BANA kalsa hiç tereddüt etmeden evet, öyledir derdim. Ama değilmiş.
Gitmek, şaşırmayın aslında gitmek değildir.
Gitmek, çoğu defa gittiğinde var olmaktır.
Kalmaktır.
Hep var olmaktır.
O sebeple irfân ehli mânevi yürüyüşünü tamamlattıkları olgunlaşmış öğrencilerini yanlarında tutmamış onları görevlendirerek başka diyarlara göndermişlerdir.
Yıllardır dizi dibinde yaşadığı efendisinin yanından gitmek zamanı gelmişse itiraz yersizdir.
Hatta edebe mugayir düşer.
Bu gidiş terk etmek değildir. Her şeyi yüz üstü bırakmak değildir.
Gittiğin yere onu da götürmektir.
Beraber varmaktır başka menzillere…
Fahr-i Kâinat Efendimiz de vakti geldiğinde aldığı emir ile Kâbe’yi ardından bırakarak göç etmedi mi?
Hâdiseye biraz da buradan bakmalı.
Her gidiş tamamen gidiş değildir.
Hatta gitmek geri dönmek içindir.
Harlana hasretle firkati yaşayıp vuslatı hak etmektir.
Şimdi bir daha soralım o vakit?
Gitmek, gitmek midir?
16.04.2020