KONUYA buradan girdi ve uzun bir yalnızlık tarifi yaptı. Neredeyse yaşayan herkesin girebileceği bir izahtı bu. Karşı çıkmak nafile. Her birimiz belli yalnızlıklar içinde değilmiş onca kalabalığın içindeyken bile. Zaman zaman kendini biçare, tekil hissetmeyenimiz var mıdır ki?
Fakat vurgu buraya değildi. Ruhumuzu dinlendirmek, zihni karmaşalardan arınmak için seçtiğimiz kısa dönemli kaçışlardan bahsetmiyordu.
Sadece kendin varmış gibi yaşamak en büyük yalnızlıktır. Özseverliğin zirvesidir demeyi de ihmal etmemişti ardından.
Bu yalnızlık diğerleriyle köle ilişkisi geliştirmek, özgürlüğü sadece kendine hak görmekti.
Yıpratıcı bir ıssızlıktı bu. Kültür bağlarını yaşadığı toplumdan kesmek kendini kendine kapatmak…
Hatta beden olarak pek çok yerde varlık gösterirken her türlü kültür, sosyal ve dini bağlardan azade durup kendini gizlemek… Yalnızlaştırmak.
Siz buna arkasındaki korkunç ve büyük boşluğu gizlemek de diyebilirsiniz.
Sahici ortamlardan uzak kalıp yapay dünyalarda yaşama sevdası.
İşte bu yalnızlık fenadır, yıpratıcıdır, esir alıcıdır. Bu yalnızlık değiştirir. Fıtratı ters yüz eder. Dışı insan içi canavar olan sadece kendisinin varlığına iman eden, başkalarını hizmet etmeye mecbur ecirler olarak gören tehlikeli bir yalnızlık bu.
Sözün sonunda altını çize çize üç kez uzak durmamızı istedi.
Durabildik mi? Bilmiyorum.
26.03.2019