FASULYE ŞEHADETİ

UĞUR CANBOLAT

ARKADAŞIM anlattı.

Dedesi onu toprakla tanıştırmış dahası haşir neşir etmiş.

Aslımız olan toprakla ilişkimizin asılsız değil esaslı olması yolunda bir nevi hızlı eğitime tâbi tutmuş.

Dedesi lisanı hâl ile topraktan yüz çevirmemesini aksine ona tüm dikkati ile yönelmesini istemiş.

Toprağın büyük bir öğretmen ve talim ettirici olduğu mesajını her vesile ile hiç bıkmadan vermiş.

Toprağın aslında naif olduğunu, kaba davranılmaması gerektiğini ilk çocukluk yıllarında bu vesile ile öğrenmiş. Dedesine göre toprak kendisine gülene güler, bin bir çeşit yolla tebessüm edermiş.

Bununla kalmaz ona yemişler sunar, meyveler ikram eder, sebzeler takdim edermiş.

Yani gülmekle kalmaz doyurucu faaliyetleriyle kendisine hizmet edermiş.

NİSAN ya da Mayıs aylarından birindeymiş.

Beraber fasulye ekme çalışması yapmışlar.

Birer metre arayla itina ile açıp ıslattıkları çukurlara önceden biraz suya koyarak çürümüş, içi boş hastalıklı bireyleri ayıklayarak altına daha önceden serptikleri yanmış yani formante olmuş gübrenin üstüne beşer, altışar adet bırakmışlar. Yine üstüne attıkları gübreden sonra fasulye iriliğinin iki buçuk katı kadar toprakla kapatmışlar.

Sonrasında yumuşak olarak tercih ettikleri toprağa atılan fasulyeleri can suyuna doyurmuşlar.

Yanlarına besleyip güçlendirmesi dahası güçlü boy atması için mısır ekmeyi de ihmal etmemişler ama esas odakları fasulye imiş.

Bu işleri yaparken dedesi sürekli yaptıkları işlemleri birer birer izah edip anlatıyormuş.

Örneğin toprak ısısının yüksek olmasının önemli olduğunu vurgulamış. Ekolojik şartlara uyulması icap ettiğinden bahsetmiş.

Kendileri elleri ve çapa yardımıyla yapmış olmalarına karşı büyük bostanda veya tarlada yapılacaksa mibzer ile ekimin yapılabileceğini aktarmış.

Toprağın yüzeyine çıkıp 4-5 yaprak görüldüğünde fasulyenin bir çapa bitkisi olmasından dolayı ilk çapanın yapılmasını on beş gün sonra ise ikincisinin yapılması gerektiğini açık seçik açıklamış.

Çiçeklenme döneminde çapa yapılmaması gerektiğine dikkatini çekerek hasadın vaktinin ehemmiyetine de temas etmiş.

Çocuğa âdeta bir oyun oynuyormuş gibi anlatıyormuş ama işin ciddiyet, dikkat ve itina ile yapılması gerektiğini de her halinden belli ediyormuş.

BU işlemler sırasında dede torunun bu hummalı çalışmasına tanık olan komşu biraz çıkışır gibi olmuş.

“Şuncacık çocuğu neden kendi işlerine âlet ediyorsun?” demiş.

Dedenin canı biraz sıkılmış tabi ama cevapsız bırakmak yakışık almayacağı için komşusuna nezaketle “Ben ona fasulyenin şehadetini gösteriyorum” demiş.

İşte hayat böyledir.

Kimi önünü zor görür, kimi uzağı şöyle böyle görür kimi ise uzağın uzağını en berrak şekilde ihata eder.

Arkadaşımın dedesi üçüncü sınıfın içine giren âriflerden bir er imiş.

Âşığın dediği gibi, “Herkes kemâlini söyler!”

ARKADAŞIM “Dedemin yaptığı şey  aslında fasulyenin şehadetine beni şahit kılmaktı” dedi.

Bizim dünyanın müşahidi olmamız gerekiyor.

Olana, bitene, ölene, yitine her şeye şahit olmak için yaratılmışız.

Şehadet ehli olmamız gerekiyor.

Kendine şahit olmak çok önemli. Kendinde olana şahit olmak yine bir o kadar mühim…

Sonra toprağa… Toprakta olup bitene…

O, olup bitişler sırasında gökten gelen yardımlara, rahmete…

Rüzgâra, güneşe, suya…

Ardından çevremize. İçimize ve dışımıza. Yani her şeye…

Ve Hakkın birliğine, tekliğine, azametine, rahmetine, merhametine…

İşte o zaman ancak gerçek şahitlik gerçekleşebilir.

Rabbimizin her an bir yaratışta olduğuna hakkıyla şahit olabildiğimiz vakit hakikatte şehadet getirmiş olabileceğiz.

Yoksa içeriğini tam kavrayamadığımız, mahiyetine vakıf olmadığımız sadece dilimizle getirdiğimiz şehadet eksik kalacaktır.

Kim bilir o dedemiz fasulyenin şehadeti üzerinden torununu gerçek bir şehadete taşımak istemişti.

Satıhta değil derinden derine bir şehadete…

Cümlemize nasip olsun inşallah.

ANLIYORUZ Kİ, bizimde fasulye itinasıyla eğitim görmemiz gerekiyor.

Doğru zamanda kanıta dayalı vahiy bilgisiyle, vakti vaktine Resul muhabbetiyle, araya giren sahteliklerin ise ayrık otlarının çapalanarak ayıklanması gibi kalbimizin, aklımızın özen ve şefkatle şerden arındırılmasına ihtiyaç var.

Kısacası mesele sadece fasulye değil!

Ya selâm!

29.04.2023

https://www.istiklal.com.tr/kose-yazisi/fasulye-sehadeti/756617

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir