RUH ZAYIFLIĞI

BU tabir doğru mu değil mi bu düşünmezdi. Kendini böyle ifade ederdi sonbahar günlerinde.

“Nasılsın?” diye soranlara hep aynı cümleyi kurardı: Ruh zayıflığı.

Nereye baksa gözleri hafifçe dolar yüreği kabarır gibi olur sesi titremeye başlar cümlenin sonunu getiremezdi. Dalından düşen yaprakları seyrettiğinde ağladığını görenler çok olmuştu. Zaman zaman felsefesini de yaptığı olurdu? Yaprak mı daldan ayrıldı, dal mı yaprağı bıraktı buna karar veremezdi. Hangisi olursa olsun ona göre bu ayrılık hüzün vericiydi.

İçinde kıyametler kopardı.

Sessizleşirdi. Yalnızlaşırdı. İnsanlardan uzaklaşır tek kalmayı tercih ederdi.

Hiçbir şey yapmak istemezdi. En zevkle yaptığı ve kendini tanımladığı hususlara bile göz ucuyla bakmazdı bu dönemlerde.

Bir ürperiş haliydi. Tabiatla bütünleşme ve onların hâlini yaşamak şeklinde de yorumlayabileceğimiz bu duruma kendisi “Ruh zayıflığı” diyordu.

Kim bilir belki de zayıflık değildi.

Hisseden bir kalbi vardı sadece.

05.11.2019

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir