Hat sanatı üzerinde yol almaya çalışanları her zaman farklı olarak gördüm.
Hissedişleri, duruşları, selamlaşma biçimleri, iletişim kurma tarzları, tevazuları hep dikkatimi çekmiştir. Onları sürekli sessiz bir hayranlıkla izlerim.
Hattat Kemalettin Aktaş tevazusu, net ve berraklığı ile sessiz iletişimiyle kalbimin takibindeydi. Geçtiğimiz aylarda o tevazunu bir kere daha elime tutuşturduğu cemilesinde ismimi görünce fark ettim.
Bugün sizlerle Hattat Kemalettin Aktaş’ın sorularıma verdiği kısa ve net cevaplarla buluşturmak istedim. Buyurun…
UĞUR CANBOLAT
——————–
Hocanız Ahmet Kutluhan icazetlisiniz. İcazet tam olarak ne demek?
-Yazıda belli bir aşamaya geldikten sonra hocanın talebeye yazı yazıp, bu yazıya imza koyma yetkisi vermesidir. Ayrıca icazet alındıktan sonra talebe kabul edip, ders verilebilmektedir.
Başlangıç ve icazet arasında ne kadar zaman var?
-Her talebe için farklılıklar arz etmekle birlikte benim başlayıp icazet almak 6-7 yılımı aldı.
Hasan Çelebi üstadın muvafakatiyle almışsınız icazetinizi. Bu bir gelenek mi?
-Evet, bu sanatımızda bir gelenek olarak yıllardır devam etmektedir. Hocamızın onayıyla birlikte üstad Hasan Çelebi’ye göstermesi de geleneğin ve hoca talebe ilişkisinin devamlılığı açısından önemlidir.
Hatta merak genellikle tarihi camilerimizdeki muhteşem yazılar sebebiyle oluşuyor. Sizin içinizdeki ateş nasıl alevlendi?
-Evet, benim de eskiden beri dikkatimi çeken camiler, hanlar ve mezar taşlarını okuma isteği içimde bu sanata karşı merakın temelini oluşturuyor. Zamanla yerini bu sanatı öğrenmeye teşvik etti.
İstanbul’da yaşıyorsunuz. Bir hattat olarak tarihi camilere gittiğinizde bizden farklı olarak sizi neler yavaşlatıp orada kalmanızı sağlıyor?
-Hattat olarak bir camiye girdiğimiz zaman bizi karşılayan ilk şeylerden birisi hat levhaları olmaktadır. Bu levhalar genelden ziyade estetik ve yazı biçimiyle bizlere yeni bir ders niteliğinde olduğundan levhaları harf harf inceleyerek üstadların yazıları yeniden temaşa etmiş oluyoruz. Diğer ziyaretçilerden farkımız buradan kaynaklanıyor.
Farklı hatları ve yaklaşımları görebileceğimiz bir hat müzesi var mı?
-İstanbul’da Türk- İslam Eserleri Müzesi, Sakıp Sabancı Müzesi ile Amasya Şeyh Hamdullah Yazı Tarihi ve Hüsn-i Hat Müzesi sayabileceğimiz bazı örneklerdir. Müze olmamakla beraber farklı yazı stillerini bünyesinde barındıran camilerimizde mevcuttur. Bursa Ulu Camii ve Mevlâna Türbesi bunun en bariz örnekleridir.
Ben Karacaahmet ve Eyüp Sultan kabristanını bir açık hava hat müzesi gibi değerlendiririm. Özel olarak ziyaret ettiniz oluyor mu hiç?
-Büyük üstadların metfun olduğu ve hattatlar sofası olarak bilinen Karacaahmet Mezarlığını bizde fırsat buldukça ziyaret etmekteyiz. Aynı şekilde Eyüp Sultan Kabristanını da ziyaret ederek mezar taşları üzerinde inceleme yapıyoruz.
Hattatların ağırlıklı olarak tercih ettikleri hat stili nasıl oluşuyor?
-Hat ekolü meşk edilen hocanın hocalarıyla arasındaki silsileye bağlı olarak devam etmektedir.
Aktaş Sanat evinde neler yapılıyor?
-Öncelikle atölyemizde hat meşk ve yazı çalışmaları yapılmakla beraber birtakım sedef kakma, ahşap oyma ve çerçeve, değerli eşya kutuları, birtakım celi hat kalemleri, aherli kâğıt yapımı, kalemdanlık, ayna, takı gibi hediyelik eşyalar da yapılmaktadır.
