DEĞİLİM elbette…
Ama insan ne kadar hesap ederek, kitap ederek yaşayabilir ki?
Bir ses seni hesap edemediğin bir yerlere alıp götürmez mi?
Götürür.
Altında bir nefeslik oturayım diye yaslandığın ağaç kimi zaman seni unuttuğun hâtıraların tam da içine çekmez mi?
Çeker.
O hâtıralar seni bazen tadına doyulmaz lezzetlere taşır, kimi vakit de azap derelerinde halsiz bırakabilir.
Hesap edemezsin.
Ama bu sorumsuz, ölçüsüz olmak değildir.
Doğaçlama yaşamaktır.
Zuhura gelene razı olmaktır. Tâbi olmaktır.
Ânın ikramını fark etmek, şükürler secdesi ile buna minnettar yaşamaktır.
Her günün bir Hak sürprizi olduğunu idrak etmektir.
Kendini güncelleyerek yaşamaktır.
Dünden kopmadan, rüzgâra da kapılmadan…
Köklerine, yaşanmışlıklarına kıymet vererek… Üzerine kendini arama bulma cehdini kaybetmeden yeni anlamlar katarak.
Demem o ki; hesapsız kitapsız oluşumuz, hesapsızlık değildir. Kayıtsızlık değildir.
Büyük hesaplara ve kayıtlara uyum göstermektir.
19.04.2018