UĞUR CANBOLAT
HEPİMİZ nice krizlerle yüz yüze gelip mücadele ederek bu günlere gelmişizdir.
Hayatımız esasen krizlerle örülü.
Fark edip mücadele etmeyi seçtiklerimiz var ve hiç fark etmediğimizden yenildiklerimiz mevcut.
Netice itibariyle dört yanımız krizlerle çevrili.
…
EKONOMİK krizleri bilmeyenimiz var mıdır?
Dahası yaşamayanımız bulunur mu?
Şu ya da bu şekilde kapımızı çalmış ve canımızı sıkmıştır.
Onunla mücadele etmek yaşama tutunmanın bir diğer adı artık neredeyse…
…
İKLİM krizi nice vakittir dünyanın gündeminde.
Üzerinde çalışmalar yapılıyor, kafa yoruluyor, toplantılar düzenleniyor ve hatta aktivistler risk gerektiren girişimlerde bulunuyorlar.
Tüm dünya milletlerini düşündüren bir mesele.
…
COVİD krizini tüm dünya insanı olarak birlikte yaşamadık mı?
Çoğumuz pençesine düşüp ev hapsine mahkûm olmadık mı?
Yalnızlığı keşfetmedik mi?
Hastanelerde nicemiz bununla mücadele etmedi mi? Bir çoğumuzun yakını bu krizle başa çıkamadığından hayatın öte yakasına göçüp gitmedi mi?
…
GÖÇMEN krizi yine dünyanın başının püsküllü belası değil mi?
Ve hep öyle olmadı mı?
Tehcir yaşayanların yudumladıkları acılar kendilerinden sonraki kaç nesle sirayet etmiyor mu?
Anneler ninnilerinde evlatlarına aktarmıyor mu çektikleri bu çileleri?
Romanlara, hikâyelere konu olmuyor mu? Şiirler yazılmıyor mu?
…
PSİKOLOJİK krizler çağımızın inkâr edilemeyecek bir gerçeği olarak önümüzde durmuyor mu?
Her gün bir yakınımızda, dostumuzda, arkadaşımızda farklı emarelerine rastlamıyor muyuz?
Üniversitelerin bu kadar yoğun psikolog mezun etmeleri yine bunun en büyük bir delili değil mi?
Ailelerde yaşanan iletişim krizleri, buna bağlı olarak meydana gelen birbirini anlayamamanın oluşturduğu başka yeni krizler hayat kalitemizi düşürmüyor mu?
Ebeveyn ile çocukların ayrı dünyaların yolcuları olması yine bir kriz değil mi?
Konfor alanından çıkmak istemeyişlerimiz yine hem kendisi bir kriz hem de başka krizlere kapı aralayan bir olgu olarak durmuyor mu önümüzde?
…
ÜÇ hafta önce benim de yaşadığım kalp krizi olgusu da var örneğin.
Uzmanlar; “Koroner arterlerin tıkanması ya da aşırı daralması sonucu kalp kasına giden kan akışının durmasına verilen isim” olarak tarif ediyorlar.
Belirtileri de var bende göstermemiş olsa da. “Kalbin yeterli oksijen alamaması sonucu ani olarak oluşan kalp krizinin en temel belirtisi kalp ağrısı olarak da adlandırılan şiddetli göğüs ağrısıdır.
Kalp nedir peki?
Oksijen ve besin maddeleri taşıyan kanı pompalayarak vücudun diğer bölgelerine dağıtan, elektrikle çalışan hayati organdır. Vücudun en güçlü kası olan kalbin içinden dakikada yaklaşık 5 litre kanın geçmekte olduğu kaçımızın hatırında acaba? Yine uzmanlar kalbin tüm vücuda gerekli kanı pompalarken, kendisi de koroner arter adı verilen damarlarla beslendiğini, koroner arterlerde; yağ ve diğer maddelerin birikmesi sonucu daralma veya tıkanma oluşabildiğine önemle dikkat çekerek mühim uyarılarda bulunuyorlar.
…
KALBİN MENEVİ KRİZLERİNDEN bahsetmemek önemli bir eksiklik olur.
Belki de esas kriz budur.
İnsanî krizler de diyebileceğimiz kalbin krizlerini görmezden gelmek veya hesaba katmamak bize sadece dünya hayatımızla sınırlı olmayan önemli kayıplar yaşatır ki, telafisi imkânsızdır.
Şükran borçlu olduğum NP İstanbul Hastanesinden Dahiliye Uzmanı Dr. Ayhan Levent’in dikkati ve hassasiyeti, Sağlık Personeli Turgay Kirveli’nin organizasyonu ile kardeşliği ve Hisar Hospital’den Kardiyoloji Uzmanı Dr. Mehmet Saygı’nın gayreti ve yakın ilgisi ile hamdolsun bu kalp krizini atlattık.
Peki, kalbimizin manevi krizlerini nasıl geride bırakabileceğiz?
Mutsuzluğu nasıl yenecek ve anlamsızlık ile amaçsızlıkla nasıl mücadele edeceğiz?
Şirki, küfrü, nifakı, hasedi, fesadı, şükürsüzlüğü, merhametsizliği, bencilliği, konformizmi, tembelliği, narsizmi, hatada ısrar etmeyi nasıl ardımızda bırakacağız?
Bunları ve burada sayamadığımız nicelerini tespit edip onlarla mücadele edip yenmediğimiz sürece kalbimizin manevi krizleri sürecek…
Ve dünya daha da yaşanılmaz bir yer olacak.
Ya Selam!
31.01.2023