Hattatların sizce toplumsal görevleri var mıdır?
-Ecdadı biz en çok bu sanatla gelecek nesillere tanıtabiliriz. Hat sanatını Osmanlıdan Cumhuriyet dönemine aktaran Hamid Aytaç, M. Halim Özyazıcı gibi büyük hattatların olması sayesinde bu sanatı yaşatabiliyoruz. İslam sanatları açısından geçmiş ve gelecek arasında bir değerler köprüsü vazifesi taşımaktadır. Gelenekli sanatlar ayrıca Kur’an-ı Kerim’in hamiliği yaparak ayetleri zevk sanat açısından gözle görünür kılarak dikkatlere sunmaktadır.
Eskiyle kıyas ettiğimizde hattatların toplumda yeterince kıymet bulduğunu söyleyebilir miyiz?
-Sanatta bu tarz kıyaslar kişilere göre kıyaslanabilir. Hat sanatına değer verenler yine bu çevreden gelen insanlar.
Evinizin bir odasında kurduğunuz atölye nasıl gelişti?
-Hat sanatı ve diğer sanatlara merakımız artıkça, öğrenip geliştikçe bunları icra etmek için mekân ihtiyacı hasıl oldu. Bu ihtiyaca binaen evimizde bazı bölümlerini kullanır olduk.
Bahsettiğiniz sedef kakma, ahşap kesme gibi çalışmalarınız devam ediyor mu?
-Evet, hala aynı şevkle atölyemizde devam etmektedir.
Her hat talebesi işi sonuna kadar götürebilmesi için ne yapmalı?
-Önce sanatı sevmekle başlamalı sonra da sabır ve azimle devam etmesi gerekmektedir. Sık sık meşklerine çalışması şarttır.
Bir hat öğrencisinin yeteneği yüksek olsa bile her gün asgari çalışması gereken bir süre var mı?
-Yeteneklerin de çalışmaya bağlı olarak köreldiği ve geliştiği aşikardır. Bu yüzden asgari bir süre net olarak vermemekle beraber yazısız gün geçirmemesi önemlidir.
Usta çırak ilişkisi bu sanatta ne kadar önemli?
-Bu sanatın olmazsa olmazıdır. Gelenekli sanatların en temel özelliklerinden biridir.
Hattatın yazıya kendi imzasını atmasının bizim bilmediğimiz başka bir kuralı var mı?
-Hayır. Meşk ettiği hocasından icazet yani izin alması şarttır ve yeterlidir.
Öğrencinin geçtiği sınavlar var mı heves veya sebatını ölçmek için?
-Doğrudan böyle bir yöntem gözetmemekle beraber zamanla öğrencinin sanata olan şevki kendini belli etmektedir. Ona göre öğrenci meşke devam eder veya bırakır.
Bir hattat kendini ne zaman olmuş, tamamlanmış görür?
-Hat sanatında olmak, tamamlanmak gibi bir hal bulunmuyor, Üstad Kâmil Akdik’in şu beyanı durumu özetlemektedir. ‘’Öleceğime gam yemiyorum, lakin şu yazıyı öğrenemeden gidiyorum!’’
Her hattat Kur’an-ı Kerim yazmalı mı?
-Kur’an-ı Kerim yazmak her hattatın hayalidir.
Hat sanatında istif yapmanın kuralı var mı?
-Elbette bununda bir kuralı vardır. Harflerin arasındaki estetik ve harf anatomisi korunarak inşa edilir. Alt sağdan başlayarak sola ve yukarı çıkar. Lafzatullah’ı en üste koymak gibi bazı incelikleri de bulunmaktadır. Bu da göze ve gönle hitap etmesi açısından önemli ve kıymetlidir.
Hatta matematik ne kadar önemli?
-Geometri ve eşit dağılım yazının kompozisyonu ve estetik göz zevk aşısından önemlidir.
Son olarak hat sergilerini sanata teşvik açısından değerlendirebilir misiniz?
-Sergiler, hattatların ve eserlerinin halkla buluşması bakımından son derece önemlidir. Bunlar aynı zamanda yeni yetişen hat talebeleri için de birer motivasyon kaynağıdır. Ayrıca bu sergilerde sanatçılar ve sanatseverler bir araya gelerek sohbet ve fikir alışverişi yapabilme imkânı bulmaktadır.
HATTAT KEMALETTİN AKTAŞ KİMDİR?
1974 yılında Amasya-Taşova ilçesine bağlı Ardıçönü köyünde doğdu.
İlkokul, ortaokul ve liseyi Taşova’da bitirdi.
Lise bittikten sonra askere gidene kadar köyde ailesiyle tarım ve hayvancılıkla ilgilendi. İlçede inşaat işlerinde çalıştı.
1995 yılının Kasım ayında askere gitti. Terhis olduktan sonra iş için İstanbul’a geldi. Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nde işe başladı. Halen Marmara Üniversitesi bünyesinde çalışmaya devam etmektedir. Bu sırada Anadolu Üniversitesi’nde (ön lisans) İşletme Bölümünden mezun oldu. Şu an işinin yanı sıra Marmara Üniversitesi öğrencilerine hüsn-i hat dersleri de vermektedir.
OSMANLI HATTATLARI
Abdullah Vassaf Efendi
Hamit Aytaç
Edirneli Emin Efendi
Eğrikapılı Mehmed Rasim
Esmâ İbret Hanım
Hâfız Osman
Hattat Habibe Hanım
Kayışzade Hafız Osman
Kazasker Mustafa İzzet Efendi
Laz Ömer Efendi
Mahmud Celaleddin Efendi
Mehmed Şevki Efendi
Mehmet İlmî Efendi
Muhsinzade Abdullah Hamdi Efendi
Mustafa Rakım Efendi
Sami Efendi
Seyyid Kasım Gubarî
Hattat Şefik Bey
Şeyh Hamdullah
Tab’î Mustafa Efendi
Yedikuleli Seyyid Abdullah Efendi
Kutu içinde
OSMANLIDA HAT SANATINI ZİRVEYE ÇIKARAN EĞİTİM YÖNTEMİ: MEŞK ve İCAZET GELENEĞİ
Mehmet MEMİŞ
İslam sanatları içinde önemli bir yere sahip olan “Hat sanatı‟ Arap alfabesiyle yazılan güzel yazıları ifade etmektedir. Sanatkârına da “Hattat” denir. Bu sanat dalı tarihi gelişimini İslam Dininin kutsal kitabı Kur’an-ı Kerim üzerinde göstermiştir. Ancak geçmişte olduğu gibi günümüzde yalnız Arapça değil Türkçe, Farsça gibi bu alfabenin kullanıldığı başka lisanlarda da eserler verilmektedir. Dünyanın en gelişmiş müzelerinde çok değerli örnekleri bulunan hat sanatının İslam ülkeleri dışında da sevenleri ve takipçileri gün geçtikçe çoğalmaktadır. Hat sanatının geçmişten gelen köklü bir eğitim geleneği vardır. Günümüze ulaşan belgeler Osmanlı döneminde hat eğitiminin belli bir düzen ve disiplin içinde, titizlikle yürütüldüğünü göstermektedir. Bu sanat dalında Osmanlının İslam ülkeleri arasında öne çıkmasında uygulanan bu eğitim yönteminin etkili olduğu muhakkaktır. Temelde usta-çırak ilişkisine dayanan bu yöntemde meşk usulü takip edilmiştir. Meşk, talebenin örnek alarak çalışması için hocasının ders olarak yazdığı numune anlamına gelir. Onu örnek alarak yapılan çalışmaya da meşk etmek denir. Talebe verilen dersi çalışarak hocasına gösterir. Hocası da hatalı bulduğu harf veya kelimelerin hemen altına, ölçülerini ve kaidelerini göstererek doğru şekillerini yazar. Talebe hocasının tavsiyeleri doğrultusunda aynı bölümü tekrar çalışıp yazarak bir sonraki derse getirir. İstenilen seviyeye gelene kadar bu böyle devam eder. Gereken aşamaları başarıyla tamamlayan talebe icazet almaya hak kazanır. Usule göre hocası tarafından kendisine icazet verilir. İcâzetnâme ise ilimde ve yazıda tahsilini bitirenlere verilen yeterlilik belgesi anlamında kullanılan bir tabirdir. Bu belgeyi alan bir hattat yazacağı yazılara “Ketebe‟ (imza) koyma yetkisini kazanmış olur. Osmanlı geleneğinde icazeti olmayan hattatın yazılarının altına imza atması usule aykırı sayılmıştır. Böylece icazet uygulaması, bir nevi hat sanatının kalite kontrol mekanizması işlevini görmüş, sanat seviyesinin yükselmesinde etkili olmuştur.
01.05.2024