İnternet mecrasında bu konuda her gün onlarca yazıya ve öneriler içeren videolara rastlıyoruz. Ne yazık ki, çoğunun ayakları yere basmıyor. İşin en acı yanı ise Yüce Kitabımızın kutsal âyetlerinin, Peygamberimizin mübarek sözlerinin ve tanınmış din büyüklerinin söylemlerinin yerli yersiz ve hunharca kullanılmasına tanık olmak. Tüm meselenin dünyalık kazanç olduğu çok bariz olmasına karşın bu tuzaklara yakalanan nice saf gönüller var maalesef.
İşte bu sebeple konuyu yıllardır bu alanda çalışan, seminerler veren, yazılar yazan “Kendilik Bilinci Okulu”ndan Hatice Fahrunnisa Hoca ile siz İstiklal Gazetesi okuyucuları için konuştuk.
UĞUR CANBOLAT
___
Kendilik kavramı nedir, bundan ne anlamalıyız?
– Kendilik kişinin kendini algılayış biçimi, kişiliğin çekirdeği, algıların ve eylemlerinin merkezi demektir. Kendi yaşam deneyimlerimizin algısı, farkındalığı ve sebep sonuç ilişkisini değerlendirdiğimiz bir bilinç çerçevesidir. Benliğin yanı sıra ve diğer bireylerinde duygu, düşünce ve davranışlarını anlamada kullandığımız geniş ve sistematik bir yapıdır. Kısacası benlik demektir.
Bilinç nedir peki ve nasıl oluşur?
– Bilinç; anlama, anlayış, fehm, idrak anlamına gelir. Kişinin kendisinin, çevresinin, etrafındaki olaylara karşı duyarlılığının, deneyimlediği olaylardan doğan tepkilerinin farkında olma durumudur.
Burada bir yetiden mi bahsediyorsunuz?
– Evet. Kişinin kendi algısal ve duygusal durumuna bağlı olarak kendini bilme yetisi, kişinin kendi kendini gözlemleyebilme yetisi, kendi düşünceleriyle kendisini anlayabilmesi, kendi yaşadığı ruhsal olayların farkında olup onları kavrayabilmesi, bir bütün olarak kendisinin farkında olabilmesidir. Bununla birlikte duygularımızı, zihnin aktivitelerimizi, düşünce ve irade ile gerçekleştirdiğimiz eylemleri de içine alır ki kendimizi idrak edip anlayabildiğimiz için bu duruma bilinç hâli denir.
Kendisini nasıl gösterir peki?
– Bilinç halinde yaptığımız her eylem yahut verdiğimiz tepki ya içten gelen veya dışarıdan gelen bir uyarıcının bilinci tetiklemesiyle gerçekleşir. Bilinçlenmek yaşam boyu sürer. Aldığımız eğitim, öğrenim, kendi edindiğimiz tecrübeler sonucu ruhsal bir gelişimden söz edebiliriz. Bunun neticesinde oluşan anlama ve kavrama veya zihnin işleyişinin ilim ve tecrübe ile güçlendirilmesi, anlayış ve düşünce gücünün geliştirilmesi ile bilincin oluşur ve gelişir.
Bir farkındalıktan mı bahsediyorsunuz?
– Kesinlikle. Kendi içimize yöneldiğimizde, bizde var olan duygulanımlarımızı, düşüncelerimizi, acılarımızı, sevgilerimizi, yani içsel yaşantımızın farkına varıyoruz. Çünkü insan her zaman yaptığı şeyin bilincinde, kendisinin farkında olmayabilir. Bu açıdan bilinç insanın farkında olduğu tarafıdır diyebiliriz.
Kendilik Bilinci Okulu’nda ders gruplarınız mı var?
– Evet, yüz yüze ders yaptığım bir grubum var. İstanbul dışı ve yurtdışına da danışmanlık haricinde online dersler veriyorum.
Öğrencilerinize temel olarak neler sunup öğretiyorsunuz?
