SEVME KUSURLARIMIZ

UĞUR CANBOLAT

İNSANIZ ve kusurlarımız var.

Bu biraz da bizi insan yapan yanımız.

Eğer hiç kabahatimiz olmamış olsaydı bu dünya daha çekilmez olurdu.

Düşünsenize siz dâhil olmak üzere herkes kusursuz.

Mükemmel.

Yekta.

Biricik.

Yaşamın hiç tadı tuzu olmazdı.

Giderecek yanlışlarımız bulunmadığından çok âtıl ve gayretsiz bir durumda olurduk.

Kusursuzluk duygusu kim bilir en büyük kusurumuz olurdu.

Yine duramaz beşeriyetimizin bir iktizası olarak “Kim daha kusursuz” yarışına girerdik.

Aslına bakarsanız mesele kusursuz olmak değildir.

Mühim olan kusuruna müdrik olmaktır.

Kapıyı aralayacak olan bu bilinçtir.

Kusurlarımız olmamış olsaydı gelişme sağlayamazdık.

İleri gidemezdik.

Kendimizi muhasebe ve murakabe edemezdik.

Sebep sonuç ilişkisi kuramazdık.

Geri dönmek anlamında olan tövbeden mahrum kalırdık.

Özür dileme ihtiyacı doğmayacağından nefsimizin ümüğünü sıkma ve kendimizi kınama fırsatı elde edemezdik.

Sevme konusunda oluşan kusurlarımızı düşünelim örneğin.

Olmamış olsaydı duygular bağlamından farkındalık kazanamazdık.

Sevme kusurlarımız nedeniyle her duvara tosladığımızda hem kendimizi hem de muhataplarımızı tanımak için tekrar gayrete gelmiyor muyuz?

Bu kendimizi tanıma fırsatı tanıyor bize.

Muhatabımızı da.

Sevme kusurlarımız duygu, düşünce ve eylemlerimizin ne kadar yerli yerinde olduğu sorusunu bize sorduruyor ve eksiklerimizi tamamlama imkânı veriyor.

Bu ise hayatımızda bir devinim halinde enerjik olmamızı sağlıyor.

Çocuğumla sevgi iletişimimde nerede hata yaptım diyoruz.

Eşimle sevgi ve ilgi konusunda hangi noktalarda tıkandım suali çare aramaya sevk ediyor bizi.

Anne ve babalarımızla olan kimi davranış kazalarımızda da aynı muhasebeyi yapma ihtiyacı doğuyor.

Sağlıklı düşünebildiğimiz sürece sevgi kusurlarımız bizi inşa edebilir.

Fırsat tanıyor çünkü.

Krizler çoğu zaman çözümün habercisi…

Sevgi kusurlarımız neler peki?

  • Kendini veya muhatabı gözden çıkarmak.
  • Kendimizi veya muhatabımızı değersizleştirmek.
  • Kendimize veya muhatabımıza gereğinden fazla değer yüklemek.
  • Kendini kişiliğinden ve fıtratının orijinalliğinden vazgeçmek.
  • Muhatabı var olan kişiliğinden çıkarıp kendi isteğimize göre dizayn etme ısrarı.
  • Dayatmacı söylem.
  • Kendimizi yeterince tanımamak.
  • Muhatabımızı kâfi derecede tanımamak ve bunun için çaba göstermemek.
  • Kendini anlamamak ve muhatabını da anlamaya yanaşmamak.
  • Anlamadan anlaşılmayı istemek.
  • Tanımlamak.
  • Etiketlemek.
  • Sürekli talepkâr olmak.
  • Var olanı geliştirme yolları aramak yerine yok saymak.
  • Suçlayıcı yaklaşımlar.
  • Ben ve sen dili kullanmakta ısrarcı olmak.
  • Hayır diyememek.
  • Aşırı yüceltmek.
  • Aşırı yermek.
  • Kusur görmemek ya da hep kusur görücü olmak.
  • Aşırı sevme eğilimi göstermek.
  • Sadece ben sevilmeliyim düşüncesi ile diğer sevdiklerinden izole etmek.
  • Başarı, güç, statü, güzellik, yakışıklılık ve kazancı sevginin sebebi olarak görmek.
  • Kişilikli olmak yerine gösterişli, sevimli ve çekici olma gibi özellikleri öne geçirmek.
  • Sabır ve tahammül gibi kavramları doğru tanımlamamak.
  • Sevginin de bilgi gerektirdiği gerçeğini ıskalamak.
  • Etkin dinlemeyi bilmemek.
  • Mühim konuların konuşulup müzakere edilmesi için yanlış zamanlamada bulunmak.
  • Birlikte gelişme ilkesini benimsememek ya da bundan bîhaber olmak.
  • Tevazudan uzak olmak.
  • Esnek davranma becerisi kazanamamış olmak.
  • Hoşgörüsüzlük.
  • Eski zamanlarda yaşanmış olumsuzlukları çöp karıştırır gibi sürekli eşelemek.
  • Kendine ve muhatabına tam manasıyla güvenmemek.
  • Sürekli kendi ailesini yüceltmek ve muhataba aynı hakkı tanımamak.

Benim listem bu.

Dilerseniz siz devam edin.

Söylemeden geçmek olmaz.

Manevi hayatımızda yaptığımız sevgi kusurları da var.

Ve bu çok önemli.

Bağlayıcı.

Kişileri beşeriyet mertebesinden bilerek veya bilmeyerek yaptığımız ululamalar ile çıkarıp onlara ilahi sıfatlar yükleyebiliyoruz.

Bu hem bizim ayıbımız.

Hem onlara yaptığımız büyük bir yük ve zulüm.

Hem de Hakka karşı aymazlığımız.

Demem o ki, sevgi kusurları ile yaralıyız.

İyileşmek için daha fazla beklemeyelim.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir