RAMAZAN GÜNLÜĞÜ 7 GÜN

UĞUR CANBOLAT

BİR ÂYET BİR HADİS

Ey inananlar, şeytanın adımlarını izlemeyin. Kim şeytanın adımlarını izlerse, o ona, edepsizliği ve kötülüğü emreder.

Nur Sûresi Âyet 21

İman bakımından müminlerin en mükemmeli, ahlakça en güzel olanlar ve ailesine en güzel davranandır. Peygamberimiz (sav)

KALP KÜLTÜRÜ

ŞİDDETLE kalp kültürüne ihtiyacımız var. Tekrar edesim var bıkmadan, usanmadan. İhtiyacımız kalp kültürünedir. Belki de her şeyden fazla… Her zamankinden daha acil!

Hava gibi, su gibi kalp kültürüne ihtiyacımız var. Başkasına acıyabilen bir kültür bu! Merhamet duyabilen, şefkatin kanat çırpışlarını içinde hissedebilen bir rikkât… Dostunun gözüne korkusuz bakabilmektir kalp kültürü… O gözde gerektiğinde eriyebilmektir aynı zamanda. Garazsız, ivazsız olabilmek! Onu anlamak mümkün olamasa bile bütünüyle bu çabanın içinde olabilmektir, kalp kültürü!

Kalp kültürü, yüreklerin eş duyumudur. Empati yapabilme yeteneğine erişmektir. Zira kalp kültürüne ne kadar uzak düşersek o kadar buz kesiyoruz. Donuyoruz. Kırılıyoruz. Suçluyoruz, suçlanıyoruz. Kılıçlar kuşanıyoruz. Baltalar biliyoruz. Acımasızca dostları, darağacında son sözünü bile dinlemeden sallandırıyoruz. Açığa çıkarıyoruz, sırlamıyoruz. Yaftalıyoruz, affedemiyoruz. İstediğimiz yerde habbeyi kubbe yapıyoruz, dilediğimiz zaman kubbeyi habbe gösteriyoruz. Sözü yerinden oynatıyoruz. Söylendiği maksada bakmaksızın anlamak istediğimiz yere çekiyor ve paralamaya başlıyoruz.

İşin vahim yanıysa bunun farkına varamıyoruz, kim bilir belki de varmak istemiyoruz. Kendi düşüncemizi, görüşümüzü hakikatin değişmezliğine eş tutuşumuz kalp kültürü coğrafyasının dışına düştüğümüzün bir belirtisidir.

Kalp kültüründen uzak düşenler daha çok egosuna güvenenlerdir. Gururunu gerçeğin merkezi ittihaz edenlerdir. Bu kabulden hareket edildiğinde yürek duyumları, âhiret kardeşliği, vatan ortaklığı, kültür dokusunda aynı nakış olmak gibi verilerin hiçbiri bir kıymet ifade etmemeye başlıyor. Kibir kendi bulunduğu yeri tüm doğruların başlangıç noktası gördüğünden bunun dışında olanları karşı cephe, düşman mevzileri olarak tanımlamaktadır.

 O zaman geriye ne kalmaktadır?

Taarruz! Genellikle yaptığımız nedir şeklinde bir soruyu sorarsak vicdanımıza yine vereceğimiz cevap budur! Taarruz!

Kalp kültüründe taarruz olur mu?

“Kalp kültüründe taarruz yoktur.

Kalp kültüründe imha düşünülmez.

Kalp kültüründe topyekûn düşman algısı kabul edilmez.

Kalp kültüründe ayıp aranmaz, bulunsa da görülmez, sırlanır!

Kalp kültüründe bugün dost olan, yarın düşman bellenmez.

Kalp kültüründe ötekileştirme davranışı onaylanmaz.

Kalp kültüründe küfür yoktur, gönül ışıtan cümleler revaçtadır.

 …

Kalp kültüründe damgalamaya, etiketlemeye tenezzül edilmez. ‘Kamu âlem birdir bize’ irfanı vardır. Orada herkes ‘İyalullah’tır. Ayrı görmek şaşılık olarak değerlendirilir.

Kalp kültüründe kem sözler devre dışıdır, asla sarf edilemez. Duyulması halinde ise işleme alınmaz, buradan bir karşı söz üretilmez.

Kalp kültüründe slogan yoktur. Hakikatli sözler vardır. Gönülden gönle yansır çoğu zaman, lisana gelmez.

Kalp kültüründe sıkılı yumruk olmaz, başkası için niyaza açılmış eller vardır.

Kalp kültüründe kendini düşünme yoktur, başkası için ağlamak vardır.

Kalp kültüründe kendinde kalmak yoktur, kendinde ısrar etmek makbul değildir. Yekdiğeri esastır. Kalp kültüründe yıkıcı eleştiri ‘düşkün’”lüktür. Hakikat deminden dûr olmaktır. Savrulmaktır.

Kalp kültüründe öncelik ‘ben’ değildir, ‘sen’dir.

Ne vakit kalp kültüründen uzaklaştık, aramızda tefrika kol gezmeye başlamıştır. Kuşkular sökün etmiştir. Şüpheler güveni geride bırakmıştır, itimat sadece bir kelime olarak kalmıştır.

Kalp kültüründen uzaklaşmak, onulmaz dertlere gönüllü düşmek gibidir. Diz dövmektir, kalp kültüründen ırak kalmak. Yürek parçalamaktır. Gayyalara yuvarlanmaktır. Çaresiz bırakmaktır kendini. İlaçsız kalmaktır. Kapanmaz yaralar açmaktır.

Kalp kültüründen uzak kalmak, dalından kopmaktır. Hedefsiz kalmaktır.

Yeniden kalp kültürüne dönmek gerek. Bunu başarabilmek için de kalkındırıcı hareketlere geçiyor olmamız gerekir.

__

RAMAZAN PEDOGOJİSİ DOÇ. DR. AYHAN ÖZ

EYLEMLERİMİZE DUYGU KATMANIN DEĞERİ

Tüm eylemlerimizin esasında iki boyutu bulunur: Bilgi ve duygu. Yapıp ettiklerimizin, doğruluğu teyid edilmiş ve üzerine kafa yorulmuş bir bilgiye dayanması gerekir. Aksi takdirde kolayca yanlışa düşebiliriz. Ancak bilgi, eylemi sahiplenmek için yeterli değildir. Ona duygu da katmamız gerekir. Duygu olmadan davranışlarımızı samimiyet rengine boyayamayız. Yaptığımız işten lezzet alamayız. Bilgiyi yemeğin ana malzemeleri olarak düşünürsek duygu da onun tuzu ve baharatıdır. Tuzsuz ve baharatsız bir yemek hiçbirimize lezzet sunmaz.

Çocuklarda duygusal yön yetişkinlere göre daha güçlüdür. O nedenle çocuklara bir davranışı kazandırmak istiyorsak öncelikle o davranışı ona sevdirmeliyiz. Yani çocuklarda duygunun bilgiyi öncelediğini söyleyebiliriz. Bu yönüyle bakıldığında hepimiz için ama özellikle de çocuklar için Ramazan ayının duygusal yönden besleyici olması gerekir. Ramazan deyince toplumda bir heyecan ve sahiplenme görüyoruz. Çocuklarda da Ramazan ayına ve oruç ibadetine yönelik ilgi ve istek dikkat çekiyor. Bu durum, Ramazanla ilişkili yeterli duygusal beslemenin yapıldığını gösteriyor kanaatimce.  

___

ESMAİ HÜSNA HATİCE FAHRUNNİSA

EL HAYY

Sözlükte yaşamak, canlı ve diri olmak manasındaki hyy kökünden sıfat olan Hayy kelimesi ölümün zıttı olarak kullanılmaktadır. El Hayy ismi hayat sahibi, canlılığın kaynağı, mutlak manada diri ve diriliği insanların diriliği ile kıyas edilemeyen, hayat sahibi olmakta eşi ve benzeri olmayan zata işaret eder. 

Allah Hayy’dır, insanlara hayat verendir ve tüm dirileri, canlılıkları diriltendir. Varlıkların hayat bulması ve hayatta kalması O’nun emriyledir.

Kur’ân-ı Kerim’de kök olarak (h-y-y) 180 yerde, Hayy kelimesi çoğul haliyle beraber 24 defa geçmektedir. Dördü “Hayy” ikisi “Muhyî” şeklinde olmak üzere 6 tanesi Allah’ı niteler. Hayy ismi Kur’ân’da El Kayyum ile birlikte 3 ayette zikredilir.

Bu iki ismin yan yana kullanılması üzerinde düşünmemiz gerekir. Hayy esması Allah’ın mutlak yaratıcı ve canlılığını Kayyum ismi ise O’nun mutlak yöneticiliğini ifade ederken Hayy ismi yaratana, kayyum esması ise yaratılana yönelik bir anlam kazanır. Allah mutlak diridir, yarattıkları üzerinde irade ve idare edicidir.

 Allah için kullanılan Hayy kelimesi Allah’ın dışındaki diğer varlıklar için de kullanılmıştır. Enbiya suresinde: “Her canlı şeyi sudan yarattık” buyurmuştur. Bu ayette görüldüğü gibi Hayy kelimesi Allah’ın dışında canlı bir varlık manasında kullanılmıştır.

Dirilik sıfatı insana nispet edildiğinde kendindeki ruhsal yetiyi, gücü ortaya çıkarabilmek adına nefsi engellerine, yetersizliklerine engel olması şeklinde tefekkür edilebilir.

Bunun için kul olarak bizler, bütün işlerde yardımı Kayyum olan Allah’tan beklemeli, itidal hâlde iken isteklere nail olacağımızı ve rızkının Allah tarafından devam ettirileceğini bilmeliyiz.

___

KUR’AN’DAN KAVRAMLAR

HASTA KALP

Kur’an-ı Kerim’de kalbe olumsuz manada nisbet edilen kelimelerden birisi de marazdır. Genel anlamda hasta kalp, kalplerdeki manevi hastalık olarak anlaşılmaktadır

Maraz, Arapça’da hastalık, rahatsızlık, hasta olma hali demektir. Kibir, gurur, benlik, bencillik gibi manevi bünyeyi rahatsız eden kusurlardan her biri marazdır. Kalplerinde hastalık var olanların bildirildiği ayetlerden bir kaçının metni şöyledir:

“Onların kalplerinde bir hastalık vardır. Allah da onların hastalığını çoğaltmıştır. Söylemekte oldukları yalanlar sebebiyle de onlar için elim bir azap vardır.” Bakara, 2/10

“O zaman münafıklarla kalplerinde hastalık bulunanlar, (sizin için) “Bunları dinleri aldatmış.” diyorlardı…” Enfal, 8/49.

“Kalplerinde hastalık olanlara gelince, onların da inkârlarını büsbütün artırır ve onlar artık kâfir olarak ölürler.” Tevbe, 9/125.

___

GÜNÜN NİYAZI

Allah’ım günümüzü hayırlı eyle.

Hikmetler ve doğru hükümler içeren kitabına gerçekten tâbi olanlardan eyle bizi.

Güzel davrananlar için rehber ve ikram olan o kitabın tümüne tam iman edenlerden eyle bizi.

Göğüslerimizde olana şifa olarak lütfettiğin o kitaba gönül verip şifasını bulanlardan eyle bizi.

Allah’ım.

Kalplerini zikir olan Kur’an ile tatmin edenlerden eyle.

Yalancı ve aldatıcı sözlerin peşine düşmekten muhafaza eyle.

Nefsin cerbezeli tuzaklarından korunanlardan eyle.

Kur’an-ı Kerim’i sadece ezberleyen değil anlayarak okuyup hayatına anlam katanlardan eyle.

Kendi kimliğini vahiyle inşa edenlerden eyle.

Şahsiyetini Fahr-i Kâinat Efendimizin örnek ahlakı ile oluşturanlardan eyle.

Allah’ım.

İmanımızı sabit kıl.

İkrarımızı kavi kıl.

Yolunda şaşırıp şımaranlardan eyleme.

Sebat gösteremeyip dağılanlardan eyleme.

Bizi istikametini bozmayanlardan eyle.

Allah’ım.

Nefse ve şeytana karşı dik duruşlu olanlardan eyle.

Hakkın dışında başka bir merciye eğilmeyenlerden eyle.

Yalnız Senden yardım dileyip yalnız Sana kulluk edenlerden eyle bizleri.

Sağlık ve afiyet lütfeyle.

Acılarımızı Kur’an ile sarmaya muvaffak eyle.

Amin!

___

AHLÂK-I HASENE UĞUR CANBOLAT

HİZMET

HİZMETİN olmalı.

Peygamberler nice zahmetlere katlanarak Allah’ın kullarına O’nun mesajını ulaştırdılar.

Çileler çektiler.

Hakaretlere maruz kaldılar, aşağılandılar, alaya alındılar ve zulme uğradılar.

Yine de görevlerini insanlardan hiçbir karşılık beklemeden yaptılar.

Çünkü tebliğ ve temsil ile emr olundular.

Söylediklerini ilkin kendileri yaptılar.

Ruhsatı değil azimeti tercih ederek bu görevi ifa ettiler üstelik…

Ve her daim şükür üzere oldular.

Hamd etmeyi öğrettiler.

Gerçek varlığın maddede değil mânâda olduğunu eylemleriyle yaşayarak gösterdiler.

Ey hakikat yolunun kutlu yolcusu!

Senin de hizmetin olmalı.

Himmetin olmalı.

Gayretin olmalı.

Çaba göstermediğin, uğrunda zahmete girmediğin, çilesine tâlip olmadığın şey senin değildir.

Senin olmayan, sahiplenmediğin şeylerin savunucusu olman ne kadar işe yarayabilir ki?

Ne seviyede tesir edebilir ki?

Fakirlik edebiyatı yapan zengin rolünden çıkmalısın evvela.

Hizmet öncelikle samimiyet ister.

İçtenlik talep eder.

Kalbî olmayı icap ettirir.

Kendi kalbini onarmayanın başka gönüllere şifa olması ne kadar mümkün olabilir ki?

Önce kalbini gerçek imanın merkezi yapmalısın.

Şirk pisliklerinden temizlemelisin.

İki gören şaşı bakışını düzeltmelisin.

Bunun için öncelikle vahyin kesin bilgisi ile donanmalısın. Tek ettiğin ilim farzını ifa etmeye hemen başlamalısın.

Kültürünü güçlendirmeli, görgünü arttırmalısın.

Gücünü ve imkânlarını başkaları için kullanmanın insanı nifaktan kurtaracak olan infak ile elde edebileceğini idrak etmelisin.

Güzel ahlakın önemli unsurlarından birisi kalbe hizmettir. İman odaklı olmaktır.

Hizmetini sadece insanlarla sınırlamamalısın.

Yaşadığın evrene borçlusun.

Salih amel diyebileceğimiz hizmet yükümlülüğün başta insanlar olmak üzere cümle yaratılmışlaradır. Çerçeveyi buna göre oluşturmalısın.

Sosyalleşmelisin. Aile, akraba ve çevreyle olan ilişkini sağlıklı biçimde düzenlemelisin.

Tabiatla iç içe olmalısın.

Hizmet görevini icra ederken sabrı kuşanmayı unutmamalısın. Yumuşak muamele şiarın olmalı. Sürekliliği esas almalısın. Görevini yaptıktan sonra neticeye Hakka bırakmalı başkalarından taltif ve teşekkür beklememelisin. Rabbin seni bu işlerde çalıştırdığı için şükür üzere bulunmalısın. Tevazu terazisi her daim yanında olmalıdır. İç muhasebeyi asla terk etmemelisin.

Ahlâk-ı hasene ehli olmak imana sadakattir, bilmelisin.

İnsanların ve diğer yaratılmışların ihtiyaçlarını giderenin ihtiyacını elbette Rabbimiz giderecektir.

Darda bırakmayacaktır.

Güzel ahlak kişinin evren arkadaşlarıyla iyi geçinmesi ve onlar için yararlı işler üretmesi yani hizmet etmesidir.

___

KATKI VERENLER: Serkant Dervişoğlu, Seval Yılmaz

29.03.2023

https://www.istiklal.com.tr/haber/ramazan-gunlugu-7/748592

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir