Son yıllarda izlediğim film ve dizilerde genç oyuncular dikkatimi çekmeye başladı. Sektör geliştikçe ve yeni mecralar ortaya çıktıkça elbette genç oyuncularda da benzer çeşitlilik göze çarpmaya başladı. Hatta çocuk oyuncular daha görünür oldu.
Düşündüm ki, bize görünen ışıklı dünyanın arkasında neler var?
Kendilerine söylenen sözleri söyleyip yönetmenin öngördüğü davranışları başarıyla ifa eden bu genç oyuncuların arka planında neler var?
Kendi toplumlarına, kültürlerine, inançlarına eskiden olduğu gibi şaşı mı bakıyorlar yoksa bu hususta değişimler söz konusu mu?
Merakımı gidermeyi başardım ve mutlu oldum.
Bugün siz sevgili İstiklal Gazetesi okuyucuları ile genç oyuncu Mete Gök ile yaptığım dolu dolu bir söyleşiyi paylaşmaktan memnunum.
Okuduğunuzda sizlerin de gelecek hakkında umutlanmaya hakkınız olduğunu göreceksiniz.
UĞUR CANBOLAT
___
Genç bir oyuncusunuz. Bu yola girmeyi neden düşündünüz?
-Ata Koleji mezunlarındanım. Köklü bir kurum. Yeteneklerimize göre teşvik edildik. Hayata dokunabileceğimiz dahası katkı sunabileceğimiz alanlara teşvik edilmemiz bizleri o alanla ilgili merak duygusu uyandırdı. Kendi yeteneklerimi açığa çıkartabilecek, onları geliştirebilecek daha sonrasındaysa toplumla paylaşabileceğim bir alan olması önemli diye düşündüm. Hocalarım bende bu yönde bir eğilim görmüşler demek ki, bunu dikkate almalı, boşa çıkarmamalıyım diyerek alanla ilgili araştırma yapmaya başladım.
Nasıl araştırmalar bunlar?
-Yoğun film seyretme sürecine girdim. Böylece sinemanın bir dili olduğunu fark ettim. Görsel sanatların neler gerektirdiği üzerinde düşünmeye başladım.
Neler gerektiriyor?
-Öncelikle dikkat gerektiriyor. Bu dikkat olmazsa hayatı gözleme olanağı olmuyor.
Bu neden önemli?
-Aslında herkes kendi hayatının oyuncusu. Hatta başrolünün oyuncusu. Onu yerine getirirken eğitim çok önemli. Gözlem çok önemli. Çaba çok önemli. Yaşadığın hayatı daha yaşanılır yapabilmek için hayata önem vermelisin. Rolüne yani hayattaki rolüne önem vermelisin. Baba isen iyi bir baba, anne isen iyi bir anne, evlat isen iyi bir evlat olmalısın.
Bununla mı sınırlı?
-Hayır. Fırında çalışıyorsan en iyi ekmeği sen yapmalısın. Terziysen eğer en iyi dikiş senin elinden çıkmalı. Üniversite hocasıysan öğrenciyle en iyi diyaloğu kuran hoca sen olmalısın. Asfalt döküyorsan yine en iyisini yapmalısın. Kısacası hayatta kendine biçtiğin rolde, meslekte en iyi yapmalısın ki başkalarının yaşamlarını kolaylaştırabilesin. Onlara yararın dokunsun. Onların dualarını alabilesin.
Oyunculuğa bu şekilde mi bakıyorsunuz?
-Evet. Filmde üstlendiğim rolün hakkını vermeliyim. O nedenle işi ciddiye alıyorum. Emek veriyorum. Oynadığım rolü daha iyi yapabilmek için daha önce benzer rolleri üstlenmiş başarılı oyuncuların o sahnelerine tekrar tekrar bakıyorum. Ben olsam yapabilir miydim veya farklı ne yapabilirdim diye üzerinde düşünüyorum. Denemeler yapıyorum. Beden hareketlerini ve mimikleri çalışıyorum.
Bu yeterli oluyor mu peki?
-İşe yarıyor ama yeterli olmayabilir. Onun için sosyal gözlem yapmak için kalabalık ortamlara giriyorum. İnsan hareketlerini izleyip onları beynime kaydetmeye çalışıyorum. Benzer hareketleri farklı nüanslarla yapanları yakaladığımda onları kafamda birleştirip onları harmanlıyorum. Sonra bütün bunların sonunda hayatta karşılığı olan ama kendimle de özdeşleşen, sırıtmayan, bana oturan figürler ortaya koymaya çalışıyorum.
Zor bir meslek olsa gerek o zaman değil mi?
