TOZ

NE çok tozlanıyoruz aslında…

En çok da sanırım şuurumuz tozlanıyor. Bilincimiz tozlar altında kalıyor.

Vermesi gereken tepkiyi veremez oluyor.

Dikkatlerimiz dağılıyor, ilgilerimiz pörsüyor, bilgilerimiz ise eskiyor.

Güncelleyemiyoruz kendimizi.

Tozlanmış bilgilerimizle yaptığımız eylemler, ameller ne kadar diriltici olabilir ki?

Dilimiz bile tozlanıyor, doğru kullanılmadığından. Hatır soruşlarımız pırıltısını kaybetti. Selamlaşmalarımız ışıtıcı değil artık.

En çok da galiba kalbimiz tozlandı.

Duygularımız neredeyse can çekişiyor. Sevgi sözcüklerimiz bile ateşleme eksikliği içinde.

Heyecandan uzak.

Tozdan töze geçmek hem gayret hem cesaret işi.

Biraz da nasip sanırım.

Maruz kaldığımız her türlü, bölünme, parçalanma ve tozlanmaya karşın içimizdeki cevheri koruyabilmek çok önemli.

Töz o işte.

Kökümüzü, aslımızı, cevherimizi kaybetmemek.

En temel mesele bu. Aşk orada çünkü. Fıtrat orada.

Tozlanmışsa da cevherimizi koruyabilmişsek ne mutlu bize.

Geriye tozdan töze yolculuk kalıyor.

Kendi tozumuzu kendimizin alması sanırım en iyisi olacak.

Bu iş başkasına kalırsa daha acıtıcı olabilir zira.

10.05.2018

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir