Önemsiz Konularda Tutarlılık Yeterli mi?

UĞUR CANBOLAT

“NEFSİN mühim bir aldatmacasıdır önemsiz konularda tutarlık” demişti ustam bir tenha sohbetinde.

İlkin kavrayamamıştım tabi. Araya yıllar girip pek çok çelişik olayın içinde çözümsüz kalarak kıvrandığımda meseleyi bir daha gündemime alıp üzerinde düşünmek mecburiyetinde kalmıştım.

Şeytan ve nefsimiz önemsiz konulardaki tutarlılığımızı gözümüzde büyüttükçe büyütüyor.

Sahte bir özgüven kalkanına sığınmamızı sağlıyor ve buradan müthiş bir kibir çıkarmamız için elinden geleni yapıyor.

Bizde buna teşneyiz tabi.

“DÜŞÜK tutarlılıklarımıza” bağlanmamız bir felaket aslında…

Örneğin iş yaşamımızda mesai saatlerine olan hassasiyetimizi, trafiğe olan uyumumuzu, toplum içinde asgari saygı kurallarını yerine getirişimizi, hız limitlerine riayet etmemizi, faturalarımızı gününde yatırmayı, aldığımız kredi taksitlerini vaktinde ödememizi, toplu taşıma araçlarında sesiz konuşmamızı zihnimizde “Asgari tutarlılık” seviyesinden alıp sanki “Yüksek tutarlılık” gibi algılamamıza sebep oluyor. Bunlar elbette mühim ama kendi çerçevesi içinde…

Önemsiz ya da asgari tutarlık ilkelerine gösterdiğimiz uyumu büyütüp esas uymamız gereken “Yüksek tutarlık” meselesinden gözlerimizi kaydırması kabul edilebilir değil esasen.

Düşük tutarlılıklarımız yüksek tutarlılıklarımızın garantisi değil kısacası.

Gereksiz övünç avunmaları gerçek ilkelere arkamızı dönmemize sebep olmamalı.

Yoksa akıbetimiz felaket olur.

Yüksek tutarlılık; iman, ahlak, kulluk, adalet, merhamet ile zikir olan vahyi her an tüm sorunlarımızda problem çözücü olarak zihnimizde tutup tatbik etmemizdir.

Bunu başaramadığımız sürece basit tutarlılıklarımız bizi içine düştüğümüz dipsiz hayat kuyularından kurtarmayacaktır.

KULAKTAN dolma bilgilerle kendimizi tahkim etmiş, yıllarca bunun hamallığının yanı sıra savunuculuğunu yapmış olmamız hatta yer yer bunlar için kavgalara tutuşmamız hakikatle karşılaştığımızda fikrimizi ve buna bağlı olarak tutumlarımızı değiştirmemiz tutarsızlık değildir.

Doğrulardan etkilenmek, yeniliğe açık olmak, kendini sürekli güncellemek tutarsızlık olmaz.

Yanlışta ısrar etmek tutarlılık değildir. Gafletle bu şekilde adlandırsak bile “Yanlışta tutarlılık” doğruya yaptığımız en büyük zulüm değil midir?

Yanlışında tutarlı olma bahtsızlığı yaşayan kişiler kitap okuyabilir mi?

Kendi yankı odasının dışındaki seslere aklını ve kalbini açabilir mi?

Gelişmeye kendini tâbi tutabilir mi?

Etkilenmekten korkanlar hangi meydanın yiğidi olabilirler ki?

İNANDIĞINI elbette doğru görmek ister insan. Ancak esas olan doğruya katışıksız inanmaktır.

Doğrular ise ilkelerle oluşur.

Bir aslı olmalıdır.

Bu ise inanmış bir gönül için evvela yüce kitabımız Kur’an-ı Kerim’in koyduğu prensiplerdir.

Onun rehberliğinde Fahr-ı Kâinat Efendimizin kılavuzluğudur.

Onlar değişmezler, dönüşmezler. Zira Allah, koyduğu hükümleri değiştirmez.

Bizler ne yazık ki öncelikle bu umdelerle tanışıp ilahi doğruları aklımızda sabitlemediğimiz, doğruya yakın ve onlarla karıştırılan yalanlarla sallanan beşiklerde büyütüldüğümüz için sürekli bir sorgulama içinde bulunarak iman nöbeti tutmaya mecburuz.

YAPMAMIZ gereken nedir peki?

Öncelikle vahiy ile yeterlilik kazanmalıyız.

Ayağımızı sağlam basmamız, bu sabiteye sahip olmamızla ancak mümkündür.

Yanlış öğrenmenin genellikle yanlışa sadakatle devam ettiğini unutmamalıyız. Bu nedenle “Aktif tutarlılık” için sürekli Kur’an ile uyanık olmayı esas almalıyız.

Dış etki ve içsel dürtülere direnmek ancak sağlam ilkelere sahip olmak ve bunları harekete geçirmekle mümkündür ancak.

Düşünce ve eylemin başlangıçta olanla sonrasını aynı düzlemde tutmak için sabrımızı da tahkim etmek zorunludur.

Tutarsızlıkların, çelişkilerin, inanç, düşünce, duygu ve davranış bütünlüğümüzü bozarak bizi hasta ettiğini ve psikolojik sağlamlığımızı tahrip ettiğini unutmamalıyız.

Tutarlılık bütünlüğü temin eder. Çelişiklik içsel anarşiye sebep olur.

İşte tüm bu sebeplerle bağlamlarımız ve kavramların içini nasıl doldurduğumuz akıbetimizi etkiler.

Artık tutarlı görünmek riyakarlığından vazgeçip gerçekten iç ve dış tutarlılık konusunda samimi olmayı başarmalıyız.

Önemsiz konulardaki “Asgari tutarlılığımızı” algı oyunlarına gelip büyüterek “Yüksek tutarlılık” meselesini ıskalamamız inanmış kişinin insanlık haysiyetiyle bağdaşmaz.

Öyle değil mi?

Ya Selâm!

12.05.2025

https://www.istiklal.com.tr/onemsiz-konularda-tutarlilik-yeterli-mi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir