BÖYLE bir cümle beklemiyordu. Sabahın seheriydi. Âlem uyanmaya yeni başlıyordu.
Sık olmasa da bu vaktini kendisiyle paylaşırdı. Evet, nadirdi ama çok kıymetliydi. Zira bilirdi ki, seher yâr ile olma vaktiydi.
Bu muhteşem demleri kendisiyle bazen uzun süren sessizlikle, kimi vakitte nazarım diye başlayan birkaç cümlecikle yaşardım. Sözün kısa olsun ama manası uzun hükmüne işte o günlerde varmıştım.
Aradan bunca yıl geçmişken bu söz gecenin bu vaktinde neden zihnime çivilendiğini çözememiştim tabii.
Sevilmek kaderin olsun demiş susmuştu. Ama ne susmak… Asır kadar uzun gelen o susma dakikalarında neler hissettiğimi asla anlatamam. Başaramam bunu. Özene bezene seçtiğim kelimelerle kurduğum hiçbir cümle bunu karşılayamaz.
Hele sessizliği bozduğunda söylediklerinin izahı kitaplar hacminde olur. Sevilmek kaderin olsun nazarım ama bu çok tehlikelidir. Yâr ile yar arasında kalmaktır. Uçurumlardan ruhun korkunç sesler çıkararak yuvarlanmasıdır.
Sevilmek denildiğinde Yusuf Aleyhisselamı düşün. İmtihanlarını getir aklına. Ne çok sevilmişti o. Hem babası hem Züleyha ve arkadaşları tarafından. Zordur Yusuf olmak.
Yusuf değilsen Yusuf’un tahtına oturma!
09.03.2019