DİRİ SÖZLER

GÜNLERCE düşündükten sonra bir karara varabilmişti. Bunu paylaşması icap ederdi ama nasıl başarabileceği konusunda tereddütler yaşıyordu.

Sevdiği kendisine pervane olmuştu adeta. Onu sözcüklere boğuyordu. Düşünüyor yepyeni cümlelerle ona hitap ediyordu.

Hoşuna gidiyordu aslında, tersini söylemek doğru olmazdı. Kendisini prenses gibi hissediyordu. Sürekli iltifatlara boğuluyor sözlerin sihrinden faydalanılmak isteniyordu. Bir süre sonra bu durum sağladığı doyumun sahici olmadığını fark etmeye başlamıştı. Artık en küçük bir etki meydana getirmiyordu.

Bunu söylemesi gerekiyordu ancak nasıl gerekçelendireceğini bulamıyordu.

Yakın bir gönül dostuyla durumu değerlendirdiğinde paylanmıştı. Hatta “Ben yıllarımı verdiğim kişiden bu sözlerin yarısının yarısını bile duymadım. Sen şımarıyorsun” şeklinde suçlanmıştı.

Ama bu doğru değildi, şımarmıyordu. Doygunluk hissetmiyordu ve bunu ifade etmeye hakkının olduğunu düşünüyordu.

Yine öyle bir gündü. Sözler havada uçuşuyordu. Duyduğu iltifatlar yüzünde en küçük bir mimiğe bile dönüşmüyor gözlerini aydınlatmıyordu. Eğer gönlünde bahar esintileri oluşturabilseydi gözleri elbette çakmak çakmak bakabilecekti.

Elinden tuttu avuçları arasına aldı ve konuşmaya başladı. “Sevdiğim, ben senden iri sözler istemiyorum. Ben senden diri sözler istiyorum. Diri olsun ki, beni diriltsin” demişti.

O günden sonra sözün de israfı olabileceğini kabullendi.

Ve içinde yeşerip tomurcuklanmayan hiçbir sözü söylemedi.

17.02.2020

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir