Yanımdaki Yanımda Değil

UĞUR CANBOLAT

AH hayat.

İnsanın içinden nasıl da ezerek geçiyorsun.

Nasıl da azap odalarında hapse mahkûm ediyorsun.

Ve nasıl da telden sırmalar gibi tek tek ayırıyorsun hücrelerini.

Oysa biz kendimizi hayatın içinden geçiyoruz sanıyorduk.

Öyle bellemiş, öyle inanmıştık.

Yanımızdakini yanımızda sanmıştık.

Ne de yaman yanılmıştık.

Oysa yanımızdaki yanımızda değil.

Yâdımızdaki yanımızda…

GEZDİK, eğlendik, yârenlikler ettik.

Güldük, güldürdük.

Ne matrak espriler patlattık yaşamı tiye alan.

Ve nice mavralar çevirdik onun bunun hakkında.

Ezdik zamanı zannımızca.

Ama tersi olmuş meğer.

Ezilen biz olduk zamanın çarkında. Öğütüldük.

Savruldu unumuz semanın yüceliklerine doğru. Dağıldık.

Oysa biz hep beraberdik derdik, birdik, ayrılmayız nutukları atardık.

Birbirimizin yanındayız sanırdık.

Ne de yaman yanılmıştık.

Oysa yanımızdaki yanımızda değil.

Yâdımızdaki yanımızda…

GÜVENİRDİK birbirimize…

Ellerimiz gibi gönüllerimizi de kenetli sayardık.

Savururduk saçlarımızı rüzgâra karşı.

Açardık bağrımızı serinletmek için sert esen yellere.

Fırtınalar gözümüzde küçülürdü.

Tufan bize ne etsin, güven gemisinin yolcularıyız derdik gururla.

Sarardık, sarılırdık.

Sarmalamak diğer adımızdır diyerek ünlerdik gökyüzüne bakıp.

Şimdi şüpheler düştü yüreğimize. Kuşkulanmak hakkımız demeye başladık.

Kapıları üstümüze kilitlemeye başladık, can derdine düşüp.

Oysa canımız, canlarımıza emanet zannederdik kutsal bir cevher gibi.

Ne de yaman yanılmıştık.

Oysa yanımızdaki yanımızda değil.

Yâdımızdaki yanımızda…

YAKINIMIZ uzakmış meğer. Yakınlarımız ırağımıza düştü.

İlkin kendimizden ıradık.

Koptu, kopmaz saydığımız halkalar.

Geride kaldı gamzelerimizi açığa çıkaran gülüşlerimiz. Nüktelerimiz sönümlendi.

Cümlelerimiz sırrını kaybetti, dizlerimiz dermanını.

Ateşîn bakışlarımız ferini kaybetti. Közlerimiz köz olmaktan caydı çoktan.

Ne endamımız var artık ne de vakur yürüyüşlerimiz.

Mecalsiz düştük.

Kurudu dallarımız, su yürümüyor yapraklarımıza nicedir.

Ah hayat.

Nasıl da geçtin içimizden insafsızca. Oysa biz kendimizi senin içinden geçiyor sayıyorduk.

Yanımızdakini yanımızda sanmıştık.

Ne de yaman yanılmıştık.

Oysa yanımızdaki yanımızda değil.

Yâdımızdaki yanımızda…

EY YÂDIMDAKİ merhamet.

Ve ey kalbimin selam ve selamet fırtınası.

Ey gönül göğümün kanat çırpan serçesi.

Ey yâdımdaki hakikat cevheri.

Yanımda değilsin diye ne gam. Yâdımdasın ya sımsıcak ve taptaze.

O kadar yanımdasın ve o kadar içimdesin ki tarife ne hacet.

Selam sana…

Selam sendeki sana.

13.12.2024

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir