GECE gündüz demeden onu düşünüyordu.
Düşlüyordu.
Baktığında nasıl bakar, gördüğünü ne şekilde görür merak ediyordu. Kuşları nasıl seyrederdi örneğin, yem atar mıydı? Onlar oradan oraya sekerken kendi yüreği de onlarla seker miydi? Su içen kanaryalar dikkatini çeker miydi? Kuşların başını göğe kaldırdığında o da aynısını yapar mıydı?
Ağaçlara o da benim gibi sarılır mıydı? Sadece dalları mı merak ederdi yoksa köklere ilişkin bir şeyler düşünür müydü?
Denize kıyı mıydı yüreği benim ona oluşum gibi? Dalıp dalıp gider miydi gemilere?
Gülüşü gül gibi miydi? Tebessümü yürek yakar mıydı? Kolları kâinatı kucaklayacak kadar geniş ve şefkatli miydi? Evine poşetle dönerken ne hissederdi? Acır mıydı elleri? Üşüdüğünde o da benim gibi nefesiyle ıstır mıydı? Beraber taşısak desem nasıl cevaplardı acep?
Türkü söyler miydi örneğin bencileyin? Sevilmeyi sever miydi yoksa sevmeyi mi tercih ederdi ilkin?
Neler geçerdi aklından neler?
Geldim desem amasız, niçinsiz bekliyordum seni nicedir, hazırım der miydi?
Kalbine talibim desem ehliyetin var mı onu teslim almak için mi derdi yoksa o zaten senindi. Ne çok geç kaldın mı derdi?
Geceyi sabahla ilikledi ama soruları bitmedi.
Bitmeyecek belki de.
11.03.2019