Masallar Uyutmak Değil Uyandırmak İçindir

Oldum olası ilgi duymuşumdur.

Hatta masallarla terapi yapıldığını öğrendiğimde hem şaşırmış hem de sevinmiştim.

Benliğimizi yoğuran ve aynı zamanda orada saklanmış duygularımıza açığa çıkarması bakımından da önemli olan masallara yeteri kadar değer verdiğimiz kanaatinde değilim. Ama bu yaklaşımın giderek olumlu yönde değiştiğini de görmek sevindirici. Bu müspet gelişmede elbette masal anlatıcılığına gönül koyan, emek veren insanların gayreti görmezden gelinemez.

Onlara teşekkür borçluyuz.

Bilinç dışının dilini kullanarak derin benliğimize yıllardır seslenen iki kıymetli hocayı bugün siz İstiklal Gazetesi okuyucularıyla buluşturmak istedik.

Masal anlatıcısı Elif Konar Özkan ve Ümit Yaşar Özkan ile yaptığımız söyleşiyi dikkatlerinize sunuyoruz.

UĞUR CANBOLAT

___

Masal nedir?

-Masal, kolektif bilincin gözü açık gördüğü bir rüyadır. İnsanlığın, en derin arzu ve korkularının hayal arşividir.

Ümit Hocamın cümlelerine özellikle seminer, bildiri ve atölyelerimde sıklıkla hatırlayıp hatırlattığım Bahtiyar Vahapzade dizelerini eklemek istiyorum ben de.

“İnsanın kalbine masal nur çiler
Masal dinleyenin fikri uçalır
Hayalden yol açar o hakikate
Her zaman masalda galebe çalır
Hakikat yalana ışık zulmete”

Kadim bilgide masallar ve hikâyeler, insanlığın tecrübe paylaşımı, hayatta kalma ve baş etme stratejileriyle ilgili paylaşımlar, bütünüyle hayatın simülasyonu kıvamında âdeta. Şöyle bir hayal kurdururum genellikle; insan denen varlık olarak kocaman uzayda bilmediğimiz sonradan adı Dünya konmuş gezegene gönderilen/doğan bebekleriz. Dünya’da hayatta kalmamız ve insan olarak da ayakta kalmamız gerekiyor bir yönüyle maddi ve manevi/ruhi sağlık hâli yani dünyayı tanımamız, keşfetmemiz… Bizden önce doğanlar ve hayatı deneyimlemiş olanlar yani atalarımız, öncü birlikler gibi. Tam da bu aşamada insanlığın Dünya gezegenindeki macerasına bir şekilde diğerlerini şahit tutması ve ömrünü uzun eylemesi sözlü kültür unsurları. Bir olay olduğunda, bir şey yaşandığında bir önceki neslin bir sonraki nesle yansıttığı aktarımlar aynı zamanda masallar/hikâyeler, türküler vb. …

Masal, insanın hayal dünyası açısından ne ifade ediyor?

-Masal sarayı, sözle kurulduğu için masalın alıcısı (ister dinleyici ister okuyucu), aktiftir. Bundan dolayı masal hayal gücünü harekete geçirir, işler hâlde tutar ve canlı kılar.

Yararlı masal, zararlı masal gibi bir ayırım doğru mu?

-Şüphesiz insanlığın köklü tecrübeleri de sağduyu filtresinden geçirilmelidir. Masalın yararlı ya da zararlı oluşunu ise nabza göre şerbet bağlamında değerlendirmek doğru olacaktır. Yani ne zaman, nerede, kime, hangi masalı anlatıyoruz, soruları önemlidir. 

Masal nereden ve ne için doğar?

-Masalın kaynağının tıpkı rüyalar ve gündüz düşleri gibi kolektif bilinç dışının derinlikleri olduğu söylenebilir. İnsanın en temel ihtiyaçlarından ve dünyayı anlamlandırma pratiklerinden biri olan hikâye anlatma ve dinleme isteği masalın niçini de açıklayabilir.

Masal karakterinden bahsedebilir miyiz? Örneğin doğu masalları ile batı masalları arasında ne gibi belirgin farklar vardır?

-Masallar bir yanıyla evrensel sayılsa da öte yandan anlatıldığı kültürün rengini, kokusunu, dokusunu da taşımaktadır. Mesela Keloğlan’a benzeyen masal karakterlerini başka kültürlerde de bulabiliriz. Fakat bizim Keloğlanımızın bize has çizgileri olduğu da göz ardı edilmemelidir. Masallardaki tipler, arketip anlamında bütün insanlığa aittirler ama her kültürde bu arketipler ya da tipler o kültürün boyasıyla boyanır.

Masal için bir milletin mayasıdır diyebilir miyiz?

-Masallar, mitler, efsaneler, halk hikâyeleri… Bütün bunlar, ait oldukları kültürün, insanı, dünyayı, kâinatı anlama ve anlamlandırma modellerini içerirler. Bunlar hem kurucu metinlerdir hem de belli bir anlamlandırma pratiğinin nesilden nesile intikal ederek sürmesini sağlarlar. Yani mayanın sürekli çalınması ve güncellenmesi gerektiğini söyleyebiliriz.

Evet, bence de sözlü kültür unsurlarının hemen hepsinin mayanın çalınması ve sürekli tutması adına kendine düşen pay vardır. Yeter ki bizler, mayanın ve mayalama işlevinin farkında olalım.

Masal anlatıcılığı yapıyorsunuz yıllardır. Bu ne demektir?

-Hepimiz her gün hayatımızın hikâyesini yaşıyoruz, yazarken yaşıyor ve yaşarken yazıyoruz. Hepimiz hem icracı hem anlatıcıyız aslında.

Düz masal anlatımı ile tiyatral anlatımın ne gibi etki farkları vardır?

-Kuşkusuz bu, anlatıcıların tercihine bağlıdır. Eğer anlatıcılığı, tiyatrodan ayrı, müstakil bir iş kabul ediyorsak onun kendine has bir yordamı olmalıdır diye düşünüyorum. Ama bunların hiçbir zaman hiçbir yerde kesişmediğini de söyleyemeyiz. Ben şahsen daha sade bir üslubun masal anlatmaya daha çok yakıştığını düşünüyorum lakin dedim ya bu bir tercih meselesi. 

Sizin tercih ettiğiniz masal anlatıcılığı ekolü hangisi?

-Masalcı ya da anlatıcı kadar ekol vardır zannediyorum dolayısıyla bir anlatıcı ne kadar çok anlatıcıdan masal dinlerse o kadar farklı üslubu harmanlama imkânına sahiptir gibi geliyor bana.

Masallar çocuklar içindir yargısı doğru mu?

-Masalları çocuklarla sınırlamak hem masala hem de çocuğa haksızlık olacaktır. Ama her masal her çocuğa anlatılır mı, diye sorarsak elbette ki bugün bazı masalları çocuklara anlatmak için birtakım pedagojik filtrelere başvurma ihtiyacı duyulabilir. Daha önce de söylediğim gibi yaş, mizaç, nabza uygunluk hem anlatıcının hem dinleyicinin seçimlerini belirleyecektir.

Masallar da tıpkı diğer sözlü kültür unsurları gibi her yaştan insana hitap eder can kulağıyla dinlemeye talip olduktan sonra.

Masal uyutur mu, uyandırır mı?

-Masalın rüyaya yakınlığı, ister istemez onu uykuyla ilişkilendirmemize sebep oluyor ki bu tamamen yanlış değil. Kimileri de masalın söylem anlamındaki iktidarın uyutma aracı olduğunu ve ezelden beri böyle kullanıldığını iddia ediyorlar. Bu iddianın tamamıyla yanlış olduğu söylenemezse de masalların anlatıcıyla çeşitlendiğini hatırladığımızda iddianın kapsamını tartışmaya açabiliriz. Masalı bir içe bakış olarak düşünürsek anlatılanın herkesi hissesine göre uyardığını bir karşı görüş olarak öne sürebiliriz.

Masal anlatımında ambiyans, dekor, kostüm ve koku gibi unsurlar etkiyi arttırıyor mu?

-Belirttiğim gibi masalın sözün yalın gücüne dayanarak varlığını sürdürmesine inananlardanım. İsteyenler istedikleri ilave araçları kullanabilirler ama masalın esası sözdür. 

Bahsettiğiniz unsurlar da kişinin kendini, kendi sesini ve anlatmak istediği masalı keşfine benzer aslında. Kimi anlatıcı, bütün bunları kelimeler yoluyla yapar/yapabilir. Kelimelerin duyuları ve duyguları harekete geçirici etkisinden istifade eder. Kimi anlatıcı ise yanında yardımcı unsurlara ihtiyaç duyabilir.

Kimlere masal anlattınız bugüne kadar?

-Hemen her yaştan dinleyiciye masal anlattım ve her yaştan dinleyicide masalın karşılık bulduğuna şahit oldum.

Masal ile gizli kalmış açığa çıkmamış yanlarımız nasıl ortaya çıkar?

-Yine rüya üzerinden bunu açıklayabileceğimi zannediyorum. Masal, bilinç dışının dilini kullandığı için derin benliğimize seslenir. Söz konusu yanlarımız da böylece dile gelme imkânı bulur.

İnsanoğlunun merak ve keşif heyecanına öyle bir hitap eder ki masallar, bam teline değer âdeta. Yani kendi keşif yolculuğumuz için de müthiş bir anahtardır masallar.

Anlattığınız masalları nasıl oluşturuyorsunuz? Yararlandığınız kaynaklar var mı?

-Akademik ya da amatör derlenmiş masallara ulaşıyor, onları tarıyor/okuyor ve içlerinden anlatmak istediklerimi seçiyorum. Tahir Alangu, Pertev Nail Boratav gibi ustaları rahmetle anıyorum. Onların sayesinde masal hazinemizin büyük bir kısmına derlenmiş olarak ulaşmak bugün mümkün.

Benim için de aynı usul geçerli. Türk ve Dünya masal hazinesi bereketli. Kâşiflerini ve anlatıcılarını bekleyen pek çok masal var hem insanların sadırlarında hem satırlarda. Anlatıcı, okur ve dinleyen olarak kendine en yakın gelenleri ve bunu anlatmalıyım/paylaşmalıyım dediklerini sese büründürmüş oluyor zamanı geldiğinde.

Masallarda duygusal geçişler nasıl oluyor anlatımlarınızda? Örneğin ağlatırken gülme moduna geçilebiliyor mu?

-Masallarda duygusal geçişler, üslup ve daha çok kelimelerle oluyor. İyi bir anlatıcının kendi sesini bilmesi/tanıması, konuşma hızını ve anlatının hızını keşfetmesi, beden dilini ve sesini iyi kullanabilmesi, anlatacağı metne hâkim olması, sağlam bir dağarcığa sahip olması kadar duyu ve duygularını tanıması, bilmesi ve onları kelimelerle ifade edebilmesi de mühimdir. Zira kelimeler, anlatıcı için ressamın fırçası, müzisyenin enstrümanı, cerrahın bisturisi vb. bir etkiye sahiptir. Duyu ve duyguları, kelimelerle harekete geçirebileceğimiz malumdur. Anlatıcı, masal evreninde kelimelerin eşliğinde seyahate çıktığında dinleyenler de onunla birlik olur adeta yoldaşlık/hâldaşlık eder. Kelimelerin ve metaforun büyülü dünyası ile anlatılar, dinleyenin iç âleminde görünür hâle gelir. Aslında hem anlatırken hem de dinlerken hayalhânemizde yaşarız masalları. Hem kahraman ve/veya kahramanlarla özdeşim kurarız hem de bir yönüyle seyrederiz yaşananları. 

İş dünyası bu anlatımlardan yararlanıyor mu?

-Yaşayan anlatıcıların CEOlara masal anlattığını ve iş dünyasının hikâye anlatıcılığından faydalandığını duydum. Bu faydacı bir tutum olsa da tüccarların da masaldan hisse almaya çalışmaları manidar bir durum.

İkna etmek için de en etkili yolun ‘hikâye etme’ olduğu aşikâr yüzlerce yıldır. Hâl böyle olunca reklamların, bazen haberlerin ve tabii ki iş dünyasının da dikkatini çekiyor masallar ister istemez. Kelimelerin ve anlatının ‘sihirli’ gücünün, kazanmayı önemseyenleri de cezbetmesi doğal aslında bir yönüyle.

Masalın terapötik etkisini gözlüyor musunuz?

-Tabii ki. Hem hastane sınıflarında veya yatarak tedavi görme zorunluluğu olan çocuklarla tecrübelerimizde hem de her yaştan dinleyici/okur ile ve farklı ortamlardaki anlatımlarımızda gözlemlediğimiz bir yönü masalın şifalı etkisi. Bununla birlikte kendimiz için de böyle bir etkisi olduğu muhakkak. Elbette masalların terapötik etkilerinden istifade edebilmek için çocuğu/dinleyeni/okuru, problemi ve masalları tanımak önemlidir: Doğru masal, doğru çocuk/dinleyici, doğru problem ve çözüm, doğru zaman, doğru mekân, doğru kelimeler, dil ve üslup… Terapötik etkiden bahsedeceksek rastgele davranamayız yani sorumluluk bilinciyle hareket devreye girer.

Halk arasında “Bana masal anlatma” yargısı değişti mi?

-Bu yargının yüzde yüz değiştiğini zannetmiyorum fakat hayal gücünü inkâr eden bir insanın gerçekten gerçekçi olabileceğine inanmıyorum.

Masal okunmasını da önerir misiniz? Zira sizin de “Taş Masalları” kitap seriniz ve “Bu Bir Masal mı?” kitabınız var…

-Masal, modern hikâye ve masalsı hikâyeyi, çok kalın ve kırmızı çizgilerle olmasa da birbirinden ayırma taraftarıyım. Ama insanlar, okur olarak masala ulaşacaklarsa neden olmasın.

Sonuçta bizler de dinlediğimiz masallar yanında derlenen ve okuduğumuz masallarla da adımlıyoruz anlatı yolunu, yolculuğunu…

Şimdilerde üzerinde çalıştığınız yeni projeleriniz var mı?

-Masallar, fantastik hikâyeler, bilim kurgu senaryoları, kuvveden fiile çıkmayı bekleyen onlarca hikâye sırasını bekliyor diyebilirim.

İlham, okuma ve dinleme varsa daimî bir üretim de oluyor bir yönüyle. Taslak hâlinde bekleyen pek çok proje var; inşallah bereketli vakitlerde cisim elbisesine bürünüp görünür olsunlar. Böylece dua niyetine zikretmiş olalım sizin vesilenizle de.  

ELİF KONAR ÖZKAN VE ÜMİT YAŞAR ÖZKAN KİMDİR?

Elif Konar Özkan, Ümit Yaşar Özkan çifti, okuyor, yazıyor, dinliyor, anlatıyor; anlatmayı ve oynamayı seviyor. Ümit Yaşar Özkan, KAİHL’de edebiyat öğretmeni; Elif Konar Özkan, Üsküdar Üniversitesi Çocuk Gelişimi bölümünde öğretim görevlisi olarak çalışıyor. Bazen birlikte bazen tek tek, çalışma ve ilgi alanlarıyla ilgili atölyeler yapıyor, dergilerde yazılar yazıyorlar. Her yaştan masal ve oyun arkadaşlarının sayılarının bereketlenmesi dileğiyle hayatlarına devam ediyorlar.

06.09.2023

https://www.istiklal.com.tr/haber/masallar-uyutmak-degil-uyandirmak-icindir/787967

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir