UĞUR CANBOLAT
AHLÂK-I HASENE erleri gidişatını düzgün tutma hususunda ciddi olanlar arasından çıkarlar.
Bu mesele onlar için çok önemlidir zira belirleyicidir.
İlk elden yapılan bir yanlışlık, gevşeklik, rehavet, manevi uykululuk hâli ciddi şekilde kişiyi geride bırakacağından ipin ucunu baştan sıkı tutmak onların en belirgin şiarlarındandır.
Yapılması lazım geleni ertelemek, vaktinde yapmamak, yaşanılan vaktin hakkını vermemek sonra yapılacak tüm eylemleri geç bırakacağından ve hepsinden geri kalınacağından onlar bakımından ilk rehavet ilk vurgunu yemek demektir.
İlk vurgunun yaraladığı kalbin yeniden inşa edilmesi veya tadilata alınması gerçekten ciddi zaman kaybı olacaktır. Bu nedenle güzel ahlak yolunun güzelliklerini her daim arttırarak sürdürmeye ahdetmiş kişiler ilk günahın çok önemli olduğunda müttefiktirler.
Bir defa yapılan yanlışlık yine yapılabilecektir.
İlk yalanın açtığı kapıdan nice yalanlar girecektir.
Dürüstlüğü ihlal eden ilk yalpalama kişiyi ayaklar altında bırakacaktır.
İlk boşaltılan olumsuz duygular sonrakilerin fırsatlarını kollayacak ve bulacaktır.
Bir kez yapılan ertelemenin oluşturacağı yalancı konfor algısı diğerlerinin zeminini oluşturacaktır.
İşte tüm bu sebeplerle yüksek erdem yolcuları ilk günah meselesinde ciddidirler.
Şeytana ve nefse bu kapıyı kapatmak için azami gayret gösterirler.
Zira diğer türlüsü bir kereliğine bile olsa gidişatı bozmaktır.
İstikameti şaşırmaktır. Şaşı görmeye rıza göstermektir.
Emin olma hususunda ilk fireyi vermek ve ilk kara deliğin açılmasına sessiz kalmaktır.
Bu yolun salikleri temel ve değişmez örnekleri olan Fahr-i Kâinat Efendimizin Ahlâk-ı Muhammedisini bir defa bile olsa asla ihlal etmeyi göze alamazlar. Kalpleri titrer.
Bireysel kimi amellerin gecikmeleri halinde kaza edilebileceğini kabul edebilirler belki ama ahlaki bir zaafın kazasının olmayacağını bilirler.
Gidişatı bir defa bozanın tekrar bozmayacağının garantisini vermezler.
“Bir kere yalan söylesem bile bir daha söylemem” gibi avuntuların gaflet perdelerini üstlerine çekmezler.
“Bir kez dürüstlükten sapsam da sonra kendimi düzenler ve düzeltirim” gibi şeytanın hileli davetlerine yüz vermezler. Zira onun desiseleri konusunda yüce kitabımızdan gönüllere serlevha yaptıkları âyetler vardır.
Kusur işledikten sonra elbette Rabbimizin tövbe kapısının açık olduğunun idrakindedirler. Tüm dirençlerine rağmen yine de beşeriyet gereği ayakları kayarsa anında pişman olup yakarırlar ve hemen bir iyilik yaparak tekrar aynı vartaya düşmemek hususunda azimlerini güçlendirirler.
Ey hakikat yolunun gidişatını düzgün tutmaya çalışan emin olmayı mühimseyen yolcusu!
Olumsuz duyguların kalbine doğru sinsice ilerlemesine izin verme.
Şartların mahkûmu olma.
Güzel ahlak yolcuları gibi sen de şartların şekillendirdiği insanlar yerine şartları düzenleyip değiştiren ve onları kesin kanıtlara dayanarak düzenleyen kişilerden olmaya çalış. Teslim-i silah etme.
Ahiretin varlığına gerçekten iman etmiş kimseler dünyanın menfi şartlarını sonsuz hayat için geçerli saymazlar. En olumsuz ortam ve şartlarda bile gidişatını bozmazlar ve emin olma vasıflarını yaralamazlar. Böyle azap verici bir durumun içine düşmemek için imanına musallat olacak virüsleri önceden sezerek imha ederler.
Rabbi hakkında uydurulan yalanlara meylederek aldananlardan olmadıkları gibi hayatın hakikatini de yalan yorumlarla zehirlemezler. Allah’ın koyduğu dengeye uyumlanarak sosyal yasalara uygun davranırlar. Gidişatı düzgün eminlik vasfına ancak bu şekilde erişebileceklerini net olarak bilirler.
Dolayısıyla sen de dünyanın aldatıcı çeldiricilerine onlar gibi set olmak ve gidişatını memnun olunmuş bir eminlik üzere sürdürüp finalini imanla yapmak istiyorsan yol budur.
29.08.2024