-Evet, zor ama bir o kadarda keyifli, eğlenceli. Başka meslekten olan insanlar hayatlarını tek bir rol içinde yaşayıp tamamlarlar ama bizler onarca hayattan kesitler toplarız. O rollere gireriz. Başkalarının hayatlarını taklit ederek onlar gibi duygusunu vererek bir iş çıkartırız. Bu konuda ne kadar özdeşlik kurarsak çıkan sonuç o derece başarılı olur. Yönetmenin işini kolaylaştırır.
Konuya aşinasınız…
-Henüz yolun başındayım. Yürüyeceğim yol uzun. Üstlendiğim rolleri başardıkça, hakkından geldikçe
Başka rolleri de yapabileceğim konusunda kendimi motive etmeye çalışıyorum. Oyunculuk biten bir yolculuk değil. Karakter sayısı belki de insan sayısı kadar fazla. O sebeple okuduğum hikayelerde, romanlarda ve seyrettiğim filmlerde bu karakterlere çalışırım. Onları oynamaya çalışırım. İleride yer alacağım bir projede benzer bir karakter teklifi geldiğinde aşina olmam önemli diye düşünüyorum.
Okumayı önemsiyorsunuz anladığım kadarıyla…
-Az önce belirtmiştim. Henüz yolun çok başındayım. Okumam gereken çok geniş bir literatür var. Türk sinemasını iyi tanımam gerekiyor. Dönemlerini bilmem lazım. Nerelerde başarılı olduğu ve bunun neye bağlı olduğunu kavramam gerekiyor. Aynı şekilde sinemamızın başarısının düştüğü dönemler hangileri, neden böyle oldu, bunları çözümlemem gerekir.
Seyircinin Türk sinemasına küstüğü, uzaklaştığı hatta terk ettiği dönemlerde var. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?
-Bu konuda derli toplu bir değerlendirme şu an için yapamam. Yanlış bir şeyler söylemek istemem. Henüz genciz. Boyumuzu aşan büyük cümleler kurmaktan kaçınırım. Ama dediğim gibi bir öğrenme sürecindeyim. İlgili dönemlerin sosyolojik açılımlarını bilmek gerekir. Ekonomik ve sosyal yapı önemli. Toplumun psikolojik ihtiyaçları da aynı şekilde görmezden gelinemez. Bu sorunuza söyleyebileceğim tek şey şu an için sinemanın toplumun kültür ve inanç değerlerinden uzak durmamasıdır. Onu küçümsememesidir. Aşağılamamasıdır.
Böyle mi olmuştur?
-Bilmiyorum. Ama böyle olmamalıdır. Toplumun kültürel ve inançsal kodlarını dikkate alarak varsa yaşanan yanlışlar onları sinemanın etkileyici diliyle rahatsız etmeden gösterebilmelidir.
Sanat biraz da toplumu rahatsız etmeli değil midir?
-Evet, böyle düşünenler var. Bir yere kadar haklı da olabilir. İnanç haline getirilmiş yanlışlar varsa ki, vardır bunlar o toplumu rencide etmeden anlatılamaz mı? Anlatılabilir. Başka toplumlar bunu nasıl başarmışsa bizde başarabiliriz. Ama bunu elit bir tavır ile yapmamalıyız.
Elit tavır ne demek?
-Toplumu cahil kendisini çok bilmiş olmak anlamında kullandım. Böyle yapılırsa bu yanlış olur ve beklenen sonucu vermez diye düşünüyorum. Kendimizi toplumun üstünde değil içinde görürsek, cümlelerimizi böyle kurarsak, tarihimizi ve inancımızı incitmeden yaparsak daha doğru ve daha doğru sonuçlar alırız diye düşünüyorum.
Son yıllarda ekranlarda yoğun biçimde tarihi diziler var, bunları öğretici buluyor musunuz?
-Dizilerden tarih öğrenilmez diyenler var, evet doğrudur. Birebir buradan öğrenilmeyebilir ancak bu diziler biz gençlere özellikle tarih sevgisi, bilinci kazanmamız bakımından önemli olduğuna inanıyorum. Meraklarımızı harekete geçirebilir. Bu alanda okumalar yapılmasına neden olabilir. Sorunuzu bu açıdan değerlendirecek olursam ben faydalı olduğuna inanıyorum.
Ne açıdan faydalı buluyorsunuz?
-Bir defa bu toprakların mayası, havası yer alıyor bu dizilerde. Atalarımızla bağ kurmamızı sağlıyor. Türkün en yakın arkadaşı olan atlarla yakınlaşmamızı sağlıyor örneğin. Ayrıca o çadırlar, döneme uygun kıyafetler, konuşma şekilleri kültürümüzle yeniden bir bağ kurmamızı sağlıyor.
Biraz daha açabilir misiniz?
-Tabi. Mesela atların eyerleri, mahmuzları. Atalarımızın demirle olan yakınlığı. Kılıçlar, kamalar, oklar, kalkanlar. Tüm bunlar bizim genlerimizde yer alan duyguları harekete geçiriyor ve geçmişle olan unuttuğumuz bağları tazeliyor, güçlendiriyor.
Böyle bir dizide yer almak ister misiniz?
-Uygun bir rol olduğunda neden olmasın. Gurur duyarım böyle bir projede yer almaktan.
Oyunculuk alanında gerçekleştirmek istediğin hedefler neler?
-Özellikle gençlik üzerine olan projelerde yer almak istiyorum. Akranlarımın duygularını ifade eden projeleri önemli buluyorum. Türk gençliğini kendi değerleriyle yeniden buluşturabilecek yapımlarda daha fazla yer almak isterim.
Komedi oynamak ister misiniz?
-Çok isterim. Mizah hayata anlam katar çünkü. Farklı açılardan bakmamızı sağlar. Hayata espri katar. Yaşadığımız çağın sorunlarıyla baş etme konusunda bize motivasyon sağlar. Unuttuğumuz gülmeyi yeniden yaşamımıza katmamıza yardımcı olur.
Peki, dram…
-Hayatın kendisi bir dram zaten. Hepimizin yaşamında gizli kalmış nice dramlar var. Gözden kaçmış hüzünler var. İçe ağlamalar var. Bunları perdeye taşımak konusunda üstüme görev düştüğünde çalışarak rolümü en iyi şekilde yapmak için sonsuz çaba gösteririm.
Sette nasılsınız?
-Set bir ailedir. Dışarıdan görülmeyen yakınlıklar, dostluklar, arkadaşlıklar kurulmasına sebep olur. Ayrıca ben sette disipline önem veririm. Vaktinde gitmek ve her aşamasında aktif olarak bulunmayı isterim. Ve orada üstüme ne düşüyorsa yaparım.
Meslek hayatın haricinde biraz da hobilerinden bahsedelim? Neler yapmaktan hoşlanırsınız?
-Oyunculukta sağlık önemlidir. Dinç olmak önemlidir. Zihnen diri olmak rolü doğru biçimde oynamaya yardımcı olur. Uykunun alınması ve halsiz kalınmaması önemlidir. Bu sebeple spor diyorum.
Siz neler yapıyorsunuz spor olarak?
-Vücut geliştirme sporu yapmayı seviyorum örneğin.
O zaman beslenme konusunda da özen sanırım önemli değil mi?
-Evet, çok önemli. Bende bu konuyu önemsiyorum. Beslenmeme dikkat ediyorum.
Mesela?
-Özellikle son zamanlarda glütensiz beslenme konusu ile ilgileniyorum.
Sosyal medyayla aranız nasıl?
-Bu konu da çok önemli. Görünür bir iş yaptığımızdan bu konu es geçilemez. Sosyal medyayı çok aktif kullanmıyorum şimdilik ama yakında fark yaratan içeriklerle bu mecrada adımı duyuracağım.
Genç bir oyuncu adaylarına neler söylemek istersin?
-Kendimi nasihat verecek konumda ve bilgelikte görmüyorum Düşüncelerimi sorularınızı yanıtlarken ifade etmeye çalıştım. Biz gençler olarak sürekli kendimizi geliştirmeliyiz. Bildiklerimizden daha fazla bilmediklerimize odaklanmalıyız. Ve her gün yeni şeyler öğrenmeliyiz. Meslek büyüklerimizden yararlanmalıyız. Araştırmadan kopmamalıyız. Yeni deneyimlerden de korkmamalıyız, kaçınmamalıyız. Bunun olmazsa olmazı da meraktır. Ardından elbette çaba geliyor. Kısacası kabuklarımızdan çıkmalıyız. Çemberimizi genişletmeliyiz. İdeallerimizin peşinden koşmalıyız.
Sizi oyunculuk eğitimi almaya yönelten başlıca sebep neydi son olarak?
-Küçüklüğümden beri topluluk önünde sunumlar ve konuşmalar yapmak hoşuma gidiyordu.
Futbol hakemliği, gitar kursu gibi birçok alana yöneldim potansiyelimi ortaya çıkarmam konusunda yalnızca oyunculuk eğitimi beni şevklendirdi. Biliyorum ki oyunculuk, kabiliyet, emek ve azim isteyen uzun bir yolculuktur. İşte ben bu yolculukta olmayı seviyorum.
20.09.2023