MÜSLÜMAN olmanın ne demek olduğunu anlamadığımızı idrak etmemiz gerek evvela.
Kendini sorgulamayan dünyayı sorgulayamaz.
Kendine anlam veremeyen yaşananları anlamlandıramaz.
Yüce kitabımıza dayanmayan çözümler bize taze kapılar açamaz.
Derin düşünmenin, tefekkür etmenin, sebep sonuç ilişkilerini kurmanın ibadet olduğunu kabul etmeden ve bunun gereğini yapmadan yeni parlak fikirlere ulaşamayız.
Bize söylenenleri en küçük bir sorgulamaya tabi tutmadan kabul etmeye devam ettiğimiz müddetçe güdüleyenler bunu farklı maniplasyonlarla sürdürecek ve bizim sürü psikolojini devam ettirmemiz için ellerinden geleni artlarına koymayacaktır.
Kalbimizin sınır boylarını koruyamadığımız müddetçe başka sınırları da koruyamayacağız.
İçimizdeki imanı, ikanı, tevhidi, birlik şuurunu tahrip eden içimizdeki zorbayı teşhis edip başını düşürmediğimiz sürece dışımızdaki zorbalar bizleri katletmeyi sürdürecekler.
Bombalayacaklar.
Soykırımlarını devam ettirecekler.
Yakıp yıkacaklar.
…
NEDEN hep başkalarına kızıyorsun?
Onları anlayışsızlıkla, zorbalıkla suçluyorsun?
Tüm kabahat onlarda mı?
Gerçekten böyle mi düşünüyorsun? Bu kadar mı idrakin?
Olup biten şeylerde kendine dair bir pay yok mu?
Neden bunun üzerinde düşünmeyi ve kabahatlerini görmeyi denemiyorsun?
…
MESELEYİ istişare ettiğim bir büyüğüm “Başka yerde arama” dedi önce sonra devam etti.
“Dışarıda zorbalar var, evet. Şu günlerde yaşanan insanlık katliamını hepimiz görüyoruz. Hastaneler bile bir kıymık merhamet taşınmadan yerle bir ediliyor. Çocuklar katlediliyor. Diğer korkunç yan ise bunlara dünyanın gözünü boyamak için kendilerince mazeret üretmeye çalışmaları. Zorbalar var, zorbalıklar var ama sadece dışarıda değil ki, içinde de var. Kendinde mevcut. Sen içindeki zorbaya bakarsan dışındakini de görüp teşhis edeceksin. Ve imanının sana verdiği gerçek öfkeyi, kutsal mücadeleyi ateşleyeceksin.”
Biraz ara verip devam etti. “Eğer içimizdeki zorbayı fark edip imanımıza, tevhide, Kur’an-ı Kerim’e karşı gösterdiğimiz duyarsızlık zorbalığını imha etmeyi başarabilseydik dışarıya da etki edebilecektik. İnanmışlar olarak birbirimizle yaptığımız meşrep kavgalarının, taassup savaşlarının nasıl bir yönlendirme ve güdülemenin neticesi olduğunu imanın feraseti ile teşhis edebilseydik tedavisine geçebilecektik. Ama hikâyelerle avunduk, kerametlere tutunduk, kurtarıcılar bekledik, sevip değer verdiklerimize tevhide uymayan pâyeler verdik. Çorbalar içtik, zikirler çektik, birbirimize yine birbirimizin reklamını yaptık. İçimize kapaklandık. Yani düşmanın istediği gibi davrandık. Hatta bu hususta yarıştık. Şimdi ise kalkmış sahte kahramanlıklar peşine düşüyoruz. İslam diyoruz ama İslam’dan haberimiz yok. Kur’an diyoruz ama bir defa bile anlayarak okumadık. Peygamberimiz diyerek elimizi kalbimize götürüyoruz ama onun ribat anlayışını bilmiyoruz, iman nöbetinin nasıl tutulacağına dair gösterdiği örneklerden haberimiz yok. Ve maalesef slogan atmakla bu işlerin çözülmesini umut ediyoruz. Dışarıda gördüğün her şeyin kendindeki karşılığını ara bul. Onun üzerine git. Kahramanlıksa merakın burada ara. Kendine kahraman ol, kendinin kahramanı ol.
Fethi kendinde başlat. Kendine fatih ol. Tüm kötü duygularını esir al, ıslah et onları.
Kendini dengeye getir. Muhaseben sahih olsun. Hile karıştırma. Aşırılıklardan korun. Merkeze gel. Ancak böyle başarabilirsin içindeki zorbayı yenmeyi ve ardından dışındaki zorbayı alt etmeyi.
Bunu gerçekleştirmeden esenlik insanıyım deyip durma sağda solda.
Kendini tanı, anla. Niyetini sağlam tut, gayretini güçlü.”
…
ÜZERİNDE düşündüm epeyce. Söylediklerinde en küçük bir abartı bulamadım.
Noktasına, virgülüne kadar doğruydu.
Ben, bende olanı ne kadar görebiliyordum ki dışımdakine bir açılım getirebileyim.
…
KENDİMİZE hile yapıyoruz.
Aldanışların en korkuncu bu. Kendimizi aldatıyoruz. Bundan geçici de olsa haz alıyoruz.
Bir nevi sarhoşluk hâli.
Uyuşturuyoruz kendimizi.
Demem o ki; dışımızdaki zorbayı belirleyip canına okumak için içimizdeki zorbayı keşfedelim.
Geç kaldığımız bu eylemi artık fiile çıkaralım.
Ki, zorbalarla mücadele edebilelim.
İç ve dış denge sağlanmadan yaptığımız hiçbir faaliyet bize beklenen gerçek çözümü getirmeyecek.
19.10.2023