BİLME HAKKI

UĞUR CANBOLAT

İNSANIN en önemli haklarından biridir bilme hakkı.

Her ne olursa olsun kesinlikle bu hakkımızdan vazgeçemeyiz.

Varlığını yok sayamayız.

Üzerinde düşünmekten geri duramayız.

Bu hakkımızı ne kadar doğru ve yerli yerinde kullandığımız hususunu yabana atamayız.

YÜCE RABBİMİZ bize bilme hakkı tanıyor.

Evvela bu bilme hakkımıza muhteşem bir incelik ve öncelikle kendisi riayet ediyor.

Bu konuda hiçbir eksiklik bırakmıyor.

Müphem yani gri bir alanın kalmasına müsaade etmiyor.

Bunu önemsiyor.

Bu hususta lazım gelen neyse hiçbir noksanlık bırakmadan yerine getiriyor.

Konu üzerinde hiç düşünmemişseniz eğer “Bu neden bahsediyor böyle?” diyebilirsiniz.

Haklısınız da…

Çünkü bu konu ustalıkla gözümüzün önünden hep kaçırıldı.

RABBİMİZ merhametinin ve aynı zamanda adaletinin bir gereği olarak biz kulları için bilme hakkını anlatmayı kendisine yüklüyor.

Neyin ne olduğunu tafsilatıyla anlatıyor.

Bu sebeple kitaplar gönderiyor. Burada yaş kuru her şeyi veriyor.

Bizi aklımızı kullanmaya dâvet ediyor.

İlgimizi çekmek için pek çok yöntem uyguluyor.

Sorular sormaya yöneltiyor, başımızı gökyüzüne kaldırmamızı istiyor. Gözümüz önündeki deveye dikkat çekiyor, içtiğimiz suya itina ile bakmamızı istiyor, yeryüzünü gezip ibret nazarlarımızı açmamızı öneriyor.

Yaratılıştan bahsediyor.

Ölümden bahsediyor.

İkisinin arasındaki paranteze sığan hayata dikkat çekiyor ve burada sonlanmadığını, haşrin, neşrin, hesabın ve ardından sonsuzluğun varlığından haberdar ediyor.

Yani bilme hakkımıza sonuna kadar riayet ediyor.

O kadar ki, daha iyi anlatması ve bize tüm ayrıntılarıyla örneklemesi için Nübüvvet kurumunu oluşturarak bin bir çeşit çileye tahammül ederek vazifesini yerine getiren Resul’ler gönderiyor.

Tüm bunlar bizim bilme hakkımızın eksiksiz yerine getirilmesi için yapıyor.

HELALİN ne olduğunu, haramın nasıl bir mahrumiyet getireceğini, işlediğimiz iyiliklerin mükâfatını, gerçekleştirdiğimiz kötülüklerin karşılığı olan cezalandırmaların nasıl olduğunu yaratıcımız bize izah etmeden bunlara muhatap kılsaydı eğer bilme hakkımız ihlal edildiğinden onun merhametine uygun düşmezdi.

Dikkat edilirse şeytanın fesadından evvel Rabbimiz Hazreti Âdem’i uyarıyor, kendisine nasıl yaklaşıp neler fısıldayacağı konusunda bilgi veriyor. Kendisinin emrine değil onun aldatmacasına kanıp uyması halinde ne ile karşılaşacağını ona izah ediyor.

Yani bilme hakkını yerine getiriyor.

Yani bu örneklerle hakların, ödevlerin, yetilerin, imkânların ve risklerin tümü bütün ayrıntılarıyla aklımıza arz ediliyor.

KUR’AN-I KERİM’DE yer alan peygamber öykülerini bu açıdan değerlendirmek ilginç olabilir.

Beşeriyetlerinin gereği olarak nelere ayaklarının takıldığını, bu hususlarda Rabbimizin meseleye yaklaşımı ve sonrasında ciddi bir muhasebeye kendilerini tâbi tutup nadim olduktan sonra tüm içtenlikleriyle yaptıkları duaları yüce kitabımızda görmeli ve bunun üzerine eğilip bilme hakkımız açısından meselenin nereye oturduğu üzerinde tefekkür etmeliyiz.

BİLME HAKKINA verdiğimiz önem hayatımızın kalitesini belirler.

Kararlarımızın isabetli olmasını mümkün olduğunca temin eder.

Yanlış sonuçlardan hızlıca geri dönüp tövbe etmemizi sağlar.

Yüzleşmekten kaçınmamayı öğretir.

Cihada gidenlerle kaçanların arasındaki farkı gözümüzün önüne serer.

Cömertliğin hayata verdiği müspet enerji ile müsrifliğin getirdiği olumsuzluğu görmemizi sağlar.

İmanın getireceği sonsuz mutluluk cennetlerini bize bildirirken inkârın menfi bir sonucu olarak ebedi pişmanlığımızın arasındaki farkı idrak etmemizi kolaylaştırır.

HAKİKATİ BİLME hakkımız her şeyin üstündedir.

Gerçekleri bilme hakkımız çerçevesinde kendimizi bilme yolculuğumuz başlayacaktır.

Burada dikkat etmemiz gereken diğer önemli bir husus ise gerçeği bilme hakkımızı kendilerinin uydurduğu yalanlarla, hurafelerle, mitolojilerle, tevillerle şeytanın adına görev icra edenleri imanın nuru ile hemen teşhis edip kapının önüne atabilme feraseti kazanabilmektir.

Bilme hakkımızı kullanalım ve bunu istismar eden şarlatanlara da hadlerini bildirelim artık.

Ya Selâm!

29.03.2023

https://www.istiklal.com.tr/kose-yazisi/bilme-hakki/748520

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir