ÖRGÜTLÜ CEHALETİN YAKICI CEHENNEMİ

ÖRGÜTLÜ CEHALETİN YAKICI CEHENNEMİ

UĞUR CANBOLAT

YANIYORUZ.

Hem ne yanma, öyle böyle değil.

Örgütlü cehaletin yakıcı cehenneminin en kavurucu alevleri içinde dillerimiz dışarıya çıkmışçasına köz olma yolunda ilerliyoruz. Bir tek ben mi, sen mi? Ya da sadece biz mi, hayır.

Çoğumuz bu cehennemin affetmeyen ve asla bırakmayan ahtapotunun kıskacında can veriyoruz.

ÖRGÜTLÜ cehalet konusunda toplumun bazı katmanları diğer tarafı böyle görüyor.

Peki, durum gerçekten böyle mi, değil.

Bir karanlık var, bir ateş mevcut ancak her birinin karanlığı farklı, ateşi başka.

Neticede karanlık karanlıktır, cehennem de cehennem.

Bu sebeple kendimizi sıyırıp ayrıştırmamız mümkün olmadığı gibi doğru da değil.

Bu bakımdan ayrı da olsa sebeplerimizi bulmalı ve onlarla yüzleşmeliyiz.

Suçlamak neyi değiştirmiş ki şimdiye kadar bundan sonra bunu başarsın.

CEHALETİNİ kimse kolay kolay kabul etmiyor, bunun farkındayım.

Peki, kabul edilmediğinde buharlaşıp gidiyor mu atmosferimizden?

Salıyor mu bizi pençesinden? Hayır. Üstüne üstlük daha çok çörekleniyor, daha fazla boğuyor.

Ve…

Bu örgütlü cehalet kültür ve inanç grupları arasında amansız kavgalar çıkarıyor.

Ki, durup düşünmeye fırsat bulamayalım ve yakamızı elinden kurtaramayalım.

CEHALET zaten başımızın belası… 

Aklımızı ziyan ediyor. Kalbimizi işlevsiz kılıyor.

Örgütlü hâli ise püskülü bir bela olarak tepemizde sallanıp duruyor. Biz ise oturmuş onunla dostluk tesis etmişiz ve kendimizi umarsızca bağrına basıyoruz.

ÖRGÜTLÜ CEHALETİ nasıl teşhis ve tespit edeceğiz peki?

Özellikleri nelerdir, hangi nitelikleri barındırmaktadır?

Bunları belleyip tanımalıyız ki, kendimizi bu cehennemin dışına daha fazla kavrulmadan atabilelim.

Örgütlü cehalet eğitilmemiş aklın kışkırtılmasıdır. Eğer birileri aklın önemsizliğini, ona güvenilmeyeceğini hatta kendilerine teslim edilmesini istiyor ve bunda da ısrarcı oluyorlarsa oraya hemen bir mim koymalıyız.

Tefekkürü gereksiz görüyor, düşünmenin ziyanımız olacağını empoze ediyor ve sürekli tekrar ederek beynimizi çaktırmadan yıkamaya çalışanlar varsa acilen buraya da bir mim konulmalı.

Sahih bir gerekçeye dayanmayan, sağlam bilgi olan vahye yaslanmayan umutlar pompalanıyor öncesinden ağız tatlandırmak ve gönül bulandırmak için bazı mânevi pâyeler, mertebeler vadinde bulunuluyorsa burası da bir ünlem işaretini hak ediyor.

Değişim aşağılanıyor, dönüşüm ve gelişme kerih görülüyor ve zinhar uzak durun denilerek statik kalmayı ülkümüz hâline getirmeye çabalıyorlarsa bu da sarsıntının habercisi mühim bir öncül olarak kabul edilmelidir.

İçinde bulunulan grubun sayısal çokluğuna özenli vurgular yapılarak burada hikmet aramamız gerektiği ima edilerek meşruiyet sebebi sayılmasına gayret ediyorlarsa eğer buraya da işaret konulmalıdır.

Anormal olanı normal göstermek için göz boyanıyor, içi boş ama esasen dopdolu gösterilen aşırı bir özgüven pompalanıyor, elitist tavırlar geliştiriliyor, bizimle olan adamdır gayrısı değil havalarına giriliyor ve temelsiz kurtuluş umutları müjdeleniyorsa işte burası da çarpıyı yemeli.

Hepsi bu kadar mı derseniz elbette değil ama önemli işaretlerdir bunlar.

Örgütlü cehaletin yakıcı cehenneminin zebanileri cehalet piramitlerini bilerek yükseltirler.

Her ne kadar geniş gönüllü, engin anlayışlı görünmeye çalışsalar da esasen şiddet eğilimlidirler. Başkalarına hayat hakkı tanımak istemezler. Dünyayı zapt ettikleri gibi hayatın öte yakasındaki cennete de ipotek koyarak sadece yandaşlarına açarlar.

Eleştiriye özgürlük alanı açmaz, görüş açılarını daraltır, herkesi kendi zaviyelerine mahkûm ederler.

Halkadan düşme ve ziyan olma kaygısını yükseltip çoğaltarak korkuya dönüştürmekte ustadırlar.

Kontrol etme bağımlısı olduklarından her gününüzden, her saatinizden hatta her anınızdan haberdar olmak isterler ve zamanla bu kıskacı arttırarak köleleştirirler. Bağımlılık hâline dönüştürülen bu ilişki sebebiyle sürekli kendilerini görme arzusu uyandırırlar ki, hasretin kavurucu ateşinde yanan bağlılarına ne isterlerse yaptırabilsinler.

Yalana doğruluk libası giydiren bu melek görünümlü ama şeytan ahlakına sahip kişiler, kendi keyfiliklerini çoğaltmak için bize özel prensipler geliştirip bunlara sorgulamasız tabi olmamızı sağlarlar.

İlme tepki malumata iştiyak duyarlar. Fıtratın gürül gürül akan nehrini tersine akıtırlar.

Öncelikle bizler dengesizliğin dengesini kuran ve anlamak yerine ezberciliği kutsayan bu kişi ve anlayışların cenderesinden sıyrılıp örgütlü cehaletin yakıcı cehenneminden kurtulabilirsek sıra diğer cenaha da gelebilir.

Ya Selâm!

22.07.2023

https://www.istiklal.com.tr/kose-yazisi/orgutlu-cehaletin-yakici-cehennemi/776909

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir