İNSAN kendi gönlünden dışarıya sürgün edildiğinde o kişinin barınacağı bir yer kalmadı demektir.
Kendi yürek tenhasında dem alamayan başka mekânlarda huzur bulamaz.
Fiziki sürgünler de elbet zahmetlidir. Mecburiyet tahtında gerçekleşen her şey insan ruhunu örseler.
Özgürlük bayrağını taşıyamayanın bağrı taş olur.
Tüm bunlarla yine de baş edilir. Sürgün yese bile insanın ümitleri uygun yer ve zaman bulduğu anda oradan sürgün verir. Filizlenir. Umuda açar hülyaları.
Sürgün yemiş olan kişiden yepyeni sürgünler zuhur edebilir. Güzellikler neşvü nema bulur. Üstelik ona bu hâli uygun görenlerin almak istedikleri neticeleri tersine çevirir çoğu zaman.
Olmaz denilenler olabilir.
Sular yokuşları tırmanabilir.
Önemli olan nedir biliyor musun?
Güneşten ümit kesmemektir. Göklere bakmayı bırakmamaktır. Ay ve yıldızlarla sohbetin kıvamını çoğaltmaktır. Denizin maviliğini hiç hatırdan çıkarmamaktır.
Birde muhabbeti kesmemek…
Muhabbet biraz da muhaberattır. Haberleşmektir. İlişkidir. İletişimdir.
Muhabbetten mahrum kalan anne sütünden kesilmiştir.
Beslenmesi sona ermiştir.
Kendinden sürgün edilmiştir.
Ne yapıp etmeli kendimizden sürgün olmamalıyız.
Menfi ne kadar duygumuz, düşüncemiz varsa geri dönmemek üzere hepsini sürgün etmeliyiz ruh ülkemizden. O zaman kalbimiz tazelenir, yepyeni ve esenlik sunan sürgünler verir. Bahara döner. Su yürür dallarına.
Muhabbetten kesilmediğinde bunları başarabilir.
Özün özü şudur: Gönlümüz aşkın ülkesidir. Orada muhabbetle yaşanır. Kalpten sürgün yemedikçe yaşadığımız diğer uzaklaşmaların muhakkak bir çaresi vardır.
Her şeyin ilacı muhabbettir.
Muhabbetsizliğin ise tiryakı yoktur!
03.05.2018