– Matematik, astroloji ve fıkıh bizim için gerekli ilimler. Öncelikle kişilik yapımızı, bizi etkileyen iç ve dış faktörleri ve yaşam alanlarımızda nasıl ve ne şekilde davrandığımızın tespitini öğretiyoruz. Zaman ve vakit kavramları üzerinden etkileri ve davranış sebeplerimizin tespiti de yapıldıktan sonra, doğru yanlış analizini yapmayı, aşırılıkta ya da zayıf davranışlarımızı belirliyoruz. Sorunlu ve sıkıntılarımızın olduğu alanlarda dengeye nasıl geleceğimizi, bunun için hangi faziletleri hayatımıza geçirmemiz gerektiğini tanımlıyoruz.
Kolay bir şey olmasa gerek…
– Haklısınız. Bu tanımları hayatımıza geçirmek kolay değil elbette. Erdemli davranışlar bizi iman esaslarına taşımalı. Bütün bu konular şablon olarak elimizde var. Fakat en önemlisi kendilik bilinci yolunda farkındalıkla keşifler ve tanımlamalar yapmak en önemli ders konumuz.
Bu dersler birinci, ikinci seviye gibi halkalardan mı oluşuyor?
– Evet, birinci seviyede teorik olarak gördüğümüz hesaplamalar, tanımlar ve keşifleri ikinci seviyede hayatımızda uygulamalı olarak öğreniyoruz.
Öğrencilerinizi nasıl buluyorsunuz?
-Aslında özel bir arayışım yok. Reklam yapmıyorum. Bu eğitimi alan öğrenciler gelişimlerini sosyal hayatlarına yansıttıkları için bir kelebek etkisine sebep oluyorlar. İnsanlar bu değişimi fark edip merak ediyor. Yolları bize düşüyor. Sosyal medyada da Kendilik Bilinci Okulu’nun sitesinde yayınlanan yazıları okuyanlar mail ile ulaşıp kendini bulma ve bilme yoluna giriyorlar. Pozitif psikoloji ve astroloji ile ilgili olan kişilere de bu yol kolay geliyor. Kısacası niyet eden niyetine ulaşıyor diyelim.
Kendilik bilinci çalışmalarınız ne zaman başladı ve nasıl gelişti?
-Hepimiz aynı şeyi arıyoruz. Kendimizi. Küçük yaşlardan itibaren meraklı bir yapım ve olayların sebeplerini bulma isteği vardı içimde. Sünnetullah’ın nasıl işlediğini, düzenin nasıl dengede kaldığını sorgular oldum. Hocalarım ile yollarım kesişti. Pek çok veriyi kendi bilgilerimle ve araştırmalarım ile sentezledim. Kendimi tanıma isteğim hiç bitmedi. En son bir hocam ile Muhiddin İbn-i Arabi’nin şablonlarını çalıştık. Sonrada onun icazeti ile Kendilik Bilinci Okulu kuruldu.
Sizi bu çalışmalara neler veya hangi olaylar ya da gözlemler sevk etti?
-Bir eğitimci olarak hep meraklı idim. Yaşım ilerledikçe hayatımda karşılaştığım pek çok olayın çözümünü aramak etkili bir motivasyon oldu. Bazen baş edemediğimiz olaylarla karşılaşırız. İç denetimimizi kaybeder umutsuzluğa düşeriz. İşte burası değişimin başlayacağı noktadır. “Allah bizden nasıl davranmamızı istiyor” diye sormamız gereken yer burasıdır. Bu ve Kur’an’da geçen pek çok soru benim bu çalışmalara başlamam için yeterli bir sebepti. Bunun yanısıra her insan bir başka âlem. Hepimiz aynı olaya başka başka tepkiler veriyoruz. Karşımızdaki insanın tepkileri ise bize her zaman ayna oluyor kendimizi görebilmemiz için. Bunu fark edip deneyimlediğimde ilahi sistemin kusursuz işleyişi karşısında hayret ve merakla yoluma devam ettim.
Kendilik bilinci çalışmalarında tanımlamalar önemli olsa gerek. Bunları nasıl yapıyorsunuz?
-Teşbihte hata olmasın, Rabbimiz bizimle olaylarla konuşur. Bizi tetikleyen yani etkileyen bir olay yaşadığımızda içsel anlamda ya da dışarıdan etkilendiğimiz sebepler var. Astrolojik olaylar gibi. Algılarımız ve davranışlarımız bu yönde ifrat, tefrit veya dengede olarak açığa çıkar. Aşırılıkta ya da zayıflıkta yani dengesiz davranışlarımızın getirisi biz istesek de istemesek de sıkıntılarla sonuçlanır. Çünkü her kişi kendi yapıp ettikleri ile karşılaşıp yüzleşecek. Daha iyi anlaşılması için Bakara 155, Nisâ 62, 79, Kasas 47, Rûm 41 ve Şûrâ 48 âyetlerine bakılıp tefekkür edilebilir. Devam edecek olursak kişi burada iç gözlemini yapmaya başlamalı.
O zaman bazı soru ve sorgulamalar kaçınılmaz değil mi?
– Evet. Ben bu olayı neden yaşıyorum? Hangi duygu ve algım beni bu noktaya getirdi? Hangi esmayı yanlış anlıyorum? Dengem ne olmalı? Bu dengeyi sağlamak için hangi erdem bilgisine ihtiyacım var? Bu denge beni hangi marifet bilgisine ve iman esasına ulaştıracak?
Bu sorular kişiyi nereye taşıyor?
-Bu soruların her biri bir tanım ve iç gözlem gerektiriyor. Bir deneyimi onu yaşayan kişiden başkası gözlemleyemez. Dışarıdan herhangi bir yardım alamazsınız. O an yaşadığınız her ne ise, hangi duyguysa bunun tanımını ancak hisseden, yaşayan yapabilir. Kişinin içe baktığı ve kendi tecrübelerini analiz edebildiği bu zihinsel süreçten sonra artık sırat-ı müstakim üzere nasıl dengeye geleceğinin tanımına geçilir. Bu keşif süreci faziletli davranışların iman esasları ile olan ilişkisini kurmak ile devam eder. Yani yaptığımız her tanım bizi imana ulaştırmalı, taşımalı.
Tanımlamalar veya kavramlaştırmalarda yararlandığınız ilk bilgi kaynağınız nedir?
-İlk kaynağımız Kur’an-ı Kerim elbette. Malumdur pek çok farklı konudan bahsedilir yüce kitabımızda. Kıssalar mevcuttur mesela. Kur’an’ın kendisini açıklamak ve yorumlamak, hayata geçirecek biçimde somutlaştırmak için bir vesiledir. Bizi hedefe taşır. Doğruyu yanlışı ayırt edebilme imkânı sağlar. İnananları müjdeler, inanmayanı uyarır, kişinin iç denetimini nasıl sağlayacağını öğretir, güzel ahlakı tanımlar, akide ve ibadetlerin esasını anlatır. Kur’an’ın üslûbunun insan fıtratında önemli değişikliklere sebep olduğu malumdur. Âyetlerde geçen olayların benzerini yaşayabileceğimiz de vurgulanan kitabımızda Allah bizden sorgulayan bir akıl ister. Dünyadaki yaşamımız ve geleceğimiz hakkında vereceğimiz kararlar açısından bir mihenk taşıdır. İlahi mesajı anlamanın, insanların sıkıntılarından kurtulması, yaratıcısını tanıması ve kendisini bilmesi açısından Kur’an’daki tanımları çalışmanın her şeyden önemli olduğunu düşünüyorum.
Kur’an-ı Kerim’in öncelikli kaynağınız olduğunu belirttiniz, peki sizi bu alana sevk eden âyetler var
mı?
-Aslında Kur’an farkındalığı arttıkça bu âyetlerin sayısı da artmaya başladı. Sadece yaratılış gayemizin anlatıldığı yerlere baksak bile yeterli olur diye düşünüyorum. İnsana bir görev yüklenmiş. Yeryüzünde güzel ahlak çerçevesinde bir düzen kurma görevini Kur’an’da “emanet” olarak geçiyor. Ahzâb Sûresinin 72 ve 73 cü âyetlerine dikkatle bakabilirler. Beni bu alana yönlendiren en önemli 3ayetler bunlar oldu.
Kendilik bilinci denilince bazılarının aklına aşırı yorumlar yani ayağı yere basmayan teviller geliyor.
Bu konuda ne düşünüyorsunuz?
-“Bu Kitap’ı sana indiren O’dur. O’nun bir kısım âyetleri muhkemdir ki bunlar Kitap’ın anasıdır. Diğer âyetler de müteşabihtir. Böyleyken kalbinde eğrilik bulunanlar, fitne çıkarmak ve kendi anlayışlarına uydurmak için müteşabih âyetlere yönelirler. Oysa onun en doğru tevilini ancak Allah bilir. İlimde derinleşmiş olanlar: ‘Biz O’na iman ettik, bütün âyetler Rabb’imizdendir.’ derler. Bunu ancak selim akıl sahibi olanlar düşünüp öğüt alır.” deniliyor Âl-i İmrân Sûresi 7 âyetinde.
Üzerine bir şey söylemeye gerek bıraktırmayacak bir âyet bu. Her durumda bize düşen kevnî âyetler olan her olayda Allah’ın bizden istediği şekilde davranmaktır.
Bu konularda özellikle sosyal medya mecralarında bu nevi çalışmalar yaptığını söyleyen ayağı yere
basmayan onlarca hatta yüzlerce yer ve isimler önümüze düşüyor. Bir kirlilikten söz edilebilir mi?
-Ne yazık ki var. Kulaktan dolma bilgilerle, Esma çalışmaları yapanların yanı sıra bu işi düzgün yapan parmakla sayılabilecek kadar az kişi de var. Sözüm onlara değil. Kur’an âyetleri ile aktivasyon ve uyumlama ismi altında egoları şişirip ve farklı metafizik kanallara girip, ayağı kayan pek çok kişi de gördüm, tanıdım. Bu kirlilik çok fazla.
Bu alanda çalışanların yetkinliğine kimler nasıl karar veriyor?
-Böyle bir yetki aslında kimsede yok. Ömrümüzün sonuna kadar öğrenmekle yükümlüyüz. Sadece deneyim ve gözlemleri güçlü ve çözümleri iyi bilenler, bunların çoğunu deneyimlemiş olanlar biraz daha ön plana çıkıyor. Zaten paylaştığımız şeyler de deneyimler ve sonuçları. Kur’an’da düşünme kavramlarından biri de “teakkul” dür. Bu paylaşımlardan, çalışmalardan amaç zaten budur. Çünkü eğitmen de karşılaştığı her sorunun aslında kendinde bir karşılığı olduğunu bilmelidir. Bu tür çalışmalar yapacak olan arkadaşlarımın dikkat etmesi gereken en önemli husus kitabımız Kur’an’ı ölçü almalarıdır. Öğrenecekleri bilgi imanlarını güçlendirmiyor, içlerine huzur vermiyorsa orada durup düşünmeliler.
Esma ve mitoloji kendilik bilinci çalışmalarının neresinde yer alıyor?
– Kendilik bilinci çalışmalarının temeli esmâlara dayanıyor. Aslında mitoloji de insanın kendini arayışı, keşfidir diyebilirim. Astrolojinin mitoloji ile ilgisinin olduğu da muhakkak. Fakat biz bu yoldan ilerlemiyoruz. Mitsel yönüyle astroloji, burçları mukabilinde insanların davranışlarının öngörülebileceği, yaşanacak olası problemlerin de dış etkenlere davranışlarının öngörülebileceği bağlı olduğu fantastik bir anlam dünyası sunar. Bu fantastik dünyada ise kaybolma olasılığı çok yüksek. Dediğim gibi Kur’an’dan yola çıktığımızda tefekkür ile Allah’ın kelimeleri olan tüm nesneler, olaylar ve oluşlar üzerinde akıl yorup bir sonuca varmak, ibret almak; olay ve oluşların kabuğunun örttüğü, altta yatan gerçeğe ulaşmaya çalışmak tek hedefimiz.
Kendilik bilinci çalışmalarına kişisel gelişim veya koçluk denilebilir mi?
– Günümüzde kişisel gelişim ve koçluğun yanlış anlaşıldığını düşünüyorum. Egoların parlatıldığı, bencilliğin ön planda tutulduğu yöntemlerle kişilerin sorunları çözülemez. Empati yapmadan, merhamet duymadan üstelik de karşılaşılan problemlerin kaynağını hep başkasında arayarak yol almak mümkün değil.
Manevi kişilik gelişimine çalışmalarınızın nasıl bir etkisi olmaktadır?
-İnsanın içsel olarak mutmain olması için kendi potansiyelini keşfetmesi çok önemli. Bunun içinde bir fırsat olarak değerlendirdiğim imtihan kavramı var. Bizler her bilinç seviyesinde farklı olaylar ve sıkıntılarla karşılaşıyoruz. Allah’ın bize vermiş olduğu potansiyeli de ancak bu sıkıntılar karşısındaki eylemlerimiz ve çözümlerle açığa çıkarabiliyoruz. İnsanın ıztırap, sıkıntı, felaket ve
musibetlerle imtihana tabi tutulması, bir Müslümanın erdemli davranması ve Allah’a karşı samimiyetini ortaya çıkarmasındaki asıl gayedir. Bu Allah’ın insanlar için koymuş olduğu değişmez bir yasasıdır. Faziletli davranışlar sergilemesi için kullarına fırsat sunar. Otomatik davranışlarla yaşadığımız şu hayatta daha farkında olmamızı sağlar. Bu yasa gereği Allah’ın akıl ve irade verdiği bütün insanlar sınava tabi tutulurlar ki hiç kimse bu yasanın dışında tutulmamıştır.
Nedir bu yasanın amacı?
-Ayrı birer kodlama ile yaratılmış olan insan, kendi formülünü çözmek ile istikamet belirleyip eyleme geçme konusunda karar verme mekanizmasını daha rahat ve etkili kullanmayı bu yasa sayesinde öğrenir. Çalışmalarımızda bu kodlama sistemini inceliyoruz. Rabbimizin bizi hangi alanlarda denemeye tabi tuttuğunu buluyoruz. Eksikliklerimizi tanımlayıp, hayatımızdaki hangi konularda nasıl sorunlar yaşadığımızı öğrendiğimizde aslında potansiyelimizde iyinin de kötünün de olduğunu fark ediyorsunuz. Kötü bir duygu veya algıya dur diyebilecek aklı harekete geçirip yerine faziletli davranışı koyabilme iradesini gösterebilmek de manevi açıdan ilerlememizi sağlıyor.
Kendilik bilinci hastalıklarımız ve onların şifalandırılması hususunda etkili mi?
-Evet. İnsanı incelediğimizde melekî, nefsi ve fizyolojik yapısı olarak bütüncül ele almalıyız. Kendilik bilinci çalışmalarında daha çok nefsi ve bedeni inceleriz. Her olumsuz duygu ve düşüncenin, yaşanılmış duygusal travmaların bedende bir kaynağı, organlarda bir karşılığı var. Ağrıların dahi belirli duygusal sorunlar nedeniyle oluştuğu günümüzde tesbit edilmiş. Organlarda yapısal bozukluklara neden olan ama ortaya çıkmasında psikolojik faktörlere ve davranış bozukluklarına bağlı olan hastalıkları tespit edebiliyoruz ve şifalanması için çalışıyoruz.
Son olarak kişilik yapıları ve davranış modelleri kendilik bilinci okulunun ana konuları diyebilir miyiz?
– Evet diyebiliriz. Fakat anlayış ve davranışlarımızdaki dengeye ulaşabilmek bizi iman esaslarına taşımıyorsa bu tespitlerin de bir anlamı olmuyor. Bizi güzel ahlaka taşıyan iman ve mağrifet bilgisini yaşama geçirebilmemiz şart.
HATİCE FAHRUNNİSA KİMDİR?
1976 yılında Üsküdar’da doğdu. Yükseköğrenimini Selçuk Üniversitesinde yaptı. 1999 ve 2004 yılları arasında Matematik ve Bilgisayar Öğretmenliği, 2005 yılından itibaren de üniversiteye hazırlanan öğrencilere koçluk, ailelerine danışmanlık yapmaya başladı. Eğitim Psikolojisi üzerinde eğitim ve seminerler verdi.
Öğrencilerin ruhsal gelişimi, ergenliği, fiziksel gelişimi üzerinde araştırmalar yaptı. Bilişsel ve Dil Gelişimi konusunda engelli çocuklarla kendi oğlu ile beraber uzun yıllar çalıştı.
Bir öğretmen olarak eğitim, psikoloji ve ahlakî bilgilerinin güncelleştirilmesi ve sentezlenmesinin gerekli olduğunu düşündüğü için insanı bu üç yapısı ile birlikte ele aldığı “Kendilik Bilinci” çalışmalarına başladı. Bu amaçtan hareketle yaşam kalitesini, sosyal anlamı artıracak en büyük çabanın eğitimden geçtiğini göz önünde bulunduran “Kendilik Bilinci Sosyal Grubu ve Okulu” nu kurdu. Aktif olarak henüz çok yeni olan bu okulda atölye çalışmaları, kendilik ve farkındalık çalışmaları yapıyor.
Küçük yaşlardan itibaren mânâ ilimleri konusunda merakı oldu. İçsel ve tevil yorumları, Kur’an terimleri üzerinde araştırmalar yaptı. “Muhyiddin İbn-i Arabi Felsefesi” üzerinde uzun yıllar çalıştı ve Süleyman Karakaş Hoca ile birlikte “Ayân-ı Sabite” ve “Kişisel Esma Analizi” konularında gözlemler yaptı. İnsanların dengeli yaşayarak hayatlarını kolaylaştırmak amacıyla sorun ve sıkıntılarını bu analizlerle tesbit ederek çözümlemek için danışmanlık veriyor.
İnsanı, sosyolojik ve psikolojik yapısını Esma’ül Hüsnâ ile çalışarak gerekli gelişimi sağlayıp yol gösterebilmek en büyük hedefi. Alternatif Tıp’ta tüm bunların bir gereği olduğu için şifacı olan dedesinden aldığı büyük bir destek ve eğitim ile de bu yönünü geliştirdi.
“Kendilik Bilinci Okulu”nda eğitim veren bir nefer, insanların yaşam alanlarındaki sorunlara çözüm arayan bir danışman olarak yaşamını sürdürüyor.
“Esma’nın İnsan Üzerindeki Etileri: Merhamet” isimli kitabı Folliant Yayınevin tarafından neşredildi
Verdiği eğitimler ve yazdıklarıyla kendilerini tanıma ve keşfetme yolunda olanlarla birlikte yol almayı hedefliyor. Zamanı, Sünnetullahı ve insanı okumanın hayretini, kendilik ve kulluk bilincini tatmanın zevkini kaleminin ve sözünün güç yetirdiği kadar anlatmaya devam ediyor.
İletişim Bilgileri: Facebook: /hfahrunnisa İnstagram: instagram.com/hfahrunnisa/
E-posta: fahrunnisa77@gmail.com
26.07.2023