Bilgece Yaşam ve Mutluluk

Akıl, beden ve ruhumuzun bize sunduğu imkânları doğru biçimde kullanarak huzurun perdesini aralayabilir ve huzur merdivenlerinden yükselebiliriz. Esasen hepimiz bunu istiyoruz ama doğru yöntemler kullanabiliyor muyuz? Ya da bu hususta yeterince kafa yorabiliyor muyuz?

Bilgece yaşamadığımız sürece mutluluk ve huzuru bulamayacağız.

Bu konuda yıllardır kafa yoran, kitaplar yazan, söyleşilere katılan değerli bir bilim ve halk insanı Dr. Zülfikar Özkan’ın kapısını çaldık ve sorularımızı yönelttik.

Aldığımız cevaplar dikkate değer.

Keyifle okumanız ve yararlanmanız dileği ile…

UĞUR CANBOLAT

___

Mutluluk ve insanın potansiyeli arasında nasıl bir ilişki var?

-Mutluluğun yolu, kişinin kendi üzerinde çalışmasından ve kendi potansiyelini hayata geçirmesinden geçer. Başkalarını değiştirme çabası içinde olmak boşuna kürek çekmektir. Merdiveni yanlış duvara dayamaktır. Kişi merdivenini doğru duvara yaslamalıdır.

Mutlu insanlar,  ne aradığını bilen ve hayatlarının amacını keşfeden kimselerdir. “İnsan bu dünyaya bir iş için gelmiştir; gaye odur. Eğer onu yapmazsa hiçbir şey yapmamış olur.” diyor Mevlana. Kişi potansiyelini gerçekleştirmeli, kendi üzerinde çalışmalı ve başkalarına malzeme olmamalıdır. Kendi üzerinde çalışmayanın üzerinde başkaları çalışır. Yaradılış gayesini unutup, ömrünü “çok çalışıp çok para kazanma” uğrunda tüketen kimse, boşuna yaşamış ve hiçbir şey yapmadan bu dünyadan gitmiş demektir.

Mutluluğu belirleyen faktörler var mı?

-Evet, var. Mutluluğu %50 genetik faktörler, %40 amaca yönelik davranışlar ve %10 hayat şartları belirliyor. Genetik faktörleri değiştiremeyiz. Hayat şartları da mutluluğumuzun küçük bir kısmı üzerinde etkilidir.

Peki, bir sırrı var mıdır?

-Olmaz mı, var tabi. Mutluluğun sırrı amaca yönelik davranışlarımızda saklıdır. Amaca yönelik davranışlar, ne yaptıklarımız ve nasıl davrandığımızdır. Başka bir ifade ile kendimizi inşa etmemiz ve israf etmememzdir. Kendimizi inşa etmemiz için de potansiyelimizi ve yeteneklerimizi hayata geçirmek zorundayız.

Kişinin potansiyelini tam olarak kullanabilmesi için neler yapmalı?

– Potansiyelini tam olarak kullanmak isteyen kimse, öncelikle hayatının anlamı ve amacını keşfetmelidir. Sonra bu amaca yoğunlaşılarak beyninin uyarılmasını sağlamalıdır. Hayatın anlamı nedir? Başka bir ifadeyle “Hayatı değerli kılan şey nedir?”  Bu sorulara verilen cevaplar kişiyi potansiyelini kullanmaya götürür.

Burada bir amaç sahibi olmak sanırım belirleyici değil mi?

-Kesinlikle öyle. Sağlıklı, başarılı ve mutlu olmak isteyen kişi, hayatının amacını keşfetmek ve hayatını büyük bir amaca adamak zorundadır. Anlam, hayatımızda bizden daha büyük/yüce bir şeyin parçası olmak isteğimizi gösterir. Anlamlı bir şeyin parçası olduğumuz zaman ruh halimiz olumlu oluyor. Anlamsızlık ise sıkıntı, üzüntü, kaygı gibi olumsuz duyguları üretiyor. Ancak olumlu duygular içindeyken potansiyelimizi tam olarak kullanabiliyoruz.

Mutluluk bilgeliğe giden yolda nasıl bir adımdır size göre?

– Sakin, barışçı, uyumlu bir yüksek bilincin çok büyük gücü vardır. Yalnızca duygusal olarak sakin bir beyin net ve bilgece görebilir. Gandhi’nin, Rahibe Theresa’nın, Yunus Emre’nin, Mevlana’nın ve daha nice ulu kişilerin hayatları bize mutluluğa ulaşmanın yollarını göstermektedir. Bu bilgeler mutlu ve patansiyellerinin çok büyük bir kısmını tam olarak kullanabilmişlerdir.

Bilgece yaşamak ne demek, bunu biraz daha açabilir misiniz?

-Elbette. Bilge hayatın her saniyesinden keyif almasını bilir. Sıradan insan, geçek kişiliğini saklayan maskeler takar. Başkalarının söylemesini istedikleri şeyleri söyler, giymesini istedikleri kıyafetleri giyer ve yapmasını istedikleri şeyleri yapar. Yani başkaları gibi yaşar.

 Bilge ise, kalbinin doğru olduğunu söylediği şeyleri yapar. İçinden ağlamak geliyorsa ağlar, çok mutluysa işarkı söyler, Birini seviyorsa sevgisini gösterirtamamen anı yaşar. Hayatı bir hediye olarak görür ve hayatın her saniyesinden keyif alır.

 Sıradan insan, kendisi ile ilgili kararları başkalarının tesiriyle, onlardan aldıkları bilgilere göre veriyor. Oysa alınan bu bilgilerin çoğu elden düşme ve ikinci el bilgilerdir. Bilge ikinci el bilgilerle hayatını yönetmez.

Akıl, beden ve ruhunun tüm potansiyeli hangi süreçlerde bir araya gelebilir?

-Kişinin potansiyelini tam olarak kullanabilmesi için aklının, bedeninin ve ruhunun bütün potansiyelini gerçekleştirmesi gerekir. Bilgeliğin yolu kendini yenilemekten ve yeniden oluşturmaktan geçer.

İç huzura ulaşman için, her geçen gün daha fazla kişiye hizmet etmeliyiz. Hizmeti artıran kişi fiziksel, zihinsel, toplumsal/duygusal ve ruhsal boyutlarda kendini yenileme sürecine girer.

 Fiziksel açıdan, bedenini güzel bakar, beslenmesine ve spor yapmasına dikkat eder.

 Zihinsel açıdan, zihin gücünü açığa çıkarır, zihninin ustası olur, zihin baltasını biler. İyi okur, iyi yazar. Soru sorma bilgeliğini kazanır.

Toplumsal/duygusal açıdan, hizmet eder, empati gücünü geliştirir, sinerji yaratır.

Ruhsal açıdan, kendi değer sistemine bağlılığını geliştirir. Kendisini, tüm insanlığa bağlayan kaynaklardan faydalanır. Kendi yaşantısını, egosunu aşarak içindeki en zengin kaynaklarına ulaşır ve o kaynakları kullanır.

Bu dört ihtiyaç birbiriyle ilişkilidir. Bu temel ihtiyaçların karşılanması, içimizdeki ateşi alevlendirir Gerçek iç dengeyi ve tatmin duygusunu ve neşeyi bu dört ihtiyacın birbiriyle kesiştiği merkezde bulabiliriz. 

İç huzuru için mutluluk diyebilir miyiz ya da başka ne denebilir?

– Mutluluk, olumlu düşüncenin duygusudur. Anlamlı ve keyifli yaşamaktır. Huzur ise, bütün endişelerden kurtularak egonun sınırlarının ötesine geçmedir. Huzur, gönül rahatlığıdır. İngilizcede happy; mutlu, mesut, memnum, sevinçli, neşeli, uygun, yerinde olan anlamına gelmektedir. Huzur (peace) ise, zihin sakinliği, gönül rahatlığı, dinginlik, rahatlık, uzlaşma, iç huzuru, barışma, sükûnet anlamına gelmektedir.

Mutluluk, olumlu olarak algılanan şartlara bağlıdır. Huzur ise bu şartlara dayanmaz. Huzurda kabullenme vardır. Huzurlu insan, hayatla uzlaşır, bu sebeple üreticidir, işini sever. Kişinin içinde huzur oldu mu kendisiyle ve hayatla birleşir. Her zaman huzurlu ve rahat olduğunu söyler ve bunları hisseder. “Mutluluk hareket içinde gerçekleşir, durgun bir göl değil, sürekli akan bir ırmaktır.” der John Mason Good.

Huzurun, zıddı çatışmadır. Huzursuz adam her şeye direnir, olaylara, fikirlere, insanlara direnir. Uzlaşmanın şifa verici gücü vardır. Huzur içinde olmak, hayatla tam anlamıyla uzlaşmak demektir. Rahatsızlık, endişe, sıkıntı ve heyecanlardan kurtulmaktır. Mutluluk bir sebebe bağlıdır. Huzur ise sebep aramaz. Orada sadece hatırlanmayı bekler.

Mutluluk bir eylemin sonucudur. İmkânlarını en uygun şekilde değerlendirenler mutlu olabilir. Sevdiğiniz bir hastayı ziyaret edersiniz. Dersiniz ki “İyi ki bu durumda yanında olabildim.” O anda huzurlu olursunuz, mutlu olamazsınız.

Tasavvufun ilk dersi kırmamaktır, incitmemektir. Son dersi ise kırılmamak, incinmemektir. Genel olarak mutlu insan kimseyi incitmez, huzurlu insan ise kimseyi incitmez ve kimseden incinmez.

İnsan kendini yenilemek yerine neden aynı kalmak için direnç gösterir?

-İnsan kendini tanımadığı için büyük sorunlar yaşıyor. Ken Keyes’in” Yüksek Bilinç Kılavuzu “adlı eserindeki ifadesiyle söylersek, batıdaki insanların % 99 ‘u yeterli güvenlik, cinsellik, son modaya uygun heyecenlar, ego hamleleri, para, güç ve şöhret gibi dış faktörlerin peşimden koşuyor. Kendi iç dünyasını ise ihmal ediyor. Bu mücadele kırgınlık, üzüntü, şüphe, kıskançlık ve korku gibi duyguları besliyor. Sonunda kişi mutsuluğa mahküm oluyor. Depresyom yaşayarak çareyi anti represan ilaçlarda arıyor. Bu yol değişime diermektir ve çıkmaz sokaktır. İnsan yaradılışı gereği sürekli gelişmek zorundadır. Çünkü insan hayvanlar gibi olmuş bitmiş bir varlık değildir. Olmakta olan bir varlıktır. Sürekli olarak gelişmek, yenilenmek ve eksikliğini gidermek zorundadır.

 Bu gerçeğin bilincinde olmayan insanların mutlu olmak için yapmaları gerektiğini düşündükleri her şey sevinçten çok mutsuzluk veriyor. Değişmeye direnip aynı kalarak mutlu oalcağını sanıyor ama sonuç acı oluyor.

Hayata karşı sahih soranlar ve kendiyle yüzleşebilenler mutluluğa mı kanatlanır yoksa mutsuzluğa mı kapı aralar?

-Mutlu olmak için, ahlaklı, namuslu, akıllı, vicdanlı ve dürüst olmak zorundayız.

Empati kişiyi mutluluk yolunda destekler mi?

– Bütün mutlu insanlar ve bilgeler güçlü empati kurarlar. Robin Sharma empati konusunu “Aile Bilgeliği” kitabında çok güzel ifade etmiştir: “Kendimizi rakiplerimizin yerine koyup onların durdukları noktayı anlasaydık, dünyadaki ıstırap ve yanlış anlamaların dörtte üçü yok olurdu.”  Duygusal olarak ihmal gösteren ve empati kuramayan insan mutlu olamaz. İnsanların halinden anlamayan kimse en büyük acıyı kendisine çektirir.

Kişinin egosunu mücadele ederek yenmesi neler kazanır?

– Bilge egosunu aşar. Ego yönelimli bir yaklaşım, kişinin kendisini diğer insanlardan üstün görmesi, kendi görüşlerini dayatması, eleştiriye açık olmaması ve kabul edilmeme korkusu gibi sorunlarla da ilişkilendirilebilir. Egoyu aşmak, kişinin başkalarıyla empati kurabilmesi ve daha geniş bir perspektiften bakabilmesi anlamına gelir. Bu, kişinin kendini ve başkalarını daha iyi anlamasını, daha iyi ilişkiler kurmasını ve daha anlamlı bir yaşam sürdürmesini sağlayabilir.

Bilge, egonun kontrolündeki tüm olumsuz duyguları aşmasını bilen bir kişidir. O bağımlılıklardan kurtulmuş ve gerçek özgürlüğe ulaşmış olduğundan egosunu tatmin etmenin peşine düşmez. Ego, kişinin kendisini algılama ve değerlendirme biçimini ifade eder.

Kişinin kendisine ait değer sistemi ile mutluluğu arasında nasıl bir bağ vardır?

Kendi temel değerlerini oluşturamayan kimse mutlu olamıyor. Mutlu olmanın yolu temel değerlere sahip olmaktan ve o değerlere göre yaşamaktan geçiyor. Başka bir ifadetle kişsel bütünlük içinde olmayan kişi mutlu olamıyor.

İnsan içindeki zengin kaynaklarını nasıl keşfeder ve ona nasıl ulaşır? Yani uyuyan devi nasıl uyandırabiliriz?

– İnsanın kendi iç kaynaklarına ulaşabilmesi için, her geçen gün farkındalığını artırması ve bilincini yükseltmesi gerekir. Bunun için bedensel, zihinsel, duygusal ve ruhsal eğitiminden geçerek zihin ustalığı ve bilgelik kazanması gerekir. Bu dört boyuttaki gelişim arttıkça içindeki dev uyanacaktır.

Yüksek bilinçli bilge insanlar, kendi hayatının efendisi olabilmiş kişilerdir. Onlara göre, insanın en büyük hedefi potansiyelini sonuna kadar kullanmak ve olabileceği en iyi insan olmaktır. Bu bilinçle sorumluluk alarak kendi hayatlarının efendisi olabilmişlerdir.

Hepimiz dünyaya hayatımızın gerçek amacını ve anlamını öğrenmek için geliriz. Hayatımızın amacını yüreğimizin sesini dinleyerek anlarız. “Gerçek mutluluk, kendimizi bir amaç uğruna harcamaktır. “diyor Colin Turner. Bir sebebin, bir amacın parçası olmak kendimizi iyihissetmemize yol açar. Önemli, değerli ve asil bir şey için yaşadığımız duygusunu verir. Bilinç üzerinde yaptığımız çalışma,  hayatta yapabileceğimiz en doyum verici ve sonuç getirici çalışmadır. Şu günlerde egosunu aşmış yüksek bilinçli bilge insanlara olan ihtiyacımız her zamankinden daha fazladır.

 Son olarak içimizdeki ateşi nasıl alevlendirebiliriz?

 – Binlerce yıllık tarih boyunca bilgeler hep şunu söylemişlerdir: “İnsan kendinin dışına uzanarak, başkalarına yardım etme gücü kazanarak ve kendini geliştirerek hayatındaki en büyük doyuma ulaşabilir. Hayatın kalitesi içeriden dışarıya doğrudur. Kendimizden daha yüce bir şey için yaşayarak hayatımıza bir anlam verebilir ve içimizdeki ateşi alevlendirebiliriz ” 

Hint Filozofu Patanjali’nin sözleriyle açıklayacak olursak: “Büyük bir amaçtan ve sıra dışı bir fikirden etkilendiğimizde tüm düşüncelerimiz zincirlerini koparır, zihnimiz sınırlarını aşar, BİLİNCİMİZ HER YÖNDE GELİŞİR. Uyuyan güçler, yetenekler ve beceriler canlanır ve her zaman hayal etiğimizden daha iyi bir insan olduğunuzu keşfedersiniz. “

Kutu içinde

DR. ZÜLFİKAR ÖZKAN KİMDİR?

Gümüşhane lisesini bitirdikten sonra Erzurum Eğitim Enstitüsünde aldığı Fen ve Tabiat Bilimleri eğitiminin ardından İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesini bitirmiştir. Daha sonra Anadolu Üniversitesi Açık Eğitim Fakültesinde Fizik Bölümünü ve İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyal Siyaset Yüksek Lisans Programını bitirdikten sonra, doktorasını İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü “Sosyal Yapı ve Sosyal Değişme” programında tamamlamıştır.

Özkan, lise öğretmenliğinin yanı sıra uzun yıllar avukatlık yapmıştır. Daha sonra Marmara Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksek Okulu Spor Yöneticiliği Bölümünde Öğretim Görevlisi ve Üsküdar Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Sosyoloji bölümünde öğretim üyesi olarak olarak çalışmıştır. Ayrıca pek çok dernek ve vakıfta başkanlık ve yöneticilik görevlerinde bulunmuştur.

 Halen Üsküdar Üniversitesinde Ders saati ücretli öğretim görevlisi olarak ders vermektedir.

 Özkan, eğitim, hukuk, kişisel gelişim, aile, mutluluk ve iletişim üzerine yazılmış pek çok makale ve kitap yazmıştır.

Yayınlanmış kitapları:

1. Mutluluk ve Başarı Yolları, Hayat Yayınları, İstanbul, 1999.

2. Bilgeliğe Yöneliş, Kişisel Gelişimin Dinamikleri, Hayat Yayınları, İstanbul, 2000.

3. Zihinsel Terapi, Hayat Yayınları, İstanbul, 2015.

4. Mutlu Yuva-Mutlu Yaşam, İstanbul, 2005.

5. NLP Teknikleriyle Aile İçi İletişim, Hayat Yayınları, İstanbul, 2006.

6. AYRILAMAZSINIZ, Ailede Huzurlu Yaşam Önerileri, Hayat Yayınları, İstanbul, 2015.

7. Kazandıran Beden Dili, Hayat Yayınları, İstanbul, 2013.

8. Duygusal İletişim, Hayat Yayınları, İstanbul, 2015.

9. İletişimde Kalp Köprüsü, Hayat Yayınları, İstanbul, 2009.

10. 66 Soruda Sağlıkta İletişimin Gücü, Optimist Yayınları, İstanbul, 2011.

11. Sosyal İlişkilerin İyileştirici Gücü. Üsküdar Üniv. Yayınları, İstanbul, 2018.

12. Beynin Mutluluğa Ayarlanması, Pozitif Yayınları, İstanbul, 2021.

29.08.2023

https://www.istiklal.com.tr/haber/bilgece-yasam-ve-mutluluk/786318?fbclid=IwAR1e6bTRH3kv0Tkqnk5HMGedG5HxmIP6qGpwLH2MWKXiYg_dO2DM5PLm5GI

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir