UĞUR CANBOLAT
AHLÂK-I HASENE erleri yörüngesini sabitlemiş ve bunda karar kılmış insanlar arasından çıkarlar.
Onlar duygu durumlarına, içinde bulundukları olumlu veya olumsuz şartlara, nefsani ve şeytani çekimlere göre istikamet değiştirmezler. Rüzgârla birlikte savrulmazlar.
Çıkarlarına uygun yönelimler göstermezler.
Çünkü güzel ahlak yolcuları “Sübhan” sırrını anlamaya çabalarlar ve buna uygunluk göstermeye gayret ederler. Zatında, sıfatında ve fiillerinde kusur, eksiklik ve noksanlık bulunmayan Rabbimizin azametini müşahede ederek yol yürürler.
Yüksek erdem yolcuları yaratıcımızın başımıza bir kandil gibi astığı güneşin aya çarpmadan nasıl yüzdüğünü idrak ederek buradan kendilerine pay çıkarırlar.
Gecenin gündüzü nasıl örtmediğine bakarak günahlarına sevaplarını örttürmezler.
Sabitlenmiş bir kararlılık ve ciddiyetle kulluk çizgisinde hayatlarının her anını nurlandırırlar.
Yüce Allah’ın harika tedbirlerini Kur’an-ı Kerim ve kâinat kitabını birlikte okuyarak içsel açılımlar sağlayıp kendileri de bu yönde nefis ve şeytana karşı aşılmaz tedbirler alırlar.
Gevşemezler. Allah’ın ipine sıkı sıkıya sarılırlar.
Sosyal tefrikaya düşmedikleri gibi yine “Sübhan” sırrıyla akıl ve kalplerini tevhit ederek ayrılığa müsaade ederek fesada düşmezler.
Güneş ve ay ile diğer tüm varlıklar kendi fıtrat kanunlarına uygun şekilde özenle oluşturulmuş yollarda nasıl ne bir milim ileri gitmeyip ne de bir milim geri kalmadan tam tamına vazifelerini yapıyorlarsa bu kanunlara uyarak aynı şekilde iman ve ikrar yörüngelerini sabitleyerek hareket ederler.
İlahi düzen üzere rotalarını belirler.
Hayat akışlarını vahye ve Resulü Ekrem Efendimizin örnekliğinde âhenkli bir sisteme oturturlar.
Takdirlerini buna göre yaparlar. Tedbirlerini bu yönde oluştururlar.
Duygu ve düşüncelerini Hakkın rızasına uygunluk arz edecek tarzda tanzim ederler.
Nasıl diğer yaratılmışlar belirlenen sisteme uyarak çizilen rotaya göre hareket ediyorlarsa güzel ahlak insanları da özgür iradelerini bu yönde sabitleyerek hakikatin yörüngesine girerler.
Bu sebeple güzel ahlak erleri dakik ve hesap ehli olurlar.
Her şeyin vakitle mukayyet olduğunun şuuruna eriştiklerinden lazım geleni vakti vaktine belirledikleri sabitler üzerinden tekrar ederler. Vakit bilincine sahip oldukları için her anın ayrı bir hakkı olduğunu bilirler ve buna göre her anın hakkını verirler.
Bunun tekrar değil aslında vakti inşa olduğunun farkındadırlar.
Kusurdan münezzeh olan Allah’ın huzurunda kusurlu kalmak istemezler.
Her türlü olumsuz duygu, düşünce ve eylemden kendilerini ayrıştırırlar. Menfi sıfatlardan uzak durup bunları giyinmezler.
Günahlardan soyutlanırlar. Tertemiz ve pak kalmak için azami sabır ve azimle gayret gösterirler.
Yörüngede sabitlenebilmek için Mutlak olan Allah’a inanıp güvenerek işe başlarlar.
O’na eş koşmazlar, görünür, görünmez yardımcılar vehmetmezler.
Gerçek üstün olanın idrakine ulaştıklarından Allah’ın indirdiği ve Fahr-i Kâinat Efendimizin duyurdukları dışında olanlara yücelik yakıştırmasında bulunmazlar, kutsallaştırmazlar.
Ey hakikat yolunun yörüngesini iman ve ikrar üzere sabitlemiş bilinçli yolcusu!
Sürekli aynı şeyi sabit ve kararlı biçimde yaparak tesbihini yapan varlıklara odaklan.
Sabitlenip yenilenerek onlar gibi devam etki, usanç getirmeyesin.
“Sübhan” sırrını anlamaya çalış ki, bu yolda Hakkın belirlediği prensiplerle doğru istikamette güneş ve ayın yörüngesinde ahenkle akması gibi sende yolunda suhuletle ilerleyebilesin.
Namazının başlangıcında, rükû ve secdesinde Rabbinin “Sübhan” olduğunu, azim olduğunu, âla olduğunu dile getirdiğin gibi bunu hayatın tüm alanlarına taşı. O’nun müberra, mualla, mukaddes olduğu bilincine kavuş ve her türlü beşerî nitelik ve zaaflardan, acziyetten, ihtiyaçtan, zulümden, merhametsizlikten tenzih et.
O’nun “Sübhan” sırrını kavramak tüm bunları içinde barındırdığından seni sabit yörüngeye oturtur.
14.11.2024