mûsa’ya Tevrat verilir, halk, savaşmaktan korktukları için Allah onlara çölde yaşama cezâsı verir. Ceza zamanı dolduğunda Hz. Musa, fetih için yola çıktığında ömrü yetmediğinden vefat eder.

Yahudilerin yerleşmeleri konusu nasıldır?

-Mısırdan çıkan halkın Yahudiler ismini özellikle kullanmıyorum şehre yerleşmesi Yeşû/Yûşa’nın yönetiminde gerçekleşir. Sonrasında önce hâkimler, ardından krallar devri başlar. Krallar devrinin en önemli iki ismi, Hz. Davud ve oğlu Hz. Süleyman olmuştur. Hz. Davud zamanında Kudüs fethedilir ve başkent yapılır. Süleyman zamanında ise Kudüs’e Mâbed inşâ edilir, Kudüs, kıble olarak belirlenir.

İsrail Krallığı hakkında neler bilmeliyiz?

-Hz. Süleyman zamanında zirveye ulaşan İsrail krallığı, onun vefatından hemen sonra oğulları aracılığıyla İsrail ve Yahuda/Kuzey ve Güney olmak üzere ikiye ayrılır. On iki kabileden on’u Kuzey Krallığında, ikisi ise Güney Krallığında kalır. Bu iki krallık zamanında halkta tam bir putperestlik hüküm sürer, Tevrat’ı yaşamak yasaklanır, hatta Tevrat ortadan kaybolur. Bu iki krallık zaman zaman birbirleriyle, zaman zaman Asur, Bâbil ve Mısır gibi kuvvetli düşmanlarla savaştıkları için her geçen gün güç kaybeder, sonunda önce Asurlular zamanında İsrail Krallığı, 100 yıl sonra da Bâbilliler tarafından Yahuda Krallığı yerle bir edilir, Kudüs ve Mâbed yıkılır. 

Kırılması pek çok olan bir tarih denebilir mi Yahudi tarine?

-Tabi. Yahudi tarihinin başlangıcından günümüze kadar olan dönemine bir bütün olarak bakıldığında, tarih içerisinde savaşlar, dinden çıkmalar ve sürgünler yoluyla birçok kez kırılma ve sapmaların yaşandığı görülür. Hatta denilebilir ki Yahudi tarihi isyanlar, iç ve dış savaşlar, katliamlar ve sürgünlerle doludur. 1948 yılında İsrail’in kurulmasına kadar bir sürgün ve azınlıklar tarihidir. Yahudiler, bu sürgünleri, haddi aşmaları ve günahları sebebiyle Tanrı tarafından verilen bir ceza olarak görür.

Sürgünler konusu da söz konusu değil mi?

-Evet. Yahudi tarihinde sonuçları bakımından en kapsamlısı ve en etkilisi, Asur ve Bâbil İmparatorlukları döneminde yaşanan sürgünler olmuştur. Asur İmparatorluğu döneminde kuzey İsrail krallığında yaşayan on Yahudi kabilesi; Bâbil imparatorluğu döneminde de güney Yahuda krallığında bulunan iki Yahudi kabilesi sürgün edilmiştir. Asur ve Bâbil sürgünleri, Yahudileri derinden etkilemiş, dinî düşüncelerinde büyük bir çöküşe sebep olmuştur. Özelikle, yenilmez dedikleri Dâvut krallığının sona ermesi, yıkılamaz ve dokunulamaz diye inandıkları Kudüs’ün ve Mâbed’in yerle bir edilmesiyle sonuçlanan Bâbil sürgünü, Yahudiler için büyük bir hayal kırıklığına yol açmıştır.

Bunun başka ne gibi sonuçları olmuştur?

-Bu olay, bazı Yahudilerin, Yehova’nın güçsüzlüğüne ve Bâbil tanrılarının daha güçlü olduklarına inanmalarına yol açmıştır. Bunun bir sonucu olarak, Bâbil tanrılarına tapınmaya başlayanlar bile olmuştur. İsrail krallığından sürgüne gönderilen on Yahudi kabilesi, zaman içerisinde başka milletler içerisinde tamamen asimile olup kaybolmuştur. Yahuda’nın kalıntısı olan iki Yahudi kabilesi ise Bâbil Devleti’ni ortadan kaldıran Pers İmparatorluğu döneminde tekrar kendi topraklarına dönmüş, Mâbed’i yeniden inşa etmiştir. Kitabımızın 1., 2. ve 3. bölümlerinde yaşanan bu süreç ele alınmıştır.

Yahudiler kendilerini nereye dayandırıyorlar?

-Yahudiler kendilerini Hz. İbrahim’e ve onun tebliğ ettiği dine dayandırırlar, kendilerini Hz. İbrahim’in soyuna bağlarlar. Yahudilere göre Tanrı’nın, İbrahim’e anayurdunu terk etmesi ve kendisine büyük nimetler verileceği çağrısı, Yahudi tarihinin başlangıcı sayılır. Yakub/İsrail peygamberle devam eder. Yakub peygamber, oğullarıyla birlikte Filistin’den Mısır’a göçmüş, oğullarından Hz. Yusuf’un, kardeşleri tarafından kuyuya atılmasıyla gelişen olayların arkasından Mısır dönemi başlamıştır. Uzun bir zaman burada yaşayan Yakuboğulları, bu zaman içerisinde Mısır halkıyla yaşamış ve bu arada çoğalmıştır.

Kendilerini Hazreti İbrahim ile tanımlamaları doğru mu?

-Hayır, kendilerini Hz. İbrahim’e bağlamaları doğru değil. Yahudilik, bırakın Hz. İbrahim’i, Hz. Mûsa ile dahi bağı olmayan, her iki peygamberden de asırlar sonra ortaya çıkan bir dindir. Yine bilinenin aksine Yahudilik, İlâhî bir din değil, beşerî bir dindir. Kitabın 4. Bölümde Yahudiliğin ortaya çıkışını işledim.

Hz. Mûsa’ya verilen Tevrat’a ne oldu?

-Zaman içerisinde yasaklanır, yakılır, hatta kaybolur.

Sonrasında neler oluyor peki?

-Anlatayım. Sürgün dönüşünde, Hz. Mûsa’dan yıllar sonra, Ezra tarafından yeniden yazılır. Sonraki süreçte de sürekli eklemeler, değişiklikler yapılır. Böylece içinde pek çok tezatlar barındırır bu dönemde yeniden yazılan Tevrat’ta. İsrailoğullarının yaşadıkları anlatılmış, Tevrat adeta bir tarih kitabı olarak dizayn edilmiş daha doğrusu kurgulanmıştır.

Bu kabul ediliyor mu peki?

– Yıllar sonra ise Kitab-ı Mukaddes eleştirmenleri, Tevrat’ın birkaç varyanttan oluştuğunu, aynı kitabın birkaç versiyonu olduğunu dillendirmişler ve bunu da ispat etmişlerdir. Bu süreçte ağır bedel ödeyen araştırmacılar olmuştur. Fakat sonradan bu gerçek çokları tarafından kabul edilmiştir. Kitabımızın 5. Bölümünde Tevrat’ın yeniden yazım serüveni ve yöneltilen eleştirileri ele alıyorum.

 Kitabınızın altıncı bölümünde Yahudiliğin bir ırk dini olduğunu kabul etmiyorsunuz…

-Evet, Yahudilik, bir ırk dini olarak bilinir. “Yahudi doğulduğuna, Yahudi olunamayacağına” inanılır. Oysa durum bilinenin aksinedir. Tarih boyunca Yahudiler arasında yabancı evlilikler yapılmış, bu evlilikler yasaklanmış fakat yine de önlenememiştir. Bu durumda saf bir ırkı korumak ise mümkün değildir. Diğer taraftan ilk dönemlerde Yahudiler, dinlerini yaymak için misyonerlik yapmışlardır. Bunun sonucunda Arap Yahudiler, Türk Yahudiler, Kürt Yahudiler ve daha başka milletlerden Yahudi toplumları oluşmuştur. Kitapta doğru bilinen yanlışlar üzerinde de duruyorum.

Yahudilerin Helenleşmesi vurgusu da önemli sanırım…

-Yahudiler, tarih boyunca Asurluların, Bâbillilerin, Perslerin ve Romalıların hâkimiyeti altında yaşamışlardır. Dolayısıyla bütün bu kültürlerden etkilenmişlerdir. Fakat onları en fazla etkileyen kültür, Yunan kültürü olmuştur. Bunun sonucunda içlerinden birçokları Helenleşmiştir.

Bu genel bir kabul mü?

-Şöyle. Hâkimiyetleri altında yaşadıkları krallık, Helenleşmeyi bütün Yahudilere mecbur tutunca, Tevrat’ı yasaklayıp Mâbed’e gitmeye engel çıkarınca, bunu yaşamaktansa ölümü göze alan bir grup Yahudi isyan etmiştir. Tarihe Makkabi isyanı olarak geçen bu başkaldırı, sonuç vermiş, asırlar sonra Yahudiler Haşmonayim Krallığı ismiyle yeniden bir krallık oluşturmuştur.

Bu Yahudi tarihinin seyriyini değiştirdi diyebilir miyiz peki?

-Tabi. Bu isyan ve arkasından gelen başarı, Yahudilere güç veren tarihsel olaylardan en önemlisidir. Makkabi İsyanı, Yahudiler için tarihin seyrini değiştiren önemli bir olaydır.

Devam ettirememelerinin sebebi neydi?

-Bu başarı sonrasında Yahudiler arasında bir ayrışma yaşanmış, gruplar oluşmuştur. İlerleyen zaman içerisinde Krallık içerisinde yaşanan iktidar mücâdelesi sonrasında, asırlar sonra ele geçen bu imkân heba edilmiş ve Krallık yıkılmıştır. Bundan sonra Yahudiler, Romalıların hâkimiyeti altında yaşamaya başlamıştır. Yahudilerin Helenleşmesini, buna karşı girişilen Makkabi isyanını, Haşmonayim Krallığını, ilk defa yaşanan gruplaşmayı ve Krallığın yıkılışını ve Yahudi Tarihi’nin M.Ö.’si sürecin son bulmasının ayrıntılarını 7. Bölümde veriyorum.

Elimizdeki kitap için bu kadar ayrıntı yeter sanırım. İkinci ciltte Yahudilerin M.S.’sının tarihi mi olacak ?

-Evet. Yahudiler, kendilerinden sonra ortaya çıkan Hıristiyanlarla da Müs-ümanlarla da ciddi çekişmeler yaşamıştır. Ancak bu iki topluluk karşısında zayıf oldukları için paylarına sürekli bir mağlubiyet ve sürgün düşmüştür. Yahudi Tarihinin 2. cildinde Yahudi-Hıristiyan ilişkisi, Yahudi-Müslüman ilişkisi, halifeler, Emeviler, Abbasiler, Osmanlı devletinde Yahudiler, Sultan Abdülhamid’in (ö. 1918) Yahudilere yönelik politikası, Cumhuriyet döneminde Yahudiler, Yahudilerin kovuldukları ülkeler, çektikleri sıkıntılar, Nazi soy kırımı, İsrail Devletinin kuruluşu ve sonraki süreçleri işliyorum.

Tarih yazıcılığı ideolojikt olduğunu kabul eder misiniz?

-Evet, ederim. Kendi tarihini yazan her milletin tarihçisi, gerçekleri çarpıtmış, hataları örtbas etmiş, mağlubiyetleri galibiyet olarak göstermiş, tarihini çoğu zaman mübalağalı bir şekilde yüceltmiş, tarihin bazı noktalarını karartmış, bazı yerlerini ters-yüz etmiştir. Aynı durumu Yahudi tarihi ve tarihçileri için de söylemek mümkündür. Zâten Yahudi Tarihinin ilk kaynağı, başta Tevrat olmak üzere yazarlarının hayal mahsulü olan Eski Ahid kitaplarıdır. Nitekim Yahudi tarihine büyük emek veren araştırmacılar, arkeolojik buluntuların, Tevrat’ta anlatılan efsanelerin çoğunun doğru olmadığını gösterdiğine dikkat çeker. 

Bunlar Yahudi tarihi açısından tartışılıyor mu?

-Tabi. Bunun içindir ki George Hegel’in (ö. 1831) “tarihte nedensellik” düşüncesinden etkilenen Wilhelm Vatke (ö. 1882), İsrail tarihinin dini verilerden sıyrılarak tarihsel sebep-sonuç ilişkisi içerisinde incelenmesi gerektiği fikrini benimsemiştir. Yine Hegel’den etkilenen ve İsrail Tarihi üzerine 2 ciltlik eser yazan Julius Welhausen (ö. 1918), dinî verileri tamamen bir kenara bırakmamakla birlikte tüm İsrail tarihini sebep sonuç ilişkisi içerisinde mantıkî tutarlılıklar doğrultusunda incelemeye çalışmıştır. Ancak kabul edilen bir gerçek vardır ki Yahudi tarihi için en azından yeni arkeolojik kazılar bulununcaya kadar hal-i hazırda en önemli kaynak, Tevrat ve Eski Ahid kitaplarıdır. Oysa kitabımızda delilleriyle ele alacağımız gibi Tevrat da dâhil, bu kitapların ne zaman ve gerçekte kimler tarafından yazıldıkları bilinmemektedir. Ayrıca çoğu zaman kesinlikten çok ihtimal, hayal, kurgu ve mitoloji içerir.

Bu kitabı yazarken siz hangi kaynaklara gittiniz?

-Yahudi Tarihini yazarken bizim de en önemli kaynağımız Tevrat ve Eski Ahid’in diğer 34 kitabı, ayrıca Kitabı Mukad-des’in Deuterokanonik kitaplarından I. ve II. Makkabiler, Sirak Kitabı, hatta bazı konularda İncil ve Yeni Ahid olmuştur. Ayrıca Yahudi tarihi kitapları da önemli kaynaklarımızdır.  MeselaYusuf Besalel, Yahudi Tarihi, Karen Armstrong, Kudüs’ün Tarihi, Prof. Dr. Ahmed Çelebi, Mukayeseli Dinler Açısından Yahudilik, Salime Leyla Gürkan, İbrâhim’den Ezrâ’ya İsrâiloğulları Tarihi, Paul Johnson, Yahudi Tarihi, Mahmut Nânâ, Yahudi Tarihi, Ahmet Susa, Tarihte Araplar ve Yahudiler İki İbrahim, İki Musa İki Tevrat, Lavınıa-Dan Cohn-Sherbok, Yahudiliğin Kısa Tarihi bunlardan bir kaçıdır.

Yüksek lisans ve doktora tezlerini de kullandınız mı kaynak olarak?

-Evet. Bir diğer kaynak çeşidimizoldukça zengin yabancı kaynaklardan iktibasla hazırlanmış olan doktora ve yüksek lisans tezleridir. Yüksek lisans tezlerinden bir kaçı şunlardır:Serpil Akbıyık, Bâbil Esareti’nin Yahudiler Üzerindeki Sosyal, Kültürel Ve Dini Etkileri; Muhammed Ali Bağır, Kutsal Kitap Eleştirisi (Doğuşu, Gelişimi Ve Metotları); Esma Kavak, Yahudilik’te Yeşu Ve Dönemi; Canan Kurtkayası, Makkabi İsyanı (Sebep Ve Sonuçları); Özcan Toski, Krallar Dönemin-de Yahudilik; Merve Yetim, Eski Ahit Eleştirisi Ve Julius Wellhausen. Doktora tezi olarak da Mustafa Kılıçaslan, Kur’an Açısından İsrâiloğulları Ve Yahudilik; Ali Osman Kurt, Bâbil Sürgünü Sonrası Ezra Önderliğinde Yahudiliğin Yeniden Yapılandırılması çalışmalarından istifade ettik.

Alanda yazılmış makaleler de önemli sanırım, değil mi ?

-Tabi. Makaleler de istifade ettiğimiz çalışmalar oldu. İstifade ettiğimiz bir kaç makale şunlardır:Şeyma Ay, “İsrail ve Yahuda Krallıkları Üzerine Düzenlenen Asur Seferleri”; Okan Açıl, “Haşmonayim Ailesinin Değişen İdeolojisi”; Kadir Albayrak, “İsrailoğulları’nın Altın Buzağısı Ve Kızıl İnek; Kaufmann Francine-Josy Eisenberg, “Yahudi Kaynaklarına Göre Yahudilik: Talmud Yahudiliği.” Bir diğer kaynak çeşidimiz, akademik çalışmalardır.Birkaçı şunlardır: Baki Adam, Yahudi Kaynaklarına Göre Tev-rat; Friedman Richard Elliott, Kitabı Mukaddesi Kim Yazdı? İsmail Tokalak, Yahudiliğin Kökenleri Ve Küresel Gücü; Prof Dr. Ömer Faruk Harman, Metin, Muhteva ve Kaynak Açı-sından Yahudi Kutsal Kitapları. Yahudilerin yazdığı Yahudiliğe ve Tevrat’a yönelik eleştirilerden de istifade ettik. Mesela Baruch Spinoza’nın, Tanrı-bilimsel Politik İnceleme isimli kitabı ile Sıgmund Freud’un, Musa ve Tek Tanrıcılık kitabı bunlardandır. Arkeolojik buluntulardan da istifade ettiğimizi belirtmek isteriz.

30.07.2025

https://www.istiklal.com.tr/kendi-kaynaklarindan-yahudi-tarihi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir