NE GÜZEL BAKARMIŞ

ÖYLE dedi fotoğrafa uzun uzun baktıktan sonra…

Düşünmeye devam etti, bir yandan da inceliyordu.

Gözünü ilk kez görmüş gibi bakıyor, kulaklarını inceliyor, saçlarına dokunmaya çalışıyordu.

Alın çizgilerine bir an dikkat kesildi.

Ne çok bana ait çizgi var alnında diye mırıldandı. Ne çok…

Galiba dedi, galiba yürekten sonra sevdiğini bulacağın en yoğun yer alnı.

Gözünü çevreleyen, bakışını etkileyen, menzilini çerçeveleyen alnı…

Seven sevdiğini alnında bir iz olarak taşır, bir nur, bir ışık olarak…

Ben sevdiğimin alnında ne vakit azaldığımı, ne zaman yoğunlaştığımı görürüm.

Görürüm de kendime o aynada çeki düzen veririm.

Neler geçmedi ki, o fotoğrafa bakarken.

Sevdiğinin kendine nasıl baktığını incelerken…

Önce ne de güzel bakarmış sevdiceğim dedi.

Biraz durdu, yetinmedi. Sanki bir şey eksik gibiydi. Tamamladı yavaşça.

Tamamladı ve gözlerini hafifçe kıstı.

Bir damla gözyaşı da eşlik etti bu cümleye:

Ne de güzel bakarmış, ne de güzel akarmış.

10.08.2017

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir