SEMBOLİK HEVESLER

UĞUR CANBOLAT

NE YAZIK Kİ, gerçeklerle yaşamak ve hakikatte var olmak yerine çoğu defa sembolik heveslerin peşine düşüyoruz.

Hakikisi olmanın güç olduğunu bildiğimizden buna gayret gösterip seçilmiş doğru hedeflerin istikâmetinde yürümek yerine sembolik ve sahte varoluşların esiri oluyoruz.

İşin en acı veren yanıysa zamanla bu sembolik, içi boş olan kof heveslerimizi gerçek gibi görüyor olmamızdır. Bu tuzağa düşmemizde elbette şeytanın ve nefsimizin azımsanmayacak ölçüde katkısı vardır. Kökleşmesi ve artık durumu gerçekmiş gibi algılamamız için bu iki gücü temsil eden insan sûretinde aldatıcı yardımcıların payını da unutmamak gerekiyor.

Her ne olursa olsun temelinde bizim tam bir özgürlüğe kavuşamayışımız, reşit olamayışımız, olgunlaşamayışımız ve buna bağlı olarak irademizi kullanamayışımız yatıyor.

Kabahati başkasına yıkmak mümkün olsa bile bu tutumumuz işe yarar değildir.

Bizi sorumluluktan kurtarmamaktadır.

Mükellefiyetimizden asude kılmamaktadır.

Suç bizimdir.

Kabahat bizdedir.

Sorumluluk boynumuzdadır.

Ve bilmeliyiz ki, riskleri de çok büyüktür.

MÜSLÜMANLIĞIMIZ Kur’an-ı Kerim’e birebir uygunluk arz etmediğinden sembolik kalmaktadır.

Mü’min oluşumuz İlahî Vahye tam bir mutabakat göstermediğinden simgesel olmaktan bir adım ileriye gidememektedir.

Dervişliğimiz hırka ve takke ile yani görünürlükle sınırlanıp çerçevelendiğinden kalbimiz gerçek bir aşk ile atamamaktadır.

Kendi başına bir değere sahip olmayan simgeleri gerçeğin kendisi olarak algılamaya ve bunu herkese aşikâr etmeye başladığımızdan beri ruh fesadına uğradık.

Sahtelerle yetindik.

Bu, bizi geçen süreçte sahte yaptı ama bunu sürdürdüğümüzden içsel bir sıkıntı yaşamadık.

Hakikatin değil sembollerin savaşını vermeye başladık.

Sembolik heveslerin sembolik mücahitlerine dönüştük.

Ağır olan ise bunu gerçek bir cihadın yerine ikame etmemizdi.

Yaşamadıklarımızı yaşamış gibi, tecrübe etmediklerimizi etmiş gibi, müşahede etmediklerimize şahit olmuşuz gibi hallere büründüğümüzden gafletimiz katlandıkça katlandı.

Kendi kulluğumuzu tam bir iman, şuur ve aksiyon ile ifa etmek yerine başkalarının kulluklarının zabıtası olmayı yeğler olduk.

Bu kolayımıza geldi.

Hoşumuza gitti.

Bu sebeplerle sosyal mecralar sahte şeyh, mürşit, hoca ve dervişlerden geçilmez oldu.

Hepimiz yaşamak yerine sembolik heveslerle anlatıcı olmayı tercih eder olduk.

Alkışla yani övgüyle beslenmeye başladık.

Hazmetmediğimiz, bilinç imbiklerinden geçirip kendimize ait müşahedeler hâline getirmediğimiz şeyleri etrafa afra tafra atarak saçar olduk.

Temsil etmediğimiz bir inancın sembolik heveslerle gönüllü tebliğcisi seviyesine yükselttik kendimizi.

Hakikisi olmak yerine ünvanlarını giyindik.

Ezberlerimizi anladıklarımızmış gibi pazarladık.

Sembolik ödüller, pâyeler, makamlar verdik şahsımıza ve başkalarına…

Geçenlerde yıllar sonra karşılaştığım eski bir arkadaşımdan “Neredesin, neler yapıyorsun?” sualime “Mutmainnedeyim” cevabını aldım.

Oysa herkesten ve her şeyden müşteki idi.

Oturup halleştiğimiz iki saat boyunca sürekli şikâyetlendi.

Başta ailesi, eşi ve çocukları olmak üzere yüzünü tuttuğu herkesten yakındı.

Ne bir gram mutluluk ne de bir kıymık huzur emaresi taşımıyordu.

“Sembolik boş ve kof heveslerle reel durumunu örtüyorsun, kendi kendinin kâfiri oldun” cümlesi ağzımdan kaçıverince kızılca kıyâmet koptu tabi.

ÖNCE gerçek dostlar edinmeliyiz bizi tahlil edecek ve ayakları yere basan yorumlar yapacak.

Danışacağımız hakiki, sahici ama bir o kadar da âhiretimiz için şefkat gösterecek merhametli yârenlere ihtiyacımız var.

Kalbimize atılan zehirli okları çıkarıp yüreğimizi gerçeklerle onaracak olan…

Sembolik heveslerimizin aldatıcılığını bize gösterebilecek iman cesaretine kavuşmuş gerçek gönüldaşlar gerek bize.

Her hevesin, eğilimin, isteğin, arzunun, meylin gerçek olmayabileceğini kalbimize haykıracak olan…

Sevgili Peygamberimizin kulluk çizgisine bizi taşıyabilecek fedakârlığı yüklenebilecek…

Süfli ve sembolik heveslerden arındırıp hakikatli hedefleri işaretleyebilecek ilme, irfana, zihnî aydınlığa, fikri güce ve samimiyete muktedir olan güzel yol arkadaşlarına ihtiyacımız var.

Nasip olur inşallah…

Ya Selâm!

19.01.2023

https://www.istiklal.com.tr/kose-yazisi/sembolik-hevesler/734285

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir