NEGATİFİ ÜSTLENMEK

UĞUR CANBOLAT

UYUMLU olmak meselesinde kimi zaman çok ileri gidebildiğimiz oluyor. Bunun çeşitli sebepleri elbette var. Kısmen hak verebileceğimiz yanları da mevcut. Ancak sürekli olumlu davranmamız, uyumlu olmamız yönündeki yönlendirmeler ne kadar doğru?

Hiç sorgulamayacak mıyız?

Her zaman uyumlu olmamızı bizden isteyen ve daima bu yönde gizli ve açık önermelerde bulunanların bizim hayrımızı güttükleri noktasında samimi olup olmadıkları hususu hiç gündemimiz almayacak mı?

Bu meseleyi masaya yatırmayacak mıyız?

Ciddi ve sahih bir tahlili hak etmiyor mu?

ÇOCUKLUK yıllarımızda ebeveynlerimiz hep bu konuya vurgu yaparlar.

Anneye itiraz edilmez, babaların her dediği tartışmasız olarak kabul görmelidir.

Aynı şey küçük kardeşlere abi ve abla için yine gündeme alınır ve hep canlı tutulur.

Yani bu mesele en küçük yaşlarımızdan beri boynumuza asılan ve bizi aşağıya çeken bir durumdur.

Ailenin küçük bireylerinden biri cesaret gösterip negatifi üstlenmediği sürece anne baba tutumlarındaki yanlışlıklar görülmez hatta onaylandığı düşünüldüğünden gizli bir kabul ile sürgit devam eder.

Aile içinde yanlış olan bir durum veya tutuma çocuklar itiraz edebilme yetilerini geliştiremediklerin kendilerini doğru ifade edebilme imkânına kavuşamazlar.

Bu yanlış tutumun kökleşmesi çocukların okulda arkadaşlarıyla ilgili yaşanan olumsuz durumlarda da itiraz etmemeleriyle sonuçlanır.

Öğretmenlerine de aynı şekilde haklı olsalar bile bunu dile getiremezler ve haklarını makul ölçüler içerisinde arayamazlar.

Sürekli uyumlanmak fıtrata ters olduğundan zaman içinde sosyal çekilme yaşar ve bu sürecin sonrasında psikolojik bazı dışa vurumlar şekilde sıkıntılı evrelere taşınırlar.

İLİŞKİLERDE yine benzer haller söz konusudur.

Sürekli uyumlanmayla güdülenen bireyler evlilikte sorun yaşanmasın, arıza çıkmasın düşüncesiyle ilişkinin tüm yükünü kendi üzerlerine alırlar ve baskın taraf ne söylemişse tam bir itaat söz konusu olur.

Peki, bu doğru mu, hayatın doğal akışına mutabık mı? Hayır.

Sevgi ve aşk ilişkisi içerisinde olması gereken çiftler bu anlayışın devam ettirilmesi halinde “Efendi-Köle” ilişkisine evrilir.

Emreden ve sürekli talepte bulunan tarafa diğer taraf hep itaat eden ve istekleri karşılamak için çırpınıp duran bir yapı ortaya çıkar.

Bu yaşayış biçimi sürdürülebilir ve tahammül edilebilir olmadığından zamanla ruhsal çöküntüler yaşanır, değersizlik duyguları pik yapar ve çiftler hastanelere taşınır.

Oysa bireylerden biri negatifi üstlenerek doğruları makul bir lisan ve kabul edilebilir bir tutum ve eda ile yapılabilmiş olsaydı akış tamamen değişebilir ve eşitler arasındaki bir ilişki şeklinde mutlulukla akıp giderdi.

İŞ yaşamında da buna benzer hadiseler yaşanmaktadır.

Baskın olan şef, yönetici veya patrona karşı negatifi üstlenip olması gerekenleri münasip bir lisanla dile getirme cesaretini biri kuşanmadıkça pek çok işçi/çalışanın hakkı gasp edilir.

Derneklerde, vakıflarda, kulüp ve benzeri diğer oluşumlarda da aynı şeyler birebir geçerlidir. Apartman yönetiminde bile durum değişmez.

MANEVİ oluşumlarda, ilim merkezlerinde ve kültürel meclislerde de bu yaklaşım sürüp gider.

Buralarda da negatifi üstlenenler sevilmezler.

Çıkıntı olarak görülürler. Arızalı kişiler olarak kodlanırlar. İtaatsiz olarak damgalanırlar.

O nedenle bu ortamlarda “Sadıklar”dan sıklıkla bahsedilir ve kazandıkları mertebeler bu “Sadakatlarına” bağlanır. Bu yönde güdüleme yapılır. “İlimle olmaz, amelle olmaz, kazananlar sadakatle kazandılar” şeklindeki cümlelerle beyinlerine çapalar atılır.

Körü körüne itaat kutsanır.

Buna göre davranmayanlar ilerleyemezler. Terfi edemezler. Payeler alamazlar. Ödüllendirilmezler.

Örnek gösterilmezler. Ana eksenden mümkün olduğunca uzak tutulurlar.

Oysa negatifin üstlenilmediği ortamlarda tiranlık baş gösterir. Baskıcılık ileri düzeyde artar.

Adaletin sadece adı kalır. Merhamet zaten çoktan göç etmiştir.

Tüm bu sebeplerle her yerde makul ölçüler içerisinde negatifi üstlenip sınırı aşmadan itirazını dile getirenler olmalıdır.

Bir hayat tarzı hâline getirilmeyip buradan beslenme yolları açılmadan yapılan her sahih itiraz kıymetlidir. Hizaya getiricidir. Yanlışı önleyicidir.

Doğruların yanında olmak, onlarla uyumlu bulunmak ne kadar iyiyse negatifi üstlenip yanlışların karşısında olmak ve kişilik haklarını ihlal etmeden itiraz etmek en az o kadar iyidir.

Ya Selâm!

28.08.2023

https://www.istiklal.com.tr/kose-yazisi/negatifi-ustlenmek/785736

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir