Tesbih Sanatı Ciddiyet ve Sabır İster

UĞUR CANBOLAT

Oldum olası hacim olarak küçük ama iç evreni bakımından sonsuz denecek kadar geniş sanat icra edilen dükkânlara vurgunluğum vardır. Buralarda muhabbet bir başka kaynar. Çay demini bir başka alır. Dostluk halkaları bir başka kurulur.

Bu mekânlarda insan aczini anlar.

Kendisini kulluğun mütevazı çizgisine hemen çeker.

Bu mek3anlardan birisi de çevresi tarafından “Cem Baba” olarak anılan tesbih ustası Cem Aral’ın ibadethanesi olan tesbih imalat atölyesidir.

Gittik, gördük, cem olduk, muhabbete gark olduk ve sizler için sorularımıza cevaplar aradık.

O cevapları sizlerle mutlulukla paylaşıyoruz.

UĞUR CANBOLAT

___

Üsküdar ve sanat dersek ne dersiniz?

-Osmanlı’dan günümüze kadar birçok sanat alanında rüştünü ispat etmiş pek çok sanatkârın ve sanatçının yaşadığı bir ruhani beldedir. Bütün sanat alanları için geçerli bir tespittir. Bu bağlamda biz de naçizane bu beldede klasik tesbih sanatını icra etmekteyiz

Ressam Hoca Ali Rızadan Hattat Necmettin Okyay’a Müzehhibe Rikkat Kunt’dan Tesbih ustası Beylerbeyli Galip Başsaka’dan Ahmet Yüksel Özemre’den Kutbin Nayi Niyazi Sayın hocamıza kadar birçok sanatkârın ismini zikredebiliriz. Üsküdar sanat ve kültürün odak noktalarından biridir. Burada ayrıca muhabbet kaynar. Üsküdar Anadolu kokulu bir muhabbet diyarıdır. Uzaktan bakanlar imrenirler, içinde yaşayanlar ise doyamazlar. Sokaklarında yürüyen kütüphane olan insanlara rastlarsınız. Kendinizi Üsküdar’da ilim ve edep yönünden garip hissetmezsiniz. Yazanı çizeni boldur. Güftekâr ve bestecisi öyle. Geçtiğiniz sokaklardan ney sesleri, tambur nağmeleri, bağlama tınıları, bendir darpları duyarsınız. Bir duvar dibinde yorgunluk kahvesi içerken nicesine rastlayabilirsiniz. Sürprizi bol bir yerdir kısacası Üsküdar.

Kültür mirası taşıyıcısı olmak ne demektir?

– Yok olan ve yok olmaya yüz tutmuş kültür ve sanat değerlerini yaşatmanın sorumluluğunun bilincinde olmaktır. Bu bilinci sürekli canlı ve ayakta tutmaktır.

Peki, bu görev kimindir?

-Öncelikle sanatçılarındır elbette ama herkesi bağlar bu görev. Sanatı icra etmek kadar buna talip olmak, zevk-i selimini geliştirmek, bunları yaşatmak için ilgi göstermek lazımdır. Burada marifet ve iltifat ilişkisi gözetilmelidir. Gelişme karşılıklı olur. Zira bir millet, bir medeniyet kültür ve sanatıyla ayakta durur. Bu ise sanatçıların ve halkın bu alana ciddi bir ilgi duyması, kendini geliştirmesi, zaman ayırması ile mümkündür.

Bu ciddiyet ister diyorsunuz sanırım…

– Evet, çünkü hayat ciddiyet ister. Sanat ciddiyet ister. Kendisine hakikatli bir şekilde yönelinmesini bekler. Geçici hevesler, dönemsel ilgiler ile bir şey elde edilemez. Popüler kültürün aldatıcı ve çekici cazibesi zamanla söner ama kadim sanatlar devam eder. Bu bir kültür aktarımızdır. Dünün bugüne bugünün ise yarına ilmek gibi örülmesiyle oluşur.

Galiba emekten bahsediyorsunuz?

-Tabi emek olmadan hiçbir ciddi sanat ürünü açığa çıkmaz. Kültür oluşmaz. Medeniyet kurulmaz. Yarınlara ulaşılamaz. Heybemizin dolu olabilmesi için emek çekmemiz gerekir. Çileye talip olmamız icap eder. Kolaylıkla elde edilen şeyler aynı şekilde kolaylıkla elden çıkarlar. Zor kazanılan ise kolay kaybedilmez. Bu sebeple her alanda, her meslekte emek çok mühimdir ama sanatta daha da önceliklidir.

Siz yıllardır Üsküdar’da tesbih sanatına, ahşaba emek ve göz nuru döküyorsunuz. Tesbihte farklı üslûplar var mı, varsa bunlar nelerdir?

-Öncelikle teşekkür ederim. Sorunuzun ikinci kısmına gelirsek tabi ki vardır. Geleneksel tavır dediğimiz kendi içerisinde de farklı dallara ayrılır. Bunun yanı sıra modern üslupta sanatımızın içerisin de vardır. Örnek verecek olursak. Lale modeli, Mevlevi modeli, çeşitli nakışlı modeller sanatımız içerisinde mevcuttur.

Kendi üslupları ile tesbihleri günümüze kadar gelmiş ustalarımız da mevcuttur.

Aklınıza gelen ilk birkaç ismi söyler misiniz?

-Elbette. Topuzun Halil Usta, Mevlana kapılı Mahmut Usta, Horozun Salih Usta, Tophaneli İsmet Usta gibi örnekler ilk aklıma geliverenler.

Neden siz klasik üslûbu tercih ediyorsunuz?

– Çıraklığım dönemin de geçmiş olduğum rahle-i tedrisad münasebeti ile klasik üslûbu gördüm. Her ne kadar farklı üsluplar denemiş olsam da klasik üslup içerisindeki sadelik ve estetik bana daha cazip geldi. Ben de kendi zaviyemde klasik üslubu benimseyip çalışmaya başladım.

Ahşap çalışıyor olmanızın özel bir sebebi var mı?

– Tabi ki var. Ahşap malzemenin kendine has kendine özel bir yapısı ve benim tabirim ile karakteri var. Çalışması zor bir malzeme grubu aynı tür aynı cins ahşap olsa bile kendi içerisin de farklılık gösteren özelliği mevcut. Hem ustaya hem tornaya direnen, dilinden anlamadığınız takdirde size müsaade etmeyen bir malzeme grubu. Sanırım zor olanı tercih ediyorum.

Girişte anlattığınız hususlardan zora talip olduğunuz ve zoru zorladığınız anlaşılıyordu.

-Teşekkür ederim. Sanatçı kolaya talip olmaz. Mümkün olmayanı daha doğrusu mümkün görünmeyeni mümkün hâle getirmek için uğraşıp didinir. Bunu başarmak için her yolu dener. Farklı yönlerden meseleye yaklaşır. Değişik zamanları kollar ve illaki bir yolunu bulur.

Bu zorlanmaların içinde sabretme, tahammül göstermek neye tekabül ediyor?

– Merkeze denk geliyor. Malzeme sanatçıyı sınar. Denemekten bıkmaz. Sabra zorlar. Kendisini aşması için fırsat sunar. Sanatçı onu alt edemez. Yoluna gider, uyum sağlar, bir bakıma gönlünü yani rızasını alıp öyle ilerler. İnatlaşırsa kaybeden kendisi olur.

Sanat o halde bir nevi sabır eğitimi mi?

-Kesinlikle öyledir. Sabrı öğretir. Aceleciliği törpüler. Bir yandan da pes edip uzaklaşmaması için arada şaşırtır, sürprizler yapar. Tam bu iş olmuyor diye tezgâhı kapatmaya niyet ettiğiniz bir anda birden kendisinde daha önce fark etmediğiniz bir yanını gösterir ve günlerdir uğraşıp çözemediğiniz bir noktayı size fısıldayıverir.

Bu söyledikleriniz ne kadar önemli hususlar. Müsaadeniz olursa biraz daha ayrıntıya girelim. Her ahşabın farklı özellikleri mi var? Sanatçı bunları tanımalı mı?

-Tabi ki var. İnsana benzetirim ağaçları ben. Aynı cins, aynı tür, aynı güneş, aynı toprakta yetişen ağaç doku, desen ve çalışırken verdiği tepkimesinde farklılıklar gösterir.

Aynı ana rahminden dünyaya gelen ikiz kardeşlerin karakterlerinin farklı olması gibi.

Çalışma sırasında bu özellikler önemli mi?

-Evet. Az evvel biraz ayrıntısına girdiğimiz gibi siz ahşap ile sulh ilan ettiğiniz sürece her ne çalışırsanız çalışın önemli olan almış olacağınız hazdır.

En zor çalışılan ahşap hangisi size göre?

-Bana göre yok demek istiyorum. Öncesinde de söylediğim gibi sulh ilan ederseniz ve yaptınız işi aşk ile yapıyorsanız ve ahşabın dilinden anlıyorsanız her hangi bir zorluğu yok. Daha doğrusu zor görerek zorlaştırmamak gerekir. Sanat zaten zora talip olmaktır.

Çalışmayı en çok sevdiğiniz ahşap hangisi?

-Aslında ahşap grubu bir umman. Ucu bucağı yok diye söylersem yalan da olmaz gibi, dünya genelinde kayıt altına alınmış 73.300 ve bilim insanları tarafından açıklanan isimlendirmesi tamamlanmamış 9200 ağaç türü olduğunu yapılan çalışmalarda görmekteyiz ve ne zaman karşımıza ne tür bir ağaç gelecek bilemiyoruz. Her birinin heyecanı farklı. Lakin ilk tesbihimi yaptığım zeytin ağacının ben de ayrı bir yeri var.

Tesbih hangi parçalardan oluşur?

-Habbe (tane) ara durak (pul) , imame, fren (düğümlük) kamçı taneleri, tepelik (hitame) ve çivi

99’lu tesbihlerde her 33 taneyi ayıran parçaya da nişane ya da müezzin diyoruz.

Nişane veya durak nedir tam olarak?

-Tesbihdeki taneleri belli oranlar ile ayırmaya yarayan parçalardan. Zikir ehli virdlerini saymak ve hangi zikirle olduğunu ayırmak için kullanır.

İmame neden önemli?

-Tesbih tanelerinin hepsinin bir araya geldiğinde toplu bir şekilde durmasını sağlayan ve yanı sıra uslubu, tavrı ve bütünlüğü bir arada tutan, en önemli unsurlardan bir tanesidir. İmame olmaz ise tesbih olmaz desek daha doğru olur.

Araya konulan pulların anlamı nedir?

-Bazı tesbihlerde 12. 11. 7. taneler arasına konulur, konulmuştur. Lakin İstanbul ustaları döneminde, hem tesbihin İstanbul ustaları tarafından yapılmış olduğu belli olsun diye hem de “Pençe-i Ali Aba”ya atfen 5. taneye konulmuştur.

Ucuna takılan püskül veya kordonların özel bir sebebi var mı?

-Kamçıdaki taneler çekilen zikir sayısını karıştırmamak için kullanılıyor ancak günümüzde takılan püsküller genellikle süs amaçlı kullanılmaktadır.

Tepelik veya hâtime tesbihe ne katıyor?

-Kamçılı ya da sistemli tesbihlerde tesbihin  bir bütün olmasını sağlayan ve ipin son düğümünü gizlendiği adı da  üzerinde zaten  bitiş noktası.

Tesbih tanelerinin biçimleri hakkında bilgi alabilir miyiz?

-Beyzi, tombul beyzi, şalgami, küre, uçlu küre, yumurta kesim, kapsül kesim gibi sıralayabiliriz.

Tesbih ve sosyal statü hakkında neler söylersiniz?

-Osmanlı dönemine baktığımız zaman genellikle hanedan ve üst düzey yöneticilerin ellerinde olan kıymetli materyallerin bir araya getirilerek yapılmış olan tesbihler ve kolay kolay ulaşılamayan maddi değerlerde olduğu için başlı başına bir statü unsuruydu. Günümüzde materyali ve ustalara ulaşım daha kolay olduğu için halkın her kesiminden insanlar farklı değerlere sahip eserlere sahip olabiliyor.

Bir diğer boyutu ise tasavvufta kullanılan tesbihlerin de statü ve kullanım amacı olarak farklılık göstermeleri.

Son olarak öğrenci yetişiyor mu mesleğinizde?

-Tabi ki elimizden geldiğince dilimizin döndüğü, mesleki yeterliliğimizin elverdiği süreçte talebe yetiştirmeye gayret gösteriyorum.

Zaten “çırak ustayı geçmez ise sanat ölür derler” mesleki sorumluluğum içerisinde talebelerimi yetiştiriyorum ve emrihak vaki oluncaya dek el tutup göz gördüğü sürece devam edeceğim inşallah.

CEM ARAL KİMDİR?

Cem Aral- 1970 Üsküdar doğumlu. Üsküdar’ın naif ve manevi atmosferinde büyüdü, sanata yüreği nüfuz etti. Çocukluğu Üsküdar sokaklarında her çocuğun başından geçmesi gerektiği gibi oynayarak, düşerek kalkarak, sokağı hissederek, semtimi yaşayarak geçti.
Askerlik sonrası geliri yüksek, tatminkâr işlerle iştigal etti. Ta ki tesbih ile tanışana kadar. Tesbih kendine uygun bir yaşam tarzının içine soktu.
İlerleten süreç içerisin de radikal bir karar ile kariyerini bırakıp tesbih yapmaya başlaydı.

Önce tespihin çıraklık dönemini geçirdi. Zor ama zevkli bu yolda ilerledi. Ecdadımızın dönemindeki ustalık-kalfalık-çıraklık hiyerarşisine uygun bir şekilde devam etti. Şimdi de tesbih sanatını kendi zaviyesinden gördüğü şekilde Üsküdar’daki mütevazı atölyesinde devam ettirmeye gayret gösteriyor. Kültür bakanlığı Geleneksel El Sanatları Somut Olmayan Kültür Mirası taşıyıcısı ünvanına sahip.

17.05.2023

https://www.istiklal.com.tr/haber/tesbih-sanati-ciddiyet-ve-sabir-ister/760961

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir