Akran Zorbalığına Merhamet Eksenli Çözümler

Bu mesele çok kafa yormamız gereken bir konudur. Anneye, babaya, öğretmenlere, psikologlara, psikiyatri uzmanlarına, yöneticilere kısacası herkese görev düşmektedir.

Bu ödevden kaçamayız, kaçmamalıyız.

Geleceğimizin aktif bireyleri olan ergenlerin yetişmesinde hassasiyet göstermek aynı zamanda vicdani bir sorumluluktur.

Yaşadığımız acı sonuçlar ortada. Özkıyım ile neticelenen teşebbüslere sıklıkla haberlerde tanık oluyoruz. Öfkeyle sıkılan yumrukların, alev saçan suçlayıcı cümlelerin altından merhametin eksenine girmeden çözüm üretemeyiz.

Bu konularda çalışan aynı zamanda ilahiyat eğitimi de olan Psikolog Elif Zahide Gök ile meseleyi enine boyuna ele alıp değerlendirdik.

Şu bir gerçek ki, en başta çocuklarımızın olmak üzere merhamete hepimizin ihtiyacı var.

UĞUR CANBOLAT

___

Ergenlik neden zorlu bir dönemdir?

-Ergenlik bir taraftan çocukluk bir taraftan da yetişkinlik duyguları yaşanan zorlayıcı bir dönemdir. Bu dönemdeki gençlerin duygu iniş çıkışlarının sebebi budur. Bazen bir çocuk gibi annesine babasına sığınmak ister, bazen de kendisini yetişkin olarak görmedikleri için onlara öfkelenir ve anlaşılmadığını düşünür. Ancak ergenlik terimi veya bugün gördüğümüz “Ergen sorunları” 100 önce konuşulmuyordu.

Modern zamanların bir getirisi mi?

-Evet. Modern zamanların bize sunduğu ve bizim de fark etmeden kabul ettiğimiz pek çok psikolojik terimler gibi bunu da benimsemiş durumdayız.  Peygamber Efendimizin dönemini hepimiz biliyoruz, Hz. Ali’nin 10 yaşında din değiştirecek ve iman edecek kadar yeterli bir birey olduğunu söylüyoruz ama, çocuklarımızı bu donanımla yetiştirmiyoruz. Maalesef çocuğa bir sorun yükleyerek, yaşadığı geçiş dönemini daha çok zorlaştırıyoruz. Özellikle anne babaların bu bilgiyle hareket etmesi, çocuklarına şefkatle, sabırla ve sevgiyle yaklaşmalarını sağlayabilir.

O zaman işe ebeveynden mi başlanmalı?

-Kesinlikle öyle. İbni Haldun çocuk eğitim ile ilgili tespitinde konuya en anlaşılır çözümü getirmiştir. “Çocuk anne ve babayı taklit edecek şekilde yaratılmıştır O halde eğitilmesi gereken kişi taklit eden değil taklit edilendir.” Ergenlik dönemi konuşulduğunda, çocuk eğitimi konuşulduğunda önce sağlıklı anne-baba olmayı değerlendirmeliyiz.

Her ergen benzer güçlükleri yaşar mı?

-Her ergen aynı sorunları yaşamaz, benzer sorunları farklı şiddette yaşayabilir. Bunu belirleyen ailesiyle ve kendisiyle ilişkisidir. Bebekliğinden beri koşulsuz sevgi ve güveni alan bir ergen, zorluklar yaşasa da ailenin onu sevdiğinden emindir, onlarla duygularını paylaşabilir çünkü eleştirilmeden dinleneceğini bilir. Ancak bunlar verilmemişse veya yetersizse, ergen kendini daha da yalnız ve çaresiz hisseder. Sonunda ailesiyle ve çevresiyle iletişimi azaltır, onlardan uzaklaştıkça kendini korumuş olduğunu düşünür.

Ergenler neden kendilerine ergen denilmesinden pek hoşlanmazlar?

-Allah bizleri özenerek ve biricik yaratmıştır. Bu birey olma hissi bizim fıtratımızda vardır. Yani her birimiz kendimize has donanımda yaratılmışızdır, bir başkasının gölgesiyle değil, kendimiz olarak yaşamamız istenmiştir. Böylece dünya imtihanını verebiliriz, eğer bir başkasının uzantısı olarak doğsaydık, imtihanın, mükafatın ve irade sahibi olmanın anlamı olmazdı. Hal böyleyken yetişkinliğe yürümeye çalışan bir bireye “Ergen” diyerek bir sorunlu bir kalıba sokmak haksızlık olur. O kendini tanıma yolundadır ve hiçbir tanım ve sıfatı kabul etmek istemez.

Genç denilmesi mi ergen denilmesi mi size göre daha uygun?

-Neyi nasıl söylediğimiz daha önemli bence. Hangi duyguyla bu kelimeleri kullanıyorsak, o duygumuz karşı tarafa geçer. Onlarla iletişime başlarken kendilerine nasıl hitap etmemiz hoşlarına gider bunu sorabiliriz.

Akran zorbalığı sıklıkla medya yer alıyor, bunu neye bağlıyorsunuz?

-Çocuklar birbirlerine acımaz olabilir, bir yanıyla dürtüseldirler. Ama son yıllardaki akran zorbalığının artışı sadece bununla ilgili değildir. Ahlaki değerlere hassasiyetimiz azaldığı için, çocuklarımıza şefkat dolu değiliz, empatik değiliz. Kendi içimizdeki huzursuzlukları onlara aktarıveriyoruz. Hepimiz çok yoğunuz, her şey çok zor ve bu dertlerin içinde ne moral değerler ne nezaketli davranışlar bizi ilgilendirmiyor. Bizi model alan çocuklarımız da aynısını okulda arkadaşlarına uyguluyor.

Örnekleyebilir misiniz?

-Tabi. Mesela arkadaşının gıybetini yapan ve bunda bir sorun görmeyen anne, çocuğuna aynısını sen de yapabilirsin mesajı veriyor. Çocuk da okulda arkadaşının bir hatasını, eksiğini herkesle paylaşıp onu üzmeyi normal görüyor.

Ergen zorbalığının bilmediğimiz başka ne gibi dinamikleri var?

-Ergenlik döneminde bir grup tarafından kabul görme ihtiyacı yüksektir. Hele de ailesiyle bağı zayıflamışsa, aidiyet duygusunu, değerlisin, seni kabul ediyoruz, sen bizdensin mesajlarını başka bir yerden almaya ihtiyaç duyar. Bu grup ne yapıyorsa onu yapar tüm bu kazanımları elde etmek için. Birine zarar vermek veya zararlı madde kullanımına kadar her şeyi bu sebeple yapar.

Bazı ergenlerin akranları yerine ebeveynine veya kardeşlerine zorbalık teşebbüslerini nasıl açıklayabiliriz?

-Kendini akranlarının yanında yeterince güçlü ve kabul görmüş hissetmeyen ergen, biriken tüm öfkesini gücü yettiğine aktarır. Karşılıklı bir duygu alışverişi vardır, yani ebeveyn de kızgındır, ergen onlara zorbalık yapar, aile de bu şekilde kızgınlığını ortaya dökebilir. Bu tek taraflı bir sorun değildir.

Ergen zorbalığında rol model esinlenmelerinden söz edilebilir mi?

-Popüler olan rol modeller ergen için heyecan vericidir. İhtiyacı olan görülme ve beğenilme duygularını elde edebileceği rol modelleri taklit eder ve kazanım sağlar.

Anneye ve çocuklarına sürekli zorbalık yapmış bir babanın genç çocuğunun zorba olma ihtimali diğerlerine göre daha mı fazla?

-Kişiden kişiye değişebilir, bu olumsuz yaşantıyı nasıl algıladığı ve nasıl başa çıktığı o kişinin kişilik özelliklerine göre değişebilir. Bazen ne gördüyse onu yapar çünkü modeli şiddet uygulayan babadır, bazen de tam tersini yapar, travması şiddetlidir, içe kapanmıştır veya ters psikolojiyle onun gibi olmamaya çalışıyor olabilir.

Zorbalık yapan ergenlerin karşı cins ile iletişimleri nasıl oluyor?

-Zorbalık kimliği ve hangi zorba modeli örnek aldığına göre iletişim şekillenir. Genellikle değersizleştirme ve sadece elde edilecek bir nesne gibi görme eğilimi vardır. Ama zorba grubunda lider olan aşk-sevgi gibi ifadeleri kullanmaya başladığında, grubun diğer üyeleri de ona benzemeye çalışırlar.

Akademik yaşama bu dönem nasıl yansıyor?

-Eğitim sistemi bu dönemdeki gençlerin psikolojilerine uyumlu olmadığı için, öğretmen ve ailelerin beklentileri de gerçekçi olmuyor. Bu da ergen için başka bir sorun kaynağı oluyor. Onun en son istediği şey, ders çalış, soru çöz, ödev yap denmesi yani emir kipiyle konuşulup, sorumluluk verilmesidir. Özellikle çocukluktan itibaren sorumluluktan yoksun büyümüş ergenden, bir anda bunu beklemek gerçekçi değildir.

Aynı zamanda ilahiyat eğitimi de almış bir psikolog olarak cevaplandırabilir misiniz? Değer eğitimi ile zorbalık giderilebilir mi?

-Çatıştığı kişi kim olursa olsun, onu anlama gayretinde olmak, ona saygı duymak ve yargılamadan dinlemek benim işim. Cezaevinde görev yaptığım süre boyunca suça bulaşmış ergenlerle çalışma imkânım oldu. Gördüm ki, hepimizin ihtiyacı, eleştirilmeden ve gerçek bir samimiyetle iletişim kurmak. Ben uzman olsam da onların karşısında “Buradayım ve seni önemsiyorum” diyen bir sesim. Terapi odası onların özgürlük alanları oluyor, tüm duyguları yaşayabilirler, bağırabilirler, küfredebilirler, öfkelerini zaten herkes bastırmaya çalıştığı için, bu rahatlık onlara iyi geliyor. İnsanımızın içinde bulunduğu sıkıntıları hem psikolog hem de ilahiyatçı gözüyle görebiliyorum.

Batının psikolojisini bilerek ama bize ait olan kadim bilgi ve değerlerimizle terapi yapıyorum.

Zorbalığın temel amacı zorbalık mı yoksa beni duyun çığlığı mı?

-Güzel bir soru. Evet beni duyun, beni görün ve beni kabul edin çığlığı. Annesi tarafından fazla ilgi alamamış küçük bir çocuğun, masanın üzerindeki vazoyu bilerek kırması gibi. Böylece annesi bunu fark edecektir, ona kızacaktır belki vuracaktır ama onu görmüş ve temas etmiş de olacaktır.

Kimi film veya romanların bu yönde olumsuz etkileri oluyor mu?

-Medya ve tüm yayınlar sadece gençlere değil, hepimize bir hayat tarzı, kimlik ve davranış kalıpları sunuyor. Biz yetişkin halimizle bile fark etmeden bunları alıyoruz. Her şeye karşı aşırı bir merakı olan ve denemek isteyen gençlere yönelik planlı yayınlar çok daha zarar verici oluyor. Özellikle LGBT lobisinin propagandasının çocuk ve gençleri hedef aldığını görüyoruz.

Ebeveyn, öğretmen veya başka aile büyüklerinin nasihatlerinin zorbalığın giderilmesinde etkisi olumlu mu, olumsuz mu?

-Nasihat vermek çok özel bir iştir. Tasavvufi değimle “Hal ehli” olmakla nasihat etme hakkına sahip olunur. Bunun psikolojik yorumu ise şöyledir; Bilinçaltı karşımızdakinin neyi neden yaptığını hızlı şekilde anlar. Onun duygusunu da alnımızın orta kısmında bulunan ayna nöronlar sayesinde hızla okuruz. Bunlar bilinç düzeyine gelmeyebilir, yani açıkça anlamlandırıp söyleyemesek de hissederiz.

Mesela kendi bireysel terapi sürecinden geçmemiş, terapi almayan bir psikolog, bir süre sonra size inandırıcı gelmez. Ondaki psikolojik bozuklukları hissetmeye başlarsınız. Bunun gibi tavsiye ettiklerini kendi hayatında uygulamayan birinin, nasihati sizi sıkar, iyi şeyler söylüyordur ama dinlemek istemezsiniz. Oysa duygu, düşünce ve davranışıyla, sözleriyle tutarlı olan birinin iki cümlesi sizi çok etkiler.

Öncesinde ergenlerin zorbalıkları önlenebilir mi? Bunun için neler yapılmalı?

-Önlenebilir. Ahlaki değerlerin ve erdemli davranışların bebeklikten itibaren model olarak öğretilmesiyle bu sorunlar yaşanmaz. Yani çok daha öncesinde evlenirken, bu değerlere sahip bir eş seçeceğiz, kendimizi sürekli geliştireceğiz ki çocuklarımız da bizim gibi olsun. 

Akran zorbalığı önlenememiş ve o aşama kaçırılmışsa nasıl müdahale edilebilir?

-Zorbalığa neden devam ediyor olduğunu anlamaya çalışabiliriz. Anne baba olarak bizim görevimiz, “Evladım yaptıklarını onaylamıyorum çünkü bu ahlaki bir sorun, ama seni seviyorum. Ben buradayım istersen sana yardıma hazırım” mesajını vermektir. Bunu vermek kolay değildir, ama önemli olan yavrunuzla bağınızı güçlü tutmaya çalışmaktır. Unutmayalım ve sabredelim, bu dönem geçici bir dönemdir, bu bittiğinde çocuğunuzla kopmuş veya çok zedelenmiş bir ilişki yaşamak istemiyorsanız, gerekiyorsa siz yardım-psikolojik destek alabilirsiniz.

Merhamet eğitiminin yarar sağlayacağını düşünür müsünüz ve eğer öyleyse bu nasıl yapılmalı son olarak?

-Nasıl merhametli olunacağını yavrularımıza öğretmek, göstermek, onlara verebileceğimiz en büyük hayırlardan biridir. Özellikle çoğu ailenin merkezinde çocuklarının olduğunu, onların birer kral-kraliçe gibi yetiştirildiği bir ortamda, bu eğitim gün geçtikçe daha şart hale geliyor. Çocuğunun her istediğini, şartsız şekilde kabul eden, okulda çocuğunun öğretmenini bir hizmetli gibi gören, dünyanın çocuğuna hizmet etmesi gerektiğini savunan ailelerin çocukları, merhametsiz, zamanla kimseye acımayan, empati becerisi düşük, hep kazanmak isteyen ve bunun için de herkese zarar verebilecek yetişkinler haline geliyor. Bu dünya görüşü Batı’nın empoze ettiği “Sen değerlisin, en önemli sensin” mesajıyla hayatımıza girmiştir. Oysa bizim ahlaki değerlerimiz bunun tersini öğütler. Batı kaynaklarında şefkat ve merhametin tam olarak kelime karşılığı bile yoktur. Merhamet Peygamberinin izinde yürümek istiyorsak empatiyi öğrenmeye başlamalıyız. Merhametli olabilmek için önce empatik olmak gerekir. Karşımdaki ne hissediyor, neye ihtiyacı var, böyle dersem ne hisseder vs… Çocuğumuza ona merhametle yaklaşarak örnek olacağız. Daha bebeklikten itibaren şefkatle yemeğini yedireceğiz, uyutacağız. “Bunu yapmak zor hocam” diyebilirsiniz, bunun için pek çok hadisi şerifte tavsiyeler var, dualar var. Okuyacağız, dua edeceğiz; Allah merhametini bize lütfetsin böylece ben de merhametli davranabilelim diye. Eşimizle ilişkimiz şefkatsiz olmayacak.

“Bir çocuğun 3 ebeveyni vardır. Annesi, babası ve anne-babası arasındaki ilişki. Bu üçüncü ebeveyn çok önemlidir.” der Byron Norton. Yani evimizdeki hava şefkat ve sevgi dolu olacak olabildiğince.

İşlerimizi görev gibi yapmak yerine, merhametle yapacağız mesela. “Baban geldiğinde yorgun olur haydi sofrayı şimdiden hazırlayalım, sevinsin” diyeceğiz mesela.

Okulu değil, merhametli bir öğretmeni seçebiliriz, çocuğumuz merhameti öğrensin diye. Onları ezmeyen, azarlamayan yumuşakça ikaz edip, iyiye davet eden güzel huylu, doğru rol model olan öğretmen seçilmeli, tanınmış bir okulun, kendi içinde mutsuz ve öz merhameti olmayan ama akademik olarak iyi bir ismi olan öğretmeni seçilmemelidir. Akademik boşluklar ders tekrarlarıyla kapatılabilir, ama erdem ve ahlak bozulduktan sonra tamiri çok zordur.

PSK. ELİF ZAHİDE GÖK KİMDİR?

Ankara’da 1976 yılında dünyaya geldi. Marmara Üniversitesi’nde ilahiyat eğitimi aldıktan sonra Goethe’nin de işaret ettiği “İnsan kendini yalnızca insanda tanır” ifadesiyle öncelikle kendini ve daha sonra diğer bütün canlıları anlamak gayretiyle ile Doğuş Üniversitesi’nde psikoloji eğitimini bitirerek meslek hayatına başlamış oldu.

Bir Kızılderili atasözündeki “birini yargılamadan evvel yargılayacağın kişinin mokasenleriyle dolaş” ifadesinden yola çıkarak, var olduğumuz yaşam ve duyguları, karşıdakinin gözleriyle görüp, ne düşündüğünü anlamanın önemine binaen “İletişim Becerileri Ve Empati” teziyle psikoloji yüksek lisansını tamamladı. Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi H2 psikoz kliniği ve Erenköy Ruh ve Sinir Hastalıkları A1 kliniğinde staj ve eğitim çalışmalarında bulundu.

Aşkım Kapışmak Akademi’de 8 sene boyunca pek çok vaka ile çalıştı. Ebeveyn okulu, çocuk bağlanma stilleri, aldatılma psikolojisi ve rüya terapisi başta olmak üzere çeşitli başlıklarda seminer verdi.

Anaokullarında ve çeşitli yardım kuruluşlarında faaliyetlerde bulundu. Özellikle çocuk eğitimi ve sağlığında büyük etkisi olduğunu düşündüğü “Anne – baba tutumları ve etkileri” üzerine çalıştı.

2014 ten beri afet psikoloji ve psikolojik travma ve yas süreçleriyle ilgili çalışmaktadır.

Sosyal sorumluluk projesi kapsamında 2014 Soma maden faciası sonrası işçi aileleri ve özellikle yetim kalan çocuklarına psikolojik destek verdi. Uzun süreli ve aralıklı olarak aynı aileleri takip ederek etkin bir çalışma yapıldı.

T.C. Adalet Bakanlığı Maltepe Açık İnfaz Kurumu Cezaevindeki özellikle intihar düşüncesi olan gençlerle travmalarıyla ilgili çalışmış, pek çoğundan olumlu geribildirimler alınmış ve başarılı olunmuştur.               

2020 Elazığ depremi sonrası Yeryüzü Doktorları ekibi olarak, hem AFAD ve AÇSHM ile koordineli olarak kurulan çadırlarda hem de bölgedeki evlerde psikososyal destek çalışmalarında bulundu. Psikososyal destek çalışmaları kapsamında; bireysel danışmanlık, grup farkındalık artırma eğitimi, çocuk dostu alan aktivitesi, psikolojik ilk yardım ve yönlendirme hizmeti gibi konularda destek sağlandı.

İHH himayesinde Reyhanlı çocuk köyü ve Hatay’da bulunan Humus yetimhanesinde bulunan kadın ve çocukların psikolojik sağlıkları üzerine gözlem ve destekleyici çalışmalarda bulundu.

Üyesi olduğu KADEM İş Kadınları ve Ekonomi Komisyonu “Geleceğe İşbaşı” Projesinde yetiştirme yurtlarında kalan genç kızların yurttan çıkmadan önceki bir sene boyunca meslek edindirme ve rehabilitasyonlarında sorumlu terapist olarak proje süresince görev aldı.

Ergen ve yetişkinlerle olan çalışmalarına Bilişsel Davranışsal Terapi (Hakan Türkçapar), Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Psikopatolojisi (Prof.Dr.Mücahid Öztürk), Fenomonolojik Rüya Benliği Eğitimi ve Analizi (Prof.Dr.Hayrettin Kara) Rüyaların Dili ve Nefs Psikolojisi (Mustafa Merter) Nefs Psikolojisi Okumaları(Benötesi Psikolojik Danışmanlık ve Eğitim Merkezi) Farkındalık Terapisine Giriş (Prof. Dr.Kültekin Ögel) Aktarım Odaklı Terapi (Timur Harzadin), Ölüm ve Yas Psikolojisi Uzmanlık Eğitimi ve Hasta ve Hasta Yakınının Psikolojisini Anlamak (Psk. Dr. Hakan Ertufan) Rorschach Testi (Prof.Dr.Tevfika İkiz) gibi eğitimleri alarak devam etmiştir.

16 yıllık mesleki tecrübesiyle, 8 yıldır, Prof.Dr. Mustafa Bilici ile çalışmaktadır.

 27.09.2023

https://www.istiklal.com.tr/haber/akran-zorbaligina-merhamet-eksenli-cozumler/792863

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir