ONUNLA kısa da olsa kayda değer bir zaman geçirebilmek için büyük bir riske girmişti. Kendini cesur görmezdi ama en küçük bir tereddüt bile yaşamamıştı.
Ve işte baş başaydı. Etraf kalabalıktı ama o, ondan başka kimseyi görmüyordu ki. Görenlere aldırmıyordu zaten.
Yıllardır düşlememiş miydi? Bir kahve içmek bile dünyalara değer dememiş miydi? Bak olmuştu işte, üstelik kahveye daha sıra gelmemiş nezih bir mekânda istedikleri yemekleri yiyorlardı. Tehlike aklına düştüğünde farkındayım öleceğiz diyordu. Ama birlikte ölmek en güzeli değil miydi? Nasip miydi her faniye?
Çok güzel bir gün yaşadı. Hayali hakikat olmuştu. Beklemesine değmişti. Üstelik ölmemişti, yaşıyordu.
Farkındayım öleceğiz, öleceğim ama o günümüz olmasaydı zaten yaşamış saymayacaktım kendimi. Yâr ile bir kahve içimi bir zamanı olmayan yaşamış sayılır mıydı hem.
Yıllar geride kalmış gençlik ihtiyarlıkla yer değiştirmişti. Farkındayım öleceğiz cümlesi o yıldan beri dilinin zikri olmuştu. Sebebini bilen kalmamıştı. Soranlar oldu ne demek diye. Anlatsam anlar mısınız emin değilim dedi. Sizler birlikte ölmenin ne demek olduğunu nereden bileceksiniz? Beraber yaşamayı bile beceremeyen bir nesil oldunuz.
Birlikte ölmenin manasını kavrayamayanlar birlikte yaşamayı hak etmezler.
12.03.2019