Pozitif Psikoloji ve Psikolojik Sağlamlık

UĞUR CANBOLAT

Yaşadığımız kaygı, korku, geleceğe dair umutsuzluklar ve bunların bir sonucu olarak hayat olaylarına verdiğimiz olumsuz anlamlar bizleri getirip depresyon kapısının önüne bırakıyor.

Güçlü bir kişilik geliştirip psikolojik esnekliğe sahip olamadığımız zaman ise amansız bir bedbinliğin içinde buluyoruz kendimizi.

Mutlu olamıyoruz, umutsuzluk erezyonlarına maruz kalıyoruz, iyimserlik kaybı yaşıyoruz ve buna bağlı olarak şükran duygusundan yoksun hâle geliyoruz.

Öz-saygı kayboluyor, öz-anlayış gelişemiyor ardından zekâmızı kullanamaz duruma geliyoruz. Sonrasındaysa iç denetimimizi yitiriyoruz.

Hayata anlam katıp katkıda bulanamadığımız zaman bu defa değersizleşme ile yüz yüze geliyoruz.

Peki, bu işten nasıl çıkacağız?

Çemberi nasıl kıracağız?

Psikolojik sağlamlığa nasıl ulaşacağız?

Mutluluğu nasıl yakalayıp ne şekilde huzurun sakin kollarına güvenle kendimizi bırakacağız?

İşte bu ve benzeri pek çok sorunun cevabını işin ehli, alanda önemli çalışmaları bulunan ve bitmeyen bir gayretin sahibi Prof. Dr. Tayfun Doğan Hocaya sorduk.

Aldığımız cevapları siz İstiklal Gazetesi okuyucularıyla keyifle paylaşıyoruz.

___

Sizin kongrelerini yaptığınız “Pozitif Psikoloji” son yıllarda oldukça gündemde? Bu yaklaşım hakkında bilgi verebilir misiniz?

-Psikoloji, insan davranışlarını ve zihnini inceleyen bir bilim dalıdır. Ancak tarihsel süreç içerisinde daha çok olumsuz insan davranışlarına odaklanmıştır. Bundan dolayı da bu alanın profesyonelleri depresyon, anksiyete, kaygı, öfke gibi ruh sağlığı sorunlarına daha çok eğilmişlerdir. İnsanın olumlu yönleri ve güçlü özellikleri ise büyük oranda ihmal edilmiştir. Bir bakıma ruh sağlığı profesyonelleri mutsuz bireyleri daha az mutsuz etmeye odaklanmışlardır. Ruh sağlığı yerinde, mutlu, anlamlı ve amaçlı bir hayat süren bireyler, araştırma ve inceleme konusu yapılmamışlardır. Bu anlayışı değiştirmek üzere, 1998 yılında dönemin Amerikan Psikoloji Birliği Başkanlığını yapan Martin Seligman ve arkadaşları, psikolojinin insanın erdemlerine ve güçlü özelliklerine de odaklanması gerektiğini belirterek pozitif psikoloji yaklaşımını başlatmışlardır. Pozitif psikoloji “İyi yaşam nedir?”, “Nasıl mutlu olunur?”, “Ruh sağlığı yerinde insan kimdir?” gibi sorulara cevap arayan ve bunu da bilimsel araştırma yöntemlerini kullanarak gerçekleştiren bir yaklaşımdır. Gelinen süreçte, pozitif psikoloji tüm dünyada büyük bir ilgi görmüş, bu alanda çalışan akademisyenleri bir çatı altında toplamış ve bu alanın profesyonellerinin dikkatini insanın erdemlerine ve olumlu özelliklerine çekmeyi başarmıştır. Biz de Türkiye’de bu yaklaşımın tanınması ve yaygınlaşması adına çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Bu çerçevede bu yıl 4. Avrasya Pozitif Psikoloji Kongresi’ni düzenledik. Ayrıca konu ile ilgili seminer ve eğitimlerimizde devam etmektedir.

Pozitif psikoloji çalışmaları hangi alanlara odaklanmaktadır? Ayrıca araştırmalar hangi yaş grubu üzerinde yoğunlaşmaktadır?

-Pozitif psikoloji ile ilgili yapılan çalışmalar başta eğitim ve sağlık alanı olmak üzere, iş yaşamı ve aile yaşamı gibi alanlarda yoğunlaşmaktadır. Araştırmalar çocuklardan yaşlılara kadar tüm yaş gruplarını içermektedir. Bugün tüm yaş gruplarını psikolojik iyi oluş düzeyleri ve yaşam kalitelerinin nasıl artırılabileceği ile ilgili çalışmalar yapılmaktadır. Bu çalışmalardan elde edilen bulgular konuyla ilgili yönetici, ebeveyn, öğretmen gibi herkes için yol gösterici bir kılavuz olarak değerlendirilebilir.

Pozitif psikolojiye “Mutluluk Bilimi” de diyebilir miyiz?

-Mutluluk konusu pozitif psikolojinin en temel konusudur. Ancak bu disiplini sadece mutluluk bilimi olarak nitelendirmek doğru değil diye düşünüyorum. Çünkü pozitif psikoloji mutluluk konusunun yanında umut, affedicilik, iyimserlik, öz-saygı, hayatın anlamı ve amacı, yaşantı zenginliği, psikolojik sağlamlık, merhamet, özgecilik, şükran duyma, öz-anlayış ve cesaret gibi daha pek çok konu üzerinde çalışmaktadır.

Mutluluğu nasıl tanımlıyorsunuz ve pozitif psikoloji bu konuda neler söylüyor?

-Mutlulukla ilgili oldukça derin araştırmalar var ve kavram farklı şekillerde tanımlanmaktadır. Benim en çok benimsediğim mutluluk tanımlarından birisi Tal Ben Shahar’a ait olan tanımdır. O’na göre mutluluk, hayatı anlamlı ve keyifli bir şekilde yaşamaktır. Yine bu konularda çalışan bir başka bilim insanı Paul Wong ise mutluluğu, bireyin kendisiyle, başkalarıyla ve dünya ile barış halinde olduğu, içsel uyum, şükran ve hoşnutlukla karakterize bir durum olarak tanımlamaktadır. Konu ile ilgili yapılan araştırmalar mutluluğun genetik bir yönünün de olduğunu ancak aynı zamanda öğrenilebilir ve geliştirilebilir bir zihinsel durum ve davranış olduğunu göstermektedir. Mutluluğa ya da mutsuzluğa neden olan şeyler, dış koşullardan ziyade bireyin kişisel özellikleri ve alışkanlıklarıdır. Bireyin özerklik, yeterlilik ve ilişki ihtiyacı gibi psikolojik ihtiyaçlarının karşılanmış olması, kendini güvende hissediyor olması, anlamlı ve amaçlı bir hayat sürüyor olması mutluluk açısından önemlidir. Mutluluğu hazla karıştırmamak gerekmektedir. Haz da mutluluğa dâhildir ancak, haz eşittir mutluluk diyemeyiz. Mutluluk daha kapsamlı bir kavramdır. Sözgelimi hazza daha kolay ulaşabiliriz ancak mutluluğu elde etmek o kadar kolay değildir. Ayrıca olumsuz ve kötü yollardan da hazza ulaşabiliriz ancak mutluluğa ulaşamayız. Mutluluk anlık bir durumdan ziyade bir karakter halidir.

Günümüzde özellikle medyada insanları mutluluğa zorlama gibi bir durum olduğunu düşünüyor musunuz?

-Bu konuyla ilgili gerek medyada gerekse akademik alanda mutluluğa yönelik eleştirel yayınlar yapıldığını görmekteyim. Hatta bu bir moda hâline bile geldi. “Mutlu olmak zorunda mıyız? Neden mutluluk dayatılıyor?” gibi sorular soruluyor. Bu soruları anlayabiliyorum çünkü bunları soran kişiler mutluluğu kesintisiz bir neşe hâli, bol eğlence ve sürekli keyif ya da haz hâli olarak değerlendirmektedirler. Ancak az önce de söylediğim gibi mutluluk bu değildir. Mutluluk bir karakter ve psikolojik iyi oluş halidir. Dolayısıyla da olması gerekendir. Fransız şair Jacques Prevert, mutluluğu çekip giderken ki çıkardığı gürültüden tanıdım der. Gerçekten mutluluğun önemli olup olmadığı konusunda şüpheleriniz varsa, bunu mutsuz ebeveynler tarafından büyütülen, mutsuz biriyle evli olan, mutsuz biriyle çalışmak zorunda olan kişilere sormak gerekir. Mutluluk yalnızca kendimiz için olan bir şey de değildir. Aslında mutlu bir birey çevresindeki herkes için ve toplum içinde bir armağandır. Düşünsenize mutlu bir ebeveyninizin, öğretmeninizin, işvereninizin, eşinizin olması nasıl değerli ve güzel bir şeydir. Mutsuzluğun bedeli ise çok ağırdır. Mutsuzsanız sağlığınız bozulur, işinizi kaybedersiniz, ilişkileriniz bozulur ve daha pek çok olumsuzluk yaşarsınız. Konu ile ilgili yapılan araştırmalar, mutlu bireylerin daha uzun yaşadıklarını, daha sağlıklı olduklarını, daha verimli, üretici ve yaratıcı olduklarını, daha yardımsever ve merhametli olduklarını, evliliklerinde daha mutlu olduklarını ve daha az saldırganlık ve şiddet davranışları sergilediklerini ortaya koymuştur. Kısacası mutluluk avantajdır.

Peki, neden bazı insanlar diğerlerinden daha mutludur?

-Evet, mutlu insanların farklı bazı özellikleri, alışkanlıkları ve karakter yapıları onları daha mutlu kılmaktadır. Yapılan araştırmalar mutlu bireylerin öz-saygılarının daha yüksek olduğunu, oldukları kişi olmaktan hoşnut olduklarını göstermektedir. Yine mutlu bireylerin öz-anlayış düzeyleri de yüksektir, yani kendilerini acımasız ve orantısız bir şekilde eleştirmezler. Mutlu insanların umut ve iyimserlik düzeyleri de yüksektir. Bu kişiler yeterince derin, doyurucu ve sağlıklı ilişkilere sahiptirler. Yine mutlu bireylerin sosyal ve duygusal zekâlarının da yüksek olduğunu görüyoruz. Yaşamda bir anlam ve amaç bulmuş olma da mutlu bireylerde gördüğümüz özelliklerden birisidir. Şükran duygusu da önemlidir. Mutlu insanların şükran duyguları daha yüksektir. Hayata karşı alacaklı gibi bir tavır ve tutum takınmaktan ziyade sahip oldukları her şeyin armağan olduğu düşüncesi içindedirler. Bunların dışında genetik faktörler de mutluluk açısından önemlidir. Mutluluk söz konusu olduğunda bazı insanların doğuştan daha avantajlı olduklarını söylemek de yanlış olmaz.

Pozitif psikolojinin çalıştığı konulardan birisi olan “umut” konusunda neler söylemek istersiniz?

-Umut kavramı da psikolojik iyi oluş açısından oldukça önemli bir kavramdır. Umuda yönelik olumsuz yaklaşımlar da söz konusudur. Umudu bir kendini kandırma ya da edilgen bir durum olarak nitelendirenler söz konusudur. Ancak pozitif psikolojinin ele aldığı umut kavramı bunlardan farklıdır. Umut edilgen bir bekleyiş içinde olmak değil, aktif bir adanmışlık durumudur. Umutlu birey, arzu ettiklerine ulaşmak ya da sıkıntılarıyla baş edebilmek için yollar arar, bulduktan sonra da o yolların sonuna gidebilmek için içsel motivasyonunu devam ettirir. Umutlu birey dünyanın sorunlarla dolu olduğunu bilir ancak bunların çoğunun çözümlerinin olduğunun da farkındadır. Umutsuzluk ise çaresizliğin bir tezahürüdür ve depresyon, kaygı ve daha pek çok ruh sağlığı sorununun kaynağıdır. Umut mutluluk ilişkisine baktığımızda ise, umudun mutluluğun en önemli belirleyicilerinden birisi olduğu görülmektedir. Hem umudun hem de mutluluğun öğrenilebilen ve geliştirilebilen bir durum olması da bireye sorumluluk yüklemektedir.

Psikolojik sağlamlık konusunda neler söylemek istersiniz?

-Psikolojik sağlamlık konusu son birkaç yılın en popüler konusu diyebiliriz. Nitekim Birleşmiş Milletler son toplantısının temasını “Umut Yoluyla Psikolojik Sağlamlığın İnşası” olarak belirlemiştir. Psikolojik sağlamlığı, yılmazlık, kendini toparlama gücü ve psikolojik dayanıklılık gibi farklı isimlerle ele almaktayız. Psikolojik sağlamlık, yaşanan sıkıntı ve zorluklar karşısında güçlü kalabilmeyi ve bu olumsuzluklardan sonra toparlanabilmeyi ifade etmektedir. Psikolojik sağlamlığı yüksek bireyler, irade güçleri yüksek, sabırlı, mukavemet gösterebilen, metanet sahibi ve yaşanan sıkıntılardan sonra eski hallerine daha çabuk dönebilen kişilerdir. Hayatın bin bir türlü zorluklarla ve güçlüklerle dolu olduğunu göz önüne alacak olursak psikolojik sağlamlığın ne kadar önemli olduğunu anlayabiliriz. Yani yaşamda sıkıntılar kaçınılmazdır, insanlar karşılaştıkları sorunları çözecek ve sonra bir başkasına geçecektir. Hiçbir derdin, sıkıntının olmadığı bir hayat mümkün değildir. Hayatın zorluklarından herkes bir şekilde nasibini almaktadır. Yaşam mücadelesinde kolayca yılmayan ve yıkılmayan bireyler bu zorluklar karşısında daha sağlam kalabilmektedirler. Mutluluk, umut, iyimserlik, şükran duygusu, öz-saygı, öz-anlayış, zekâ, sosyal destek, içten denetimli olma, mizah anlayışına sahip olma gibi özellikler psikolojik sağlamlığı yüksek bireylerin özelliklerinden bazılarıdır. Gerek ailede gerekse okullarda bu özellikler göz önünde bulundurulmalı ve çocukların psikolojik sağlamlıklarını geliştirme yolunda gayret edilmelidir.

Son olarak bu alandaki çalışmalarınızdan bahsetmek ister misiniz? Neler yapıyorsunuz?

-Şu anda üzerinde çalıştığım iki kitap çalışması var. Biraz onlara odaklanmış durumdayım. Onun dışında kongre çalışmalarımız devam ediyor. Mutluluk, anlam ve sağlık ilişkileri üzerine bazı araştırmalarımız devam ediyor. Bunların dışında da çeşitli kurumlara, okullara ve halka yönelik konferans ve seminerler vermeye devam ediyorum.

PROF. DR. TAYFUN DOĞAN KİMDİR?

1979 yılında Niğde’de doğdu. Çocukluğu Niğde’de geçti. Meraklı, öğrenmeyi, araştırmayı ve yeni deneyimler yaşamayı seviyor. Şimdiye kadar Niğde, Konya, Samsun, Sakarya, Kansas (ABD), İstanbul gibi şehirlerde yaşadı.

2003 yılında On dokuz Mayıs Üniversitesi Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık bölümünü bitirdi. Ardından Sakarya Üniversitesi’nde yüksek lisans ve doktora eğitimlerini tamamladı. Tübitak bursuyla misafir araştırmacı olarak bir yıl süreyle University of Kansas’ta (ABD) bulundu. Halen Biruni Üniversitesi Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Anabilim Dalı’nda öğretim üyesi olarak görev yapıyor.

Akademik olarak, pozitif psikoloji alanında çalışmalar yapıyor. Yaşamın anlamı ve amacı, mutluluk, psikolojik iyi oluş gibi konularda araştırmalar yürütüyor. Bu konularda seminer ve konferanslar veriyor. Pozitif psikoloji yaklaşımının Türkiye’de gelişmesi ve tanınması için çabalıyor.

Fotoğraf çekmek ve seyahat etmek en sevdiğim hobileri.

İletişim İçin: E-mail: tayfun@tayfundogan.net / Twitter: @drtayfundogan

18.01.2023

https://www.istiklal.com.tr/haber/pozitif-psikoloji-ve-psikolojik-saglamlik/734024

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir