UĞUR CANBOLAT
TUTARLILIK konusunda genellikle çuvallıyoruz.
İstikâmetimiz yön değiştiriyor, yolumuz sarpa sarıyor, hedeflerimiz başkalaşıyor.
Dün uğruna mücadele ettiğimiz hatta kafa yarıp göz çıkardığımız hususlar bugün bizim için anlamını yitirmiş olabiliyor. O kadar başkalaşabiliyoruz ki, bugün onlarla ballı börek kıvamına bile gelebiliyoruz.
Artık sabitelerimiz aşındığından ve değer skalamız başkalaştığından bunun üzerine dönüp düşünmeyi ve esaslı bir muhasebeyi bile gerekli görmüyoruz.
Çünkü gereksiz bir tutarlılık içindeyiz.
Doğru olduğumuzdan hiç şüphe etmiyoruz.
Âdil olduğumuza ilişkin en küçük bir kuşkumuz yok.
…
GEREKSİZ TUTARLILIK konusunda çok tutarlıyız.
Bunu katı bir inanç hâline getirmişiz.
Bağnazlığımız çok üst seviyelerde.
Her bilgimizi, fikrimizi, düşüncemizi öylesine mutlaklaştırmış durumdayız ki, başka türlü de olabileceğine bir milim kadar bile asla ihtimal vermiyoruz.
Dolayısıyla hiç sağımıza solumuza bakıp kendimize çeki düzen vermeye niyetli değiliz.
İpinden boşalmış bir halde yuvarlanıp gidiyoruz.
Hangi uçurumdan ne vakit yuvarlanıp parçalanacağımız belli değil.
…
HAKİKİ ilmin bizde olduğuna ilişkin gereksiz bir tutarlılığımız var.
Kur’an-ı Kerim’i en iyi bizim anladığımız hususunda gurur verici gereksiz bir tutarlılığımız mevcut.
Sevgili Nebi’mizi en sağlıklı biçimde örnek aldığımız meselesinde de tereddüde mahal bırakmayacak bir tarzda gereksiz bir tutarlılığımız var.
Ele aldığımız her konuyu kesin bilgi olan vahyin dışında kurgulanmış, içi boş, kof uydurma verileri gerçekmiş gibi anlatıp yayma gayretinde yine gereksiz bir tutarlılığımız var.
Kulluk çizgisinde tevazu ile yaşamak yerine sırlar dünyasında uçup kaçmalarla tarif ettiğimiz sanal bir hayata yaslanmakta gereksiz bir tutarlığımız mevcut.
Hurafelerle hakikatlerin yerini değiştirmekte gereksiz bir tutarlığımız var ve bu azalmak yerine artarak devam ediyor.
Duyduklarımızın gerçeklik üstü gerçeklik içerdiği konusunda o kadar gereksiz bir tutarlılığımız var ki, o sözün sahiplerini azıcık bir araştırma zahmetine bile katlanmıyoruz.
İşittiklerimizi öğrencisi olduğumuzdan dolayı sıklıkla okuduğumuz kitaba ne kadar uygunluk arz ettiğini asıl kaynağa dönüp bakmaya hiç vakit bulamıyoruz.
Canımızın istediğini mü’min ilan etmekte, hoşlanmadıklarımızı cehennemin dibine göndermekte göz yaşartacak bir gereksiz tutarlılığın sahipleriyiz.
O kadar ki, şeytan madalya taksa yeridir.
Nefsimiz en yüce tahta tüm mağrur hâlimizle oturtsa hakkıdır.
…
DENGE insanıdır oysa inanmış kişi.
Tahkik ehlidir.
Araştırır, öz kaynağa dönüp bakar ve bağlamlarını bulmaya çalışır.
Vekâlet yoluyla inanmaz.
Akıl mihengini vurur her şeyi.
Selîm olan kalbiyle idrak eder.
Doğal hayata uygunluğuna bakar.
Bunlar tam yapılamadığı için bizler gereksiz bir tutarlıkla kendimizi bağladığımız halde bizden sonra gelen nesiller aynı yaklaşımı göstermiyorlar.
Akılları almıyor, gönüllerine yatmıyor, hayatın akışına uygun bulmuyor.
Sonra da başka akımlara ne yazık ki kapılıp gidiyorlar.
Kendimizi sorgulamamız gerekirken bu durumda bile onları suçlama eğilimlerine yönelerek onları ilgisiz, anlamayan, konformist ve daha ötesi zındık olmakla itham edebiliyoruz.
…
BİZLER gereksiz tutarlığın müntesipleri olmaktan çıkıp gerekli hatta zorunlu tutarlılığın iz sürücüleri olmalıyız.
Okuyup dinlediklerimizde gerçeğe yani kitaba uygunluğu aramalıyız.
Duruluk, açıklık, akıcılık, yalınlık, özlü oluş, doğallık, yabanlıktan azede özgünlük, derinlik, etkileyicilik, kalıcılık, muhteva zenginliği, üslûp inceliği, akla uygunluk, mantık ölçülerine vurulabilirlik, gönle yatkınlık, vicdana mutabık olma gibi pek çok özelliği içinde barındıran gerçek tutarlığın tâlibi olmalıyız.
Bu imanımızın icabıdır.
Fahr-i Kâinat Efendimizin tasaffi etmiş, bullurlaşmış uyanık bir ümmeti olma bilincinin gereğidir.
Gereksiz tutarlılıktan zincirlerimizi koparıp gerekli tutarlılığın özgür şemsiye altına girmeliyiz.
İrademizi bu yönde kullanmalıyız.
Ebedi hüsrandan kurtulmanın başka bir yolu var mı, bilmiyorum.
Ya Selâm!
08.04.2023