UĞUR CANBOLAT
AHLÂK-I HASENE erleri, kimi ya da kimleri, neyi veya neleri ne sebeple taşlaması gerektiğini bilen kişilerin arasından çıkarlar. Bu mesele onlar için mühimdir. Zira taşlamanın yanlış yapılması kişileri yanlış koridorlara sokup yine yanlış menzillere taşıyacağını bilirler. Bu sebeple güzel ahlak yolcularının nazarları dışarıya değil içeriye dönüktür. Başkalarına değil evvela kendilerine bakarlar. Bünyelerinde yuvalanmış ve taşlanmayı hak eden unsurlar nelerse öncelikle onları tespit etmeye çalışırlar. Bunu ise mübarek vahyi ilahinin sunduğu insan psikolojisini tahlil ederek yaparlar. Âyetleri üzerlerine alınarak gerçekleştirirler. Muhteşem örneğimiz olan Fahr-i Kâinat Efendimizin bizlere sunduğu örnekler üzerinden tahlil ederek sabitlerler. Eylemlerini de bu tespitler ışığında ciddiyetle yaparlar.
Nefis ise şaşırtmak ister. Yanıltmak için uğraşır. Farklı hedefleri işaret eder. Enerjisini kendi gösterdiği yönlere harcayarak yorgun düşmesine gayret eder. Böylece düşünmeme günahının içine çeker. Bu konfor alalını ona cazip gösterir. Keyif vererek mayıştırır. Gafletin katmerleşmesini temin eder. Tefekkür ederek bu yanlışını fark etmemesi için sürekli ona maneviyat kılıfına sardığı lezzetler sunar. Kişi imanın nuruyla kalbini ve aklını aydınlatmadıkça içi şer ve şirk barındıran ama menevi haz olarak sunulan bu keyif hâlinden kurtulamaz. Ayrıca şeytanın insan suretinde olan zürriyeti de bir nevi domuz bağı sayılabilecek bağlardan kurtulmaması için türlü oyunlar kurar.
Başkasını taşlayanların kendisini taşlamaya fırsat bulamayacağının idrakine erişen yüksek erdem yolcuları bu çemberi kırmış olanlardır. Cendereden kurtulanlardır.
Güzel ahlak yolcuları bu taşlama meselesini tefekkür ederken Hazreti İbrahim ve Hazreti İsmail ile özdeşlik kurmaya çalışır. Kendisini her an Mina’da hisseder. Gevşemez. Bunun sadece Hac farizası sırasında yapılan sembolik bir faaliyet olarak görmez. Tevekkül ve teslimiyet gibi duygularını güçlendirir ama aynı zamanda imanının nöbetini kesintisiz tutar.
Güzel ahlak yolcusu bilir ki, Rabbi tarafından taşlanan şeytanı ve ona bağlı olan tüm hisleri her daim kendi içinde taşlamalıdır. Bunu Kur’an-ı Kerim’den elde ettiği prensipler çerçevesinde yapar. Nebi kıssalarını ve o zamanın insanlarının Nebi’lerimize nasıl yaklaştığını ve ne gibi argümanlar ileri sürdüğünü bir zikir olarak akılda tutarak çözümlemek için kullanır. Haccın vacip olan taşlama rüknünü kendi özel yaşamında hayatın bir rüknü olarak benimser ve bunu hiç ihmal etmez.
Ahlâk-ı hasene yolcuları taşlamanın bir kovma, tel’in etme, lanetleme ve ayıplama olduğunu bilir. Şeytanı ayıplayan ve lanetleyen kişi bu şuura eriştiğinde onun adamı olmayacağını bilir. Bu sebeple ipi gevşetmez, sıkı tutar. Dönemin tarih okumalarından anlamıştır ki, İslam’ın ilk muhatabı olan insanlar lanetlemeyi taşlamak suretinde yaparlar. Bu onların geleneğidir. Esas olan ise barındırdığı remizdir. O simgeyi kendi hayatında gerçeğe dönüştüren güzel ahlak yolcusu günahlarını taşlar. İçine düştüğü şirki lanetler ve tevhidi esas alır. Taşları dışarıya değil kendine yöneltir. Hakikat yolunda ayağına dolanan kibri taşlar. Hasedi taşlar. Riyayı taşlar. İbadetine güvenme ve bir nevi manevi kibir olan ucub hissini taşlar. İnsanların sevgisini kazanmayı, yönetim ile hükmetme tutkusunu ve dünyaya olan muhabbetini taşa tutar. Elinde en az her daim yedi ana unsura atılacak öldürücü yedi taşı vardır veya bu yedi başlı ejderhaya çalacak iman zülfikarını hazır tutar ve kullanır. Güzel ahlak yolcusunun temel arzusu Allah’ın zikrini ikame etmektir. Ki, bu her an vahiy ile dirilmek anlamına gelir.
Ey hakikat yolunun nereyi taşlayacağını bilen aklı vahiyle aydınlanmış yolcusu!
Taşlamayı başkalarına değil kendine yönelt. Bu eylemi sadece Hac ile sınırlama. Hayatının tümüne yay.
Eğer sen de güzel ahlak yolcuları gibi saadet menziline vasıl olmak istiyorsan iblisi ve onun içimize gizlediği tüm negatif duyguları taşla. Onlarla mücadele et. Gaflete yenilme.
Unutma ki, Hacda bize gösterilen şeytanla girişilen temsili mücadele tüm yaşamında yaygınlaştırman istenen bir misalidir. Orayla sınırlama. İçindeki sendenmiş gibi görünen hokkabaz ötekiyi unutma. Kötülüklere, şehvete, dünya tutkusuna, mal biriktirme aşkına ve bununla hükmetme arzuna, makam ihtirasına, kibrine, şan ve şöhret talebine, bedeninle övünme çılgınlığına, güzelliğine tapınma isteğine, hasılı seni Rabbinden uzaklaştıran her nesne, kişi ve duyguya bu taşları atmalısın.
Ki, aklın, fikrin ve kalbinle taşlanmış şeytanın şerrinden Allah’a sığınmayı sen de taşlayarak gerçek ve kâmil manada gerçekleştirmiş olasın.
24.07.2025