NE zaman içim dışıma taşsa hep bunu düşünürüm.
Ne vakit dışım içime fazla gelse yine gelip aynı noktaya kilitlenirim.
Bir mezurası olmalı insanın…
Kendini ölçümlemesi, fazlasını, eksiğini görmesi için.
Bundan daha önemlisiyse kendisi mezura olan bir dosta sahip olmaktır.
Bir arkadaşa, yoldaşa, yârene…
Sadece terziler mi yapar mezura ile ölçü alma işlemini…
Okuduklarımız, duyup kulak kabarttıklarımız, sohbet sofralarında ikram edilenler…
Hepsi bizim mezuramızdır.
Yeter ki, biz ölçümlenmeye hazır olalım.
İncelmeyi hedefleyelim. Zerâfet bahislerinde sınıfta kalmaktan korkalım.
Ölçülere sığmayan kabalıklarımızı törpüleme içgörüsü kazandığımız zaman başlangıç noktasına gelmiş sayılırız.
Gerisi gayretimize kalmış.
Mezuraya kendini tabi tutamayanlar mezun olamazlar.
Ziyanları hesapsız olur. Tartıya, ölçüye gelmez.
Geçenlerde bir âşıktan duymuştum da, pek bir hayret etmiştim.
İyi ki, mezuralarım var, iyi ki diyordu.
Onlar olmasa ben ben olmam, benliğim ben olurdu diye de ilave etmişti.
O günden beri etrafıma baktım kendimi merkeze alarak. Meğer ne çok mezurası olmayan kişiler varmış.
Ne çok ölçüsüzmüşüz.
Ve ne kadar fazla incelmesi gereken yanlarımız varmış.
Bugünden tezi yok acilen mezura dostlar edinmeliyiz.
Yoksa bu kabalık dünyayı istila edecek.
Ve nefessiz kalacağız.
04.01.2018