Abdal Hüseyin Rahşani


Sözünü özüyle birleyen, Abdallık Geleneğini hâlen sürdürerek hece kuşlarını yeni doğuşlarla havalandıran kişiler var aramızda. Zâhir ve bâtını cem edip nefesler sunan bu hakikat yolcularını fark etmeli ve onlara kulak vermeliyiz. Her gün yaşadığımız binlerce hercümercin altından kalkmak ya da içinden çıkmak başka türlü zor görünüyor.

Yıllardır Üsküdar’da her hafta Cuma akşamları gerçekleştirdiğimiz “Muhabbet Bağı”nın son zamanlardaki müdavimlerinden olan Abdal Hüseyin Rahşani Baba’yı bugün sizlerle tanış etmek istedik. Binin üzerinde nefesi bulunan ve Yunus Emre ile Kaygusuz Abdal çizgisinin devam ettiricilerinden olan Abdal Hüseyin Rahşani ile Abdallık Geleneği üzerinde konuştuk.

Keyifli bir söyleşi oldu. İstifadenize sunuyoruz.

UĞUR CANBOLAT

___


Abdal ne demek?
-Abdal kelime genel anlamı ile derviş demektir. Eski zamanlarda dergahlarda bir mürşide tâbi olup varlığın hakikatine hem içsel yani batıni, hem dışsal yani zahiri yolculuk ederek kemâl’e ulaşılır. Bu kemâl yolculuğu kendini bilme, nefsini bilme ve Rabbini bilme ve farkındalığı ile ruhi bilinç ve kalbi deruni hâl ile uyanışları getirir.

Abdal geleneğini sürdürmek sizin için neden önemli?
-Zaman ve mekânda değişiklik olsa da varlığın hakikatinde tevhidi anlamda, varlığın birliği anlamında bir değişiklik olmaz. Bu değişiklik veya değişmezlik insanı her zaman bir düşünceye sevk eder. Varlığın nedenselliği, yaşamı ve sonucu irdelemek ilmî bakışta hep olmuştur. Ve de olacaktır. Hakikat yolunda aşk ile yürüyenler, gönlünü dergâh eyleyenler, bu hakikatin aşk kazanında ham iken yanıp pişeceklerdir. Cümle varlığın sahibi, Âlemlerin Rabbi zahiri ve batıni olarak meydanını asla boş bırakmaz. Sûretten öte âdemlik ruhi gömleğini giyen Hakkın nasip ettiği hâl ile abdallık gibi kemâlini mihracı ile seyri içinde yaşarlar.

Abdal ile aptal arasındaki temel fark nedir?
– Abdal olan hem bedeni aklını hem kalbi (gönlü) aklını kullanır. Bir bilinç ve idrak edici, mukayese edici zekaya sahiptir. Velakin aklını kullanmakla beraber gönlün hakikati ile yürürler.
Aptal ise zaten kelime anlamı ile zekâsını kullanamayan veya akli melekelerinde anlayış düşüklüğünü ifade eder.

Rahşani mahlasını kullanıyorsunuz, ne demek Rahşani?
-Rahşani mahlası kök kelime Rahşan kelimesinden gelmiştir.
 Rahşan kelimesi Rah ve Şan olmak üzere iki heceden oluşmuştur. Rah yol manasını taşır. Şan ise nam, ün ve şöhret anlamını taşır.
Rahşan kelimesinin anlamı parlak , parıltılı , ışıltılı olarak ifade edebiliriz.
Rahşani kelimesinin gönül makamında ki anlamı Hak ve hakikat yolunda yürüyen yolcu demektir.

Ne zamandır şiir yazıyorsunuz?
– Orta okuldan itibaren zuhurat başlamıştı. Ama on beş yaşında edebi lisan ile yazma aşkı oluştu. On yedi yaşından itibaren RAHŞANİ mahlasını kullanmaya başladım.

Sizin ürünlerinize şiir mi, deyiş mi, doğuş mu ya da nutuk mu demeliyiz?
– Edebi lisan itibari ile şiir dili kullanılsa da bu yolun yolcularının nasip ile gelip dize dize yazılanlara nefes, deyiş ve ilahi diyebiliriz.
Bu dizeler zahiri ve batıni hal ile yaşanılan gönül dergahına ilham olarak düşen ve akıl süzgecinden hızlı bir şekilde yol alan ve kalem ile nakledilen gerçekliği yansıtır.


YAKIN OL
Şu köhne dünyanın muradı yalan
Cemal-i Hak olan yüze yakın ol
Her daim yüreğe sevgisi dolan
Kelam-ı Hak olan söze yakın ol

Sana yalnız bakar kalabalığın
Kalbine mihmandır akrabalığın
Kendince yol alır hayat balığın
Şafağı Hak olan güze yakın ol

Kuruldu sofrası sevenlerine
Nakşeder kelamı övenlerine
Bal akar aşk ile kovanlarına
Aşık-ı Hak olan naza yakın ol

Hizmet et yürekten merdin şahına
Yürü ikrar ile pirin rahına
Nur-u kandiline cem-i mahına
Sadık-ı Hak olan düze yakın ol

Dertlinin derdinin hali içinde
Figanı, feryadı dili içinde
Gir de ateşine külü içinde
Rahmet-i Hak olan haza yakın ol

Erenler cem olur diyar-ı Hak’ta
Emiri, fermanı ol yar-i Hak’ta
Divanı, meydanı yer dar-ı Hak’ta
Nefes-i Hak olan saza yakın ol

Sarıl da hasretle dostun bağrına
Kulak ver içerden gelen çağrına
Aklı kalple bir et ulaş doğruna
Rehber-i Hak olan ize yakın ol

Ulu tepelerin seyrangahında
Cemaller niyazı kıblegahında
Gönlün kabesinde secdegahında
Mabed-i Hak olan dize yakın ol

Aydınlat dünyayı kandilin ile
Nasip et huzuru ol elin ile
Söndür cehennemi dost selin ile
Ruhun narı ile köze yakın ol

Ezelden ebede bağlıyım bağlı
İrfan meclisinde dağlıyım dağlı
Noktanın sırrıyım çağlıyım çağlı
Kaldır perdeleri gize yakın ol

Mülkün sahibini biliriz elbet
Car olan yanına etmişiz minnet
Kusurun içinde günahı affet
Yık duvarlarını bize yakın ol

ABDAL RAHŞANİ ki yolun mecnunu
Arz-ı endam eder varlık kanunu
Kara toprak yuttu nice Karun’u
Işığı Hak olan göze yakın ol
____

Bir ürünün sizde doğumu nasıl gerçekleşiyor, öncesinde bir sancı evresi var mı?
– İçsel ve dışsal anlamda bir yaşanmışlıkla zuhurat ile gerçekleşiyor. Sancısı duygunun ve yaşanılan zahiri ve batıni boyutunun derinliğine göre devam eder.

Gönlünüze doğan manayı satırlara geçerken üzerinde kelime işçiliği yapıyor musunuz?
– Hakikat yolunun aşkında yürüyen yolcular, âşıklar, dervişanlar, abdallar edebi dil ilmî üst seviyede olsa dahi masa başında kalem elinde düşüne düşüne yazmazlar. Zahiri batıni zuhuratlardan sonra nasip ile gönül turabına kelamı düşer, aşk ile tohumu beslenir, aşk Kevser misalidir. Gönül turabına tohum olarak düşen kelama hay katar, fidan misali büyütür vücuda getirir.
Velhasıl divan ayağı şu olsun, hece kalıbı şu olsun, kafiye şu olsun diye bir düşünce ile yazılmaz. Gönül ve akıl harmanında anda akış ne ise zuhurat öyle nakledilir.

Bir şiiri tamamladığınızda ilk kimlerle ya da nerede paylaşıyorsunuz?
– Gençlik dönemlerinde Yunus Emre güldestesinde yayımlanmıştı. Çeşitli dergilerde kısmen de olsa yayımlanmıştı. Son on sene içinde daha çok sosyal medya üzerinde okuyuculara ulaşma durumumuz oldu.

Yedi ulu ozandan hangisine kendinizi daha yakın görüyorsunuz?
-Yedi Ulu Ozan der iken ben ozanlığın yedi kemal-i hâlini anlarım. Bu çerçeveden bakıldığında Yunus Emre, Kaygusuz Abdal ve daha niceleri bu daireye dahildir. Hakka yürümüş cümle Hak âşıkları Ulu Ozandır.
 Yunus Emre, Kaygusuz Abdal, Pir Sultan Abdal, Karacaoğlan ve Köroğlu Halk edebiyatımıza farklı söylem boyutlarıyla güç kazandırmışlardır.
Yedi Ulu Ozan diye bilinenler üzerinden konuşursak. VİRANİ BABA söylem olarak sanki bana daha yakın gibi. Seyyid Seyfullah, Turabi Baba, Noksani Baba, Edip Harabi Baba, Neyzen Tevfik, Sümmani Baba ve daha niceleri gönül telimize dokunmuştur.

Ben çalışmalarınızda bir Pîr Sultan neşvesi hissediyorum, yanılıyor muyum?
-Hem Yunus’um Hem Pir Sultan
Hacı Bektaş kalpte yatan
Eli beli dili tutan
Gel hey canım yoldaş gel hey
Sivaslı olmam dolayısıyla Pir Sultan ile başladık. Seyyid Seyfullah Nizamoğlu ile devam ettik. Sonraları Yunus Emre ve Kaygusuz Abdal ile seyrimize mihman olduk.

İçinize gelen doğuşların Kur’an-ı Kerim’e, Sevgili Peygamberimize ve İmamı Ali ile Ehl-i Beyt anlayışına uygunluğunu nasıl test ediyorsunuz?
-Bu yolun âşıkları Hakkın kelamı olmadan tek kelime etmezler. Bu âşıklar ki kendi bireysel yaşamları içerisinde Kur’an’i gerçekliği hemhal ile yaşarlar.
Hiç şüphe yoktur ki her aşığın kemalatı, mihracı, bir Seyr-i Sülüğü vardır. O ruh-i halvetiyede olan gönül ile aklı tevhidi anlamda cem ederek farkındalığı ile yine hakkın nasip etmesi ile bilme noktasına gelir.
 Bu noktada olan Âşık O ki kelami hakikati Kur’an-ı Kerim’siz, Muhammed Mustafa ( S.A.V.) olmadan , Hz. Ali olmadan, Ehl-i Beyti olmadan zuhur bulmaz.

Hayal ile hakikat arasındaki fark çalışmalarda nasıl açığa çıkıyor?
– Hakikat iki şekilde görülür. Bir zahiri hakikat iki batıni hakikat. Zahiri hakikat hava, ateş, toprak ve su gibi dış âlemde duyu organları ile algılanan, bedensel akıl ile kabul edilen hakikat olarak söyleyebiliriz. Batıni hakikat ruhun varlık hakikatinde zuhur eder.
Hayal insanın ruhsal olarak akli iradesi ile kurgulanan gibi gözükse dahi hayalde, rüya da hakikat ummanından beslenir. İnsanoğlu hakkın var etmediği canlı cansız her hangi bir varlığı ne hayal edebilir nede rüya yolu ile görebilir.

Söylediğiniz sözü yaşadığımız zamanın dili ile nasıl örtüştürüyorsunuz?
– İnsan o ki önce kendi ruhi hakikatini anlamak ve bilmek üzere yürür. Anlayış dili zamandan zamana değişmiş olsa bile dünde aynı idi. Bugün de aynı. Yarın da aynı olacaktır. Varlığın ruhi hakikatinden bakma aşkı ile yürüyenler, bu kelamlar ile kendi gönül hanelerinde bir gerçekliğe varacaklardır.

Çalışmalarınız kardeşlik sofrasına ne gibi katkılar sunuyor?
– Edep hırkasını ruhuna giyenin, Muhammed’i ahlakı gönül hanesinin sultanı, vicdan kapısından kalbî imana ulaşanın farkına varacağı gerçek şu ki;
Hünkâr Hacı Bektaş Veli Pirin dediği gibi yetmiş iki millete bir bakanın yolu birden gelir bire gider.

Aşk ile sabır arasında size göre nasıl bir ilişki var?
– Aşk varlığın vahdetinden doğar, sabır ise o varlığın hâlinden doğar.

Çağımızın kör zamanlarında en önemli hastalıklarından olan riya illetine yakalananlar için ne söylersiniz?
– Riya bâtıl dediğimiz hakkı inkâr etmenin son noktasıdır. Varlık birdir. Zuhurat bir olandan gelir. Yine zuhurat ile bir olana gidilir birin içinde.

Şiirlerinizde dağ imgesi sıkça yer alıyor, bunun sebebi nedir?
– Dağ ulaşılacak yer veya aşılacak yer olarak daha çok mecazi olarak anlatılır. Tasavvufi anlamda dağ yolcunun kemâl anlamında varacağı son nokta olarak söylenir.

Bugüne kadar kaç şiiriniz oldu?
-Binin üzerinde sanırım.

Kitabınızın adı neden “Yakın ol” adını taşıyor?
– İnsan dediğimiz bir ulu varlık. O insan ki kendindeki cevherin farkına varıp, gönlün deminde hakikat kandilini uyandırmalıdır. O yüzden insan o ki hakkın hakikatinin farkına varmalıdır. Kendindeki varın farkına varan kendini bilir, kendini bilen nefsini hak ile hemhal eder ve nefsini bilir. Nefsini bilen varlığın bir sahibi olduğunun bilincine varır, aşkı ile YAKÎN OL’ur ki cümlesine şah damarından daha yakin olanın sevgisi ile.

Yeni çalışmalar var mı?
– Hakkın nasibi ile önümüzdeki yıllarda birkaç tane Tasavvuf Edebiyatı kapsamında Divan boyutunda kitap veya kitaplar çıkarma gayretimiz olacak inşallah.

ABDAL HÜSEYİN RAHŞANİ KİMDİR?

12 Nisan 1963 Sivas’ta doğdu.1966 yılından beri İstanbul Kağıthane Nurtrpede ikamet etmekte. İlköğretim ve ortaokulu Kağıthane ilçesinde liseyi Şişli ilçesinde tamamladı. Üniversiteyi Anadolu Üniversitesi AÖF İş idaresi bölümünde mezuniyet ile tamamladı. Çeşitli firmalarda muhasebe dalında Mali Müşavirlik, Muhasebe yönetimi hizmetlerinde bulundu.
Anne tarafında dayılarının ozanlık konumları vardı. Dayısı Mehmet Arslan sazı ve sözüyle bir süre Ozan olarak iki 45’lik plak yaptı.
Evde türkülerle iç içe yaşadı. Lisede Fen bölümünde okumasına rağmen türkülere ve türkülerin deruni haline duyduğu gönül bağı bu yola girmesine vesile oldu.

01.11.2023

https://www.istiklal.com.tr/haber/abdal-huseyin-rahsani-ile-abdallik-gelenegi/800735

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir