UĞUR CANBOLAT
AHLÂK-I HASENE erleri Rabbimiz tarafından bizlere iki hayat hakkı tanındığını derinden idrak edenlerin arasından çıkar. Bu mesele onlar için o kadar önemlidir ki, birini diğerinden asla ayırmazlar.
Birini öteleyip diğerini yüceltmezler.
Allah’ın bizlere tanıdığı iki hayat hakkının da çok mühim olduğunu ve birbirini besleyip doğurduğunu bilirler. Bu sebeple ikiliğe düşmezler. Aynı hassasiyetle yaklaşırlar.
Güzel ahlak yolcuları yaşadıkları dünya hayatını ahiretten ayrı düşünmezler. Birlikte mütalaa ederler.
Tek kanatlı bir kuşun nasıl istenilen hedefe ulaşamayacağını, sağlıklı bir uçuşu sonlandırıp sahili selamete erişemeyeceğini biliyorlarsa sadece dünyevi endişelerle yaşanan bir hayatın istenilen, beklenilen müjdeleri de barındırmayacağına müdriktirler.
Yani dünyada ahireti hesap etmeden yaşamazlar.
Sonlu olanı sonsuzmuş gibi algılayarak kendilerini avutmazlar.
Zira sonlu olanın sonsuz olanı doğurduğunu bilirler. Fena olandan ebediyete kanatlanmak isterler.
Yüksek erdem yolcuları elbette bu dünyayı kötü yaşayanların, yalana dolayanların, menfaatlerinden başka kutsal tanımayanların, çıkarları için her türlü sınırı aşmaya hazır olanların da öteki yakada sonsuz yaşayacaklarını bilirler. Ancak burada bir tercih yaparlar.
Akıllarını çalıştırıp, kalplerini işleterek, özgür iradelerini kullanıp sahih bir tercih yaparlar.
Evet, her halükârda sonsuzluk önümüzdedir, o halde acısı yüksek, elemi katmerli, dayanılması çok müşkül olan azap dolu bir ebediliği değil saadet içre bir sonsuzluğun talibi olurlar.
İkinci hayat hakları olan ahireti ıstıraplar içinde kalarak kıvranmamak için bu birinci yaşam hakkı olan dünyada rahman ve rahim olan Allah’ımızın vahyi ile bildirdiği Nebi’lerin tebliğleri ile duyurduğu prensiplere uymayı aklın en birinci gereği olarak sayarlar.
Ertelenenin, gelmeyeceğine inanmanın müşrik ahlakı olduğunu kabul ederler.
Rabbimizin Kur’an-ı Kerim’deki müjdelerine ve korkutmalarına gün gibi inanırlar. İnanmış gibi yapmazlar.
Kamilen inanmadığı halde inanmış gibi yapmanın onları ne gibi azap çukurlarına götüreceğini bilirler.
Zira vahye muhatap olma hususunda samimi ve ciddidirler.
Fahr-i Kâinat Efendimizin mübarek örnekliğinde ısrar ederler.
Bu iki umdeye yapıştıkları vakit dışarıdan gelen din gibi görünen ama dinin hakikatine yüzde yüz ters olan mistik söylemlere itibar etmezler.
Vahyin aydınlattığı akıl ve kalp şeytan ve nefsin avutucu konfor tuzaklarını anında sezip tahrip eder.
Ey hakikat yolunun iki hayat hakkının farkına vararak iman uyanıklığını yaşayan yolcusu!
Eğer sen de güzel ahlak erlerinin tercih ettiği gibi nimet verilmişlerin izini takip etmek istiyorsan gaflet perdelerini yırt. Uyuşukluğu terk et. Dünyevi hazların havuzunda boğulma.
“Ahiret Ciddiyeti” kavramı üzerinde uzun uzadıya düşün. Tahlil et. Eksiklerini kendini kayırmadan tespit et. Başkalarının himmetine kendini bırakma. Allah’ın rahmetini celbetmenin ilkelerini öğrencisi olduğunu iddia ettiğin Kur’an’dan bizzat kendin öğren.
Resullerle birlikte vahyin öğrencisi olma şerefini hiçbir paye ile takas etme.
Bize Allah’ı ve hayatı en sarih biçimde anlatan, hayatında örnekleyen Şanlı Peygamberimizin öğretilerinden şaşma. O’nun iki hayat hakkını nasıl algılayıp anlattığını ve sahabe efendilerimizin bu anlatımları baş tacı yaparak ne şekilde günlük pratiklerine taşıdıkları üzerinde yoğunlaş.
Hayallere kapılma, anlatılan mistik hikâyelerin uyuşturucu etkilerini bertaraf et.
Bu dünya hayatının sana bahşedilmesinin hikmetini kavrarsan, yani birinci hayat hakkını ne kadar iyi değerlendirebilirsen, Rabbimizin emir ve yasakları hususunda yüksek seviyede ciddi olursan o kadar ikinci hayat hakkında mutlu olacağını, saadetli müjdelere kavuşacağını bir an bile aklından çıkarma.
Unutma, ikinci hayat hakkında acıya düşmen veya mükafata kavuşman birinci hayat hakkını nasıl değerlendirdiğin belirleyecek.
27.03